Red Velvet - Bad Boy
Jisoo
"Cadı." dedi Jin kafasını yana eğip bana anlamlandıramadığım bakışlarını yollarken. "Bu saatte burada ne işin var?"
"Sadece," dedim aklımda cümleleri toparlamaya çalışırken. Bir yandan da hala gül toplamaya çalışıyordum çünkü Bayan Lee'nin dersine geç kalmak ölüm gibi bir şeydi. "Gül toplamak için gelmiştim, dersim var da."
"Günün bu zamanında, orman kurtlara ait. Bunu bilmiyor musun?"
Kaşlarını çatıp bana yaklaşmaya başladığında, elimi güllerden hızlıca çekip istemsizce geriye doğru adım atmıştım. "Üzgünüm." dedim fakat sesim titremişti. Rezil olduğumu düşünerek, hızlıca gözlerimi kapatıp açtım. "Bir daha olmaz."
"Eminim olmaz." dedi Jin. Dudaklarının kenarı tekrar kıvrılmıştı. Güzel gülümsediğini düşünebilirdim, gülümsemesine alaycı bakışları eşlik etmeseydi. "Sana yardım etmemi ister misin?"
"Hayır, hayır." dedim aceleyle. "Ben hallederim."
Tekrar, güllerin yanına eğilmiştim. Jin'in yardımı reddedişimi dinleyip burayı terk edeceğini düşünmüştüm ama o, tıpkı benim gibi eğilerek birkaç gülü elleri arasına almıştı.
"Buraya bu saatte tekrar gelirsen," diyerek elleri arasındaki kırmızı bir gülü avucuma bıraktı. "Bir dahaki sefer zaten olmayacak. Cadıları pek sevmeyiz." Gözlerim şaşkınlıkla kocaman olurken, kaşlarını havaya kaldırmış memnun olmuş ifadesini takınarak geri çekilmişti. "Ne demek istediğimi anladın, değil mi?"
"Evet," dedim zorlukla. Bana son bir kez bakıp arkasını döndü ve birkaç saniye içinde kahve renkli, asil ve güçlü bir kurda dönüşüp koşarak uzaklaştı. Eh, bana da arkasından ağzım beş karış açık bir şekilde bakmak düşmüştü.
***
"Sana inanamıyorum Jisoo," dedi Rose bıkkınlıkla. "Aynı gün içerisinde derslere getirilmesi gereken en önemli iki şeyi, nasıl unutursun?"
"Olabiliyor işte. Herkes unutur." diyerek omuz silktim. "Neden uzatıyorsun?"
Jennie ofladı. "Nereden bulacağız şimdi insan kanını? Neden öğretmenleriniz sizden acayip şeyler istiyor ki? Pekala, biz de büyü yapıyoruz ama bunlar bize çok uzak."
"Cadılar daha uzun yıllardır varlar. Hala eski yöntemler kullanılıyor işte."
"Yapacak bir şey yok, Jisoo." diyerek ayağa kalktı Rose. "Bir ders sonrası için insan kanını asla bulamazsın."
Jennie ve Lisa da ona ayak uydurup, masadan kalktıklarında aklıma gelen parlak fikirle sinsice gülümsedim. Onlara kabul ettirmek zor olacak olsa da, bulduğum fikir gayet makul ve mantıklıydı.
"Aslında bulabileceğimiz bir yer biliyorum." dedim kendimden emin bir şekilde ayağa kalkarak. "Vejetaryan vampirler, insanları öldürmemek için hastanelerden kan çalıyor. Onların katında olmalı."
"Asla!" dedi Lisa panikle kendini geri çekerken. "Hiçbir güç beni o kan emici canavarların olduğu kata çıkaramaz, onları görmeye zor katlanıyorum. Bir de bile isteye yanlarına mı gideceğim?"
"Benim de onlardan pek hoşlandığım söylenemez." Rose üzgün bakışlarını bana yollayarak Lisa'ya katıldığını belli etmişti. "Üzgünüm ama sanırım bu işte yalnızsın Jisoo. Vampirler bir şişe olsa dahi kan almamızdan hoşlanmayacaklardır, gizlice almak zorundayız ve bu tür işlerden gerçekten hiç ama hiç hoşlanmıyorum."
"Ne?" Aniden gelen bir sinir dalgasıyla arkadaşlarım dediğim böcüklere bakmış ve kaşlarımı çatmıştım. "Yahu ben sizin en zor zamanlarınızda yanınızda olmadım mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...