Medya; Anne Marie - Friends
- Üç Yıl Sonra -
Yazar
"Taehyung!" dedi Jennie sinirle. "Ne yaptığını sanıyorsun sen?" Taehyung, Jennie'nin sinirli yüz ifadesinde gezdirmişti bakışlarını. Ardından kaşları şaşkınlıkla havalanmış ve gülüşü solmuştu. Yanındaki sandalyede oturan sarı saçlı kıza baktı. Hala onu ilgiyle ve hayranlıkla izliyordu. Genç kız okula bu yıl başlamıştı ve eh, hem idolü hem de rüyalarını süsleyen adam karşısında otururken bakışlarını kaplayan hayranlık yeterli bile değildi.
"Sadece bana okul hakkında sorulan soruları yanıtlıyordum sevgilim," demişti Taehyung. Jennie sevgilim lafını duyduğunda yumuşayacak gibi olmuşsa da, son anda kendini toparlamış ve kaşlarını çatmaya devam etmişti. "Ve tabii savaş hakkında."
"Ya," dedi Jennie bakışlarıyla Taehyung'un yanındaki kızı eritmeye çalışırken. "Ne güzel. Tarih dersiniz bittiyse o zaman biz gidelim." Taehyung'un kolundan tutarak çekiştirmeye başladığında, sarı saçlı kız da ayaklanmış ve Taehyung'a nereye gittiğini sormuştu. Açıkçası Taehyung cevap vermeye tenezzül etmeden sevgilisinin onu sürüklemesine izin verdi. Yüzünde asla geçmeyen aptal bir gülümseme vardı.
Okulun yeni yapılmış geniş koridorlarında adımlamaya başladıklarında Jennie, Taehyung'un elini tutmuştu. Ama Taehyung'a bakmak yerine kafasını çevirmiş duvardaki tabloları izliyordu. Ona hala sinirliydi. O kızın niyeti gayet açık değil miydi? Ne diye gidip onunla konuşuyordu ki!
Taehyung, genç kızın bu haline gülümseyerek onu merdivenlere doğru çekiştirmişti. Bahçeye çıkarlarsa boş bir kamelya bulup oturabilir ve rahatça konuşabilirlerdi. Ve Taehyung, Jennie'yi öpebilirdi. Aslında istediği gerçekten buydu.
"Bu kadar kıskanç olman beni delirtiyor."
"Delirtiyor demek?" demişti Jennie tek kaşını kaldırarak. "O zaman neden hala elimi tutuyorsun?"
"Bilmem belki de deli olmak hoşuma gidiyordur." Taehyung kendi kendine gülerken, Jennie yüzünü buruşturmuştu. Taehyung, gülümsemesini büyüterek kamelyaya adımladı ve kollarını genç kızın beline sardı. Jennie de ani sarılmayla geriye düşmemek için refleksle omuzlarına tutunmuştu. Taehyung, başını Jennie'nin boynuna gömerek birkaç öpücük bırakmıştı. "Seni seviyorum."
"Beni yumuşatmaya mı çalışıyorsun?" Jennie, boynunda hissettiği dudakların gerilmesinden Taehyung'un güldüğünü anlamıştı.
"Neye sinirlendiğini az çok biliyorum sanırım, bebeğim." diyerek geri çekilmiş ve Jennie'ye bakmıştı. "Rose ve Yoongi'nin düğününe az kaldı, Jin ve Jisoo da nişanlı ama biz hala sevgiliyiz ve bu yüzden sinirlisin değil mi?"
Jennie dudaklarını büzerek, Taehyung'un omzuna vurmuştu. "Madem biliyorsun hala neden hiçbir şey yapmıyorsun, aptal!"
Taehyung bir kez daha kahkaha atmıştı. "Bu kamelyanın altında böyle basit bir şekilde mi?"
"Of," diyerek yanaklarını şişirdi Jennie. "Umrumda değil. Benimle evleneceksin." Taehyung bir kez daha gülmeye çalışmıştı ki, Jennie izin vermeyerek dudaklarını Taehyung'un dudaklarına bastırmıştı.
Jisoo
"Bu gelinliği istediğine emin misin? Ona göre Yeri ile yapımına başlayacağız." dedim Rose'ye bakarken.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...