Medya; Mino - Turn of the Light
Yazar
Kurt adamların ve vampirlerin yarışması bugündü. Taehyung ve Jimin kendi sıralarına geçmişlerdi. Jimin parkuru çoktan tamamlamış ve izleyenleri şaşırtmayarak kazanmıştı. Beklemenin, hele de Taehyung'u izlemenin, bir anlamı olmayacağını düşünerek ormana yöneldi. "Dikkat et," dedi Taehyung'a. Ses tonu alaycıydı. "Düşersin falan. Bir yerlerini kırma."
Taehyung hafifçe gülmüş ve omuz silkmişti. "Sen saçlarını geriye atıyorum derken yeri boylamadıysan bana da bir şey olmaz Jiminie."
Jimin gülüp kafasını iki yana sallamış ve adımlarını yasak ormana yönlendirmişti. Ormandaki patikalarda biraz yürüyüş yaptıktan sonra bir ağaca yaslandı. Ormanın çoğu yerini ezbere biliyordu. Orman her zaman ona ilgi çekici gelmişti bu yüzden de ne zaman yalnız kalsa kendini burada buluyordu.
Gözlerini kısarak etrafa bakınmaya başladığında, ilerdeki patika yolda koşan Jennie'yi görmüştü. Fazlasıyla hızlı koşuyordu ve sanki bir şeylerden kaçıyor gibi arkasına bakıp duruyordu. Jimin dikkatle onu incelediğinde, arkasından gelen hançerleri görebilmişti. Gözleri şaşkınlıkla kocaman olurken o da vakit kaybetmeden Jennie'nin arkasından koşmaya başlamıştı. Jennie'ye sesleniyordu fakat genç kız onu duymuyor gibiydi.
Jennie ustalıkla beş hançerden kurtulduğunda Jimin derin bir nefes almıştı. Beş tane hançer olduğunu zannediyordu. Adımlarını yavaşlatarak Jennie'ye doğru ilerlerken, Jimin'in habersiz olduğu son hançer genç kızın karnına saplanmıştı. "Jennie!" diye haykırarak tekrardan koşmaya başladı Jimin. Jennie çoktan yere düşmüştü ve gözleri kapanmıştı. Jennie'nin yere düşmüş olan bedenini kollarının arasına aldı. Aklına tek bir şey geliyordu ve bunu yapacaktı.
Jennie'yi düzgün bir şekilde kucaklayarak ormanın içine doğru koşmaya başladı. Yoldaki ağaçları sayıyor, doğru yere gidebileceğini umuyordu. Sonunda, çok yaşlı ağaçların çevrelediği bir nehrin önüne geldiğinde rahatlamış hissediyordu. Jennie'yi dikkatlice yere bıraktı ve nehrin yanındaki çukurda yetişen minik bitkinin yanına ilerledi. Bitkide sadece bir meyve kalmıştı. Bu bitki o meyve koparıldığı an kuruyup ölecekti ve nesli tamamen tükenmiş olacaktı. Bu minik bitki aslında, Dünya'da daha önce çok büyük ağaçları olan bir bitkiydi. Ona yasaklı meyve diyorlardı çünkü bir yaraya konulduğu zaman kendi enerjisini yaralı kişiye vererek onu iyileştirirdi. Yıllar geçtikçe geriye kalansa, sadece bu minik dalları olan meyveydi.
Jimin, bu meyveyi kendisi için saklamayı planlıyordu. Çünkü ölümsüzlerin aldığı ön görülemez ve düzeltilemeyecek yaraları bile bu meyve iyileştirebilirdi. Yerde öylece yatan Jennie'ye baktı. Eğer hemen bir şeyler yapmazsa genç kız ölecekti. Gözlerini kapatıp bir saniye durakladıktan sonra, bitkinin son meyvesini kopardı. Bitki anında kuruyup dökülmüş; dalları ve yaprakları nehre karışmıştı.
Jimin Jennie'nin yanına oturarak meyveyi ikiye böldü. Genç kızın karnına saplanmış hançeri yavaşça çıkardığında, Jennie'nin dudaklarından acı dolu bir inleme dökülmüştü. Meyvenin yarısını yaranın üzerine bastırdıktan sonra, Jennie'nin kafasını nazikçe tutarak meyvenin diğer yarısını, zor da olsa, Jennie'ye yedirmeyi başarmıştı. Bir dakika bile geçmemişti ki Jennie öksürerek, sanki hiç yaralanmamış gibi, doğrulmuş ve etrafına bakmaya başlamıştı.
"Jimin?" dedi. Neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. "Ben.. Ne oldu?" Ellerini karnında birleştirerek yaranın olduğu yerde gezinmişti. Hiçbir şey hissetmiyordu. "Ama hançerler.." Sonra gözleri yerdeki çürüyüp yok olmaya yüz tutmuş meyveyi bulmuştu. Gözleri şaşkınlıkla açılırken, bu meyveyi büyü kitaplarında gördüğünü hatırlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...