Medya; Mamamoo - Egostistic
Yazar
"Yeri ben.." Joy bakışlarını Yeri'ye çevirmiş ve bunu nasıl açıklayacağını, daha doğrusu Yeri'nin nasıl bir tepki vereceğini düşünmeye başlamıştı. "Ben Lisa'nın öldüğünden emin değilim."
"Ne?" dedi Yeri şaşkınlıkla. Dirseklerini masaya yaslayarak Joy'a biraz yakınlaşmıştı. Kaşlarını çattı. "Ne demek istiyorsun?"
"Biraz araştırdım." Derin bir iç çekti Joy. "Birazdan kastım aslında ben.. Üç yıldır araştırıyorum. Bir efsane var ya denizkızlarıyla ilgili." Yeri hızlıca başını aşağı yukarı sallayarak Joy'u onaylamıştı. "Bu bir efsane olarak algınalıyor çünkü çok uzun zamanda bir gerçekleşiyor. Ve yeniden hayata döndürülen bu denizkızı öyle sıradan biri olmuyor. Anlatmaya çalıştığım, önemli olan ne kadar güçlü olduğu ya da neler yapabildiği değil. Ne için öldüğü, nasıl biri olduğu önemli olan. Lisa'nın bu yüzden geri dönmüş olabileceğini düşündüm. Yeniden dirilmiş olabileceğini. Çünkü o arkadaşlarını, güçlü bir büyücüyü ve güçlü bir cadıyı, kurtarmak için öldü."
Yeri'nin göz bebekleri büyürken Joy konuşmaya devam etmişti. "Ama, araştırmalarıma göre eğer Lisa geri döndüyse şu an ölümsüz. Çünkü ona yeniden bahşedilen ruh, yok olup yeniden yaratıldı. Ve işin kötü yanı eğer Lisa gerçekten geri döndüyse hiçbir şey hatırlamıyor olacak. Ruhu ve bedeni geri gelse de, anıları gerçekten ölmüş olacak."
"Yani diyorsun ki," diyerek yutkundu Yeri. "Lisa geri gelmiş olabilir. Üstelik ölümsüz. Ama.." Ses tonu git gide kısılmıştı. "Ama bizi tanımayacak."
"Evet." dedi Joy sıkıntıyla. "Bu yüzden yavaş yavaş diğer şehirleri dolaşacağım. Okyanusa ya da denize kıyısı olan her yere bakacağım. Eğer Lisa geri geldiyse bizi hatırlamıyor olduğundan onu biz bulmalıyız."
"Joy?" dedi Yeri kekeleyerek. Gözlerini bir an olsun pencereden ayırmadan ayağa fırlamış ve iki sandalyenin yere devrilmesine neden olmuştu. Joy, Yeri'nin neden bu kadar panik olduğunu anlayamazken Yeri titrek sesiyle konuşmuştu. "Buna gerek kalmadı çünkü sanırım.. Lisa şu an bahçede."
Lisa
"Beni.." dedim zorlukla yutkunurken. "Tanıyor musunuz?"
Bana sarılmakta olan kahverengi saçlı çocuk yavaşça benden ayrılmış ve büyüttüğü gözleriyle bakmaya başlamıştı. Tavşana benzediğini düşünmüştüm ama bu ifadesinin kesinlikle tavşandan bir farkı yoktu. Arkadaşları olduğunu tahmin ettiğim grup da aynı şaşkınlıkla bana bakıyordu.
"Bizi tanımıyor musun?" dedi içlerinden kızıl saçlı olan kız. Saçlarını yeni boyatmış olduğunu düşünmüştüm ister istemez. Gerçek rengi bu değil gibiydi. Onların aksine sakin bir şekilde kafamı iki yana salladım.
"Hayır, sizi ilk defa görüyorum." Kızıl saçlı olan kızın gözleri dolduğunda istemsizce kaşlarımı çatmıştım. Beynimi zorluyordum ama gerçekten onları hatırlamıyordum. Bana sarılmasa bile hala kollarımı sıkıca tutan çocuktan ayrıldım. "Benimle dalga falan mı geçiyorsunuz siz?" Aklıma gelen düşünceyi direk belirttiğimde şaşkınlıkları gittikçe büyümüştü. Okula yeni geldim diye saçma bir şaka yapmıyorlardı umarım. Gerçi, benim okula yeni gelip gelmediğimi nereden bilebilirlerdi ki? Kafam iyice allak bullak olmuştu. Hepsinin delici bakışlarını üzerimde hissettiğimde kafamı yere eğdim.
"Lisa!" Biri ismimi bağırdığında sesin nereden geldiğini anlamaya çalıştım. Sonunda arkadan geldiğini fark ettiğimde, kafamı çevirip arkama bakmıştım. İki kız koşarak bize doğru yaklaşıyordu. Öndeki siyah saçlı kız üstüme atlar gibi sarıldığında öylece kalakalmıştım. İşin garibi, şu tavşan çocuk ve arkadaşları da benimle bu şaşkınlığı paylaşıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...