Medya; Winner - We Were
Jisoo
Vampirlere ait binadan çıkmış ve yavaş adımlarla dolaşmaya başlamıştım. Yoongi'nin büyüsünü bozmuş ve ona her şeyi anlatmıştım. Çok ama çok sinirliydi. Ama beni ya da diğerlerini okula şikayet etmeyeceğini biliyordum. Etse bile bir şey değişmezdi çünkü elinde kanıt yoktu. Rahat bir nefes alarak kaldırıma çıktım. Kendimi daha iyi hissediyordum.
"Kim Jisoo."
Arkamı döndüğümde Jin ile karşılaşmıştım. Sinirli bir ifadeyle bana bakıyordu. Hayal kırıklığıyla dolu bir hale büründüğünü kalbimde hissedebiliyordum. Gözleri çok ifadesizce bakıyordu ama ben yine de duygularını hissediyordum işte. Demek, mühürlenmek böyle bir şeydi.
"Yoongi'nin aşk büyüsünü mü bozdun?"
"Evet." dedim omuz silkerek. "Benim yüzümden bir hata olmuştu ve ben de düzelttim. Geç de olsa bu yapılması gereken bir şeydi."
Derin bir iç çekip bana doğru bir iki adım attı. "Bu Rose'un karar vereceği bir şeydi. Bozup bozmayacağı sana düşmezdi Jisoo."
"Neyden bahsediyorsun?" dedim hızlıca. Rose'un bana yaptıklarını bilmiyormuş gibi davranıyordu. Sesimi yükseltmem gereken kısım tam da burasıydı. "Rose sayesinde sana mühürlendim!"
"Yeter!" dedi tıpkı benim gibi bağırarak. "Bundan iğrenç bir şeymiş gibi bahsetme artık. Kırıcı oluyorsun. Ayrıca ben istedim diye yaptı. Yapmasaydı da er geç bu gerçekleşecekti."
"Er geç bu gerçekleşecekti mi?" dedim kaşlarımı çatarak. "Bu da ne demek oluyor? Beni kandırmaya mı çalışıyorsun?"
Tam önümde durup elimi elleri arasına almış ve kalbine yerleştirmişti. "Sen anla," dedi. "Seni kandırıyor muyum?"
Bakışlarımı ellerinden gözlerine çevirerek yutkunmuştum. "O zaman ne-"
"Bizim kaderimiz bu Jisoo." diyerek ellerimi ellerinden ayırdı. "Zamanla anlayacaksın. Neden yaptığımı bileceksin."
Sonra bir şey demem fırsat vermeden elimi sıkıca tutmuştu. "Şimdi gidelim." dedi. "Seni özledim."
Jennie
Yarışmalar için törenin yapılacağı alanda bekliyordum. Etraf çok kalabalıktı ve o kadar gürültülüydü ki başım çatlamıştı. İleride Jimin'i görmemle yüzüme sahte bir gülümseme yerleştirip yanına ilerlemiştim. O da beni gördüğünde kocaman gülümsemişti. Yanağına ufak bir öpücük kondurduğumda arkadaki sıralardan birinde duran Taehyung ile göz göze gelmiştim. Hafifçe gülmüş ve kafasını iki yana sallamıştı. Derin bir nefes alarak bakışlarımı tekrar Jimin'e çevirdim. "Seni çok özledim."
"Ben de seni çok özledim sevgilim." diyerek kolunu belime atmıştı. Sunucu olan kız konuşmasını bitiresiye dek öyle kalmış ve normal şeylerden konuşmuştuk. Sonunda vaktin geldiğini hissettiğimde Jimin'e döndüm. "Ben çok sıkıldım gidelim mi? Burası çok gürültülü. Sessiz sakin bir yere gideriz."
"Olur, güzelim." Jimin yanındakilerle vedalaşıp elimi tuttuğunda ben de gülümsemiştim. Jimin'e çok kızgındım. Beni aptal yerine koymasını, böyle bir oyun planlamasını hala kaldıramıyordum. Hayal kırıklığım hat safhadaydı. Fakat, yine de ondan nefret edemiyordum. Bu çok sinir bozucuydu. Ondan ne kadar nefret etmeye çalışırsam çalışayım bu hiçbir işe yaramıyordu.
Jimin ile her zaman buluştuğumuz banka geldiğimizde, oturmuştuk. Her zamanki gibi omzuna yaslanmıştım. "Sonsuza kadar seninle olmak istiyorum, Jimin."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...