Bu bölümü tam altı yıl önce ağlayarak yazmıştım. Keskin benim ilk yazdığım hikâyeydi. Diğer hikâyelerimi de okuyanlar Keskin'de ne kadar deneyimsiz olduğumu hemen anlamıştır. Ama her hâliyle seviyorum Keskin'i. Bir sürü güzel deneyim yaşattı bana. Çok satanlar listesine girdi, bana binlerce okuyucu kazandırdı. İyi ki yazmışım.
Bu kısım önemli, mutlaka okuyun⚠️⚠️⚠️⚠️⚠️
-Neden Keskin Wattpad'de 100 bölümün üstünde ama şimdi 50. Bölümde final oluyor?Cevap: Çünkü Keskin'i yazmaya başladığımda bölümleri kısa yazıyordum, her gün bölüm atıyordum. Kitap olduktan sonra bölümleri kaldırdım. Tekrar yüklerken kısa bölümler atmak yerine uzun bölümler attım. Sayı farkının sebebi bu! Ama kitabı tastamam paylaştım.
⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️⬆️
Açıklama kısmını okumayanlar sürekli aynı soruyu soruyor ve cevap yazmayınca öfkeleniyor. Lütfen açıklama kısmını okuyun.Hadi bakalım, ağlayalım biraz...
&
Son nedir?
Bir insanın dayanma gücü ne kadardır ve neye bağlıdır? Sabah ve akşam artık önemsizdi benim için. Kendimi solmaya terk edilen bir saksı çiçeği gibi hissediyordum. Çünkü saksı çiçeklerinin yaşaması, ona bakan kişinin inisiyatifine bağlıydı. Su verirse yaşar, güneşe koyarsa yeşerirdi. İnsanlar acımasızdı ama doğa ana insanlar kadar acımasız değildi. Bunca nankörlüğe rağmen, ne suyunu ne de güneşini bizden esirgemiyordu.Ölüme terk edilmiştim ve kuruyordum. Günden güne kuruyor ve yok oluyordum. Buraya geleli ne kadar zaman geçtiğini bile bilmiyordum. Belki bir, belki iki gün. Belki de sadece saatler olmuştu. Artık zaman algım kaybolmuştu. Arada sırada bayılıyor, sonra yeniden ayılıyordum.
Bir evin bodrum katında olduğumu tahmin ediyordum. Ellerim duvara zincirlenmiş bir şekilde asılmıştım. Artık bileklerim parçalanmıştı ve her hareketimde parçalanmaya devam ediyordu. Adamlar beni bırakıp gitmişlerdi ve o saatten sonra tek bir Allah'ın kulu bu odaya girmemişti. Birkaç sandalye dışında oda boştu. Sadece duvarda asılı bir tablo vardı ama üstü siyah bir örtüyle örtülmüştü.
Ağzımda hâlâ bant vardı ve artık susuzluktan ölmek üzereydim. Göz yaşım bile akmıyordu. O sırada kapı açıldı ve içeriye bir adam girdi. Baygın bir şekilde adama baktım. Elinde bir kovayla yanıma geldi ve hızla kovadaki suyu başımdan aşağıya boşalttı. Soğuk su bedenime değince şok içinde kasıldım ve kendime gelerek gözlerimi açtım.
Adam nefretle yüzüme baktı ve kenara çekilerek bakışlarını kapıya çevirdi. Kısa bir süre sonra içeriye yaşı epey ilerlemiş bir adam girdi. Elinde tuttuğu bastonuyla yanıma yaklaştı ve tiksinerek yüzüme baktı. İlerlemiş yaşına rağmen saçları oldukça sıktı ve çok gür bıyıkları vardı. Yanımda duran adama gözleriyle dışarı çıkmasını işaret etti. Adam hemen başını salladı ve dışarı çıkıp kapıyı kapattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
Romanceİşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geçirmişti. Yavaş yavaş yanına yaklaştım ve tam önünde durup ona baktım. O kadar güzeldi ki... Bir papa...