34 × The War

4.9K 491 259
                                    

Medya; 2NE1 - Come Back Home

Lisa

Yan yana durmuş iki Jungkook'a şaşkınlıkla bakıyordum. Normalde olsa bu durum kahkahalarla güleceğim bir şeyken şu an ağlamak üzereydim. Fark göremiyordum, zaten gittikçe bulanıklaşan görüş açım ikisini birbirinden ayıran herhangi bir şey bulamıyordu. Fakat, bulmalıydım. Hangisinin gerçek olduğunu anlamanın tek yolu vardı.

"Jungkook." dedim zorlukla. İkisinin de gözleri aynı anda bana çevrilmişti. Titrek bir nefes aldım. "Canım çok yanıyor. Ben de ölümsüz olmak istiyorum." Dikkatlice ikisine bakarak tepkilerini izlemeye başladım. İkisi de aynı anda, farklı şeyler söylemişlerdi. Sağdaki Jungkook kocaman gülümseyerek "Şükürler olsun," dedi. "Ayrılmak zorunda kalmayacağız." Soldaki Jungkook ise tereddüte düşmüş gibiydi. Derin bir şekilde bana bakıyordu. Ağzından sadece iki kelime çıkmıştı. "Emin misin?"

Bedenimde kalan son gücü kullanarak zorlukla ayağa kalktım. Arkamdaki duvardan destek almıştım. Yavaş adımlarla sağda, hala gülümseyerek beni izleyen, Jungkook'a doğru ilerlemiştim. Diğer Jungkook bana doğru yaklaşmaya çalışmıştı. "Lisa," dedi. "Hayır ona gitme gerçek Jungkook benim." Ona anlık bir bakış atıp, hedefime ulaştığımda, kolumla tişörtümün arasına saklamış olduğum çatalı çıkardım. Çatalı hızlıca sağdaki Jungkook'un karnına geçirdiğimde acıyla inlemiş ve kendini geriye atmıştı. Vücudu yavaş yavaş J.seph'e dönüşürken Jungkook hemen beni kucağına almıştı ve vampir hızıyla dışarı çıkmıştık.

Herkesi bahçede bizi beklerken görmüştüm. "J.seph nerede?" diye sordu Yoongi. Jungkook bir şeyler söylemişti ama kulaklarımı uğulduyordu ve bazı kelimeleri anlayamamıştım.

"Hemen buradan gidin." dedi Namjoon. "Lisa'yı denize götürmelisin."

Sonra gözlerim tamamen kapanmıştı.

Yazar

Jungkook ve Lisa hızla evden uzaklaştıklarında Namjoon kısaca etrafa bakmış ve derin bir iç çekmişti. Onları yenmiş gibi görünüyorlardı fakat kimsenin içi rahat değildi. Rose Yoongi'nin elini sıkıca tutmuş etrafa tedirgin bakışlar atıyordu. Jisoo'nun büyüleri her kötülüğe hazır gibi tetikte bekliyordu.

"Bu çok garip." dedi Jennie kaşlarını çatarak. "Sizce de fazla kolay olmadı mı? Buradan bizim cesetlerimizi almadan çıkmazlar diye düşünmüştüm ama tek darbemizde yere yığıldılar. Anlayamıyorum."

"Jennie haklı." dedi Jimin. "Bir kurt adama sadece pençe savurdum ve sanki çok kötü bir şeymiş gibi kendini yere attı. Burada bir şeyler dönüyor."

Namjoon onlara hak vererek etrafı incelemeye devam etti. Gözden kaçırdıkları bir şey olduğu kesindi. Ama ne? J.seph evden dışarı çıkmamıştı, muhtemelen büyüyle ortadan kaybolmuştu. Fakat J.seph onlarla savaşırdı. Hepsini yenemese bile en azından bir iki tanesine zarar vermek hoşuna giderdi. Gitmiş olması normal değildi.

"Okul.." diye mırıldandı Rose kendi kendine. Aklına gelen bu fikirle paniklemişti, gözleri şaşkınlıkla büyümüştü. Yoongi gözlerini kısarak Rose'a baktı. Rose sesini yükselterek diğerlerine bakmıştı. "Okul." dedi tekrar. "Ya okula gittilerse?"

İçine çekildikleri tuzağı anlamalarıyla kanları donmuş gibiydi. Birkaç saniye kimseden çıt bile çıkmadı. Etrafta, hışırdayan ağaçlar ve rüzgarın yemin ettiği bir sessizlik var gibiydi. Sanki havada uçuşan kuşlar bile nefes almıyordu.

"Portalı açabilir misin?" dedi Namjoon, Hoseok'a. Sessizlik sonunda bozulmuştu. "Bu senin için çok zor biliyorum ama yine de deneyebilir misin?"

house of cards ❅ bts•bp ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin