Selam...
Uygar'a veryansın edenler bir yandan da onu çok seviyor. Neden sizce?
Böyle bir karakter yazmak gerçekten kolay değil. Uygar yakıcı bir adam çünkü ama böyle olmayı o seçmedi.
Neyse, biz bölüme geçelim.Keyifli okumalar...
&
Gözlerimi huzur dolu bir sabaha açmayalı aylar olmuştu; uyanmak istemiyordum. Derin bir nefes aldım. Bu kokunun dünya üzerinde hiçbir tarifi olamazdı.
Yemyeşil bir orman düşünün; taze fesleğen, kekik ve reyhanın boy verdiği ferah bir orman...Yine de tarifi yoktu, onun teninin kokusuydu ve mis gibiydi. Boynuma değen nefesi ve bedenime dolanan ellerinden sıcacık ve saf sevgi akıyordu sanki bana. Arada bir kendine gelir gibi oluyor, beni kontrol edip kendisine daha sıkı bastırıyordu. Ellerinin arasından kaçacak bir kuşu tutuyor gibiydi. Sımsıkı tutunmuştu bana.
Gülümsedim. Gülümsemek, koşup şarkı söylemek ve hatta deli gibi çığlık atmak istiyordum. Onun için bir şeyler yapmak ve onu mutlu etmek istiyordum.
Dün gece yeni tuttuğu daireye gelmiştik. Annemi aradım ve Derin'de kalacağım yalanını söyledim. İçim huzursuz olsa da Uygar'sız kalmak istemiyordum.
Eve geldiğimizde beni kucağına alıp yatak odasına götürdü. Üzerimdekileri çıkardı ve bana kendi tişörtünü giydirdi, uzandı ve beni göğsüne bastırdı. Son hatırladığım şey saçlarımı okşarken söylediği sözlerdi: "Aylardır uyuyamıyorum, her şeyi denedim ama olmadı. Yokluğunun verdiği azabı bilemezsin, sana doğrulttuğum o silaha her gece lanet etmek ne demek bilemezsin! Ben senin saçının teline kıyamam Zeynep, beni affet!"
Ona daha çok sokulup burnumu boynuna sürdüm.
Aylardır çektiğim acıları göklere savurup, kendimi huzur dolu bir uykunun kollarına bıraktım.Şimdi ise uyanmıştım ve onu mutlu etmek için ne yapacağımı düşünüyordum. Öyle huzurlu ve derin uyuyordu ki...
Çatık kaşlarına bakarak gülümsedim. O an daha onun için hiç kahvaltı hazırlamadığım aklıma geldi; diğer evde görevliler vardı ve mutfağa hiç girememiştim. Tabii ya, ona enfes bir kahvaltı hazırlayacaktım!Yavaşça doğrulup ayağa kalktım. Çok sessiz bir şekilde odadan çıkıp mutfağa yürüdüm. Boydan boya camlarla kaplı mutfağa girince ağzım açık kaldı. Bu kadar güzel bir daireye ilk defa geliyordum. Son derece modern olan bu daire rüya gibiydi. Boğaz'a bakan terası vardı ve insanın aklını başından alıyordu, kesinlikle kahvaltıyı buraya kuracaktım.
Dolabı açıp bakınca hayal kırıklığı yaşadım, çünkü bomboştu. Hatta dolapta su bile yoktu. Çaresizce etrafa bakındım ama evde erzak namına hiçbir şey yoktu, mecburen gidip almam gerekiyordu.
Hemen odaya dönüp eşyalarımı aldım ve banyoya girip giyindim. Bir yandan da keyifli bir şarkı mırıldanırken yüzümü yıkadım ve dolapta bulduğum diş fırçasıyla dişlerimi fırçaladım. Son olarak saçlarımı taradım ve hafif bir makyaj yaparak sessizce evden çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KESKİN
Romanceİşte oradaydı... Muhtaç olduğum kadın korkuyla bana bakıyordu. Ona biraz daha dokunmazsam sanki ölecektim. Bu hastalıklı duygular beni resmen ele geçirmişti. Yavaş yavaş yanına yaklaştım ve tam önünde durup ona baktım. O kadar güzeldi ki... Bir papa...