Yazar
"Hiç iyi görünmüyorsun." dedi Joy sıkıntıyla. Jimin ve Lisa'nın ölü bedenlerinin saklandığı odanın önündeki koltukta, Yeri oturuyordu. Joy ise ayakta onu izliyordu. Yeri, karşısında duran duvara boş boş bakıyordu. Garip hissediyordu. Hiç olmadığı kadar garip.
"Ben.." diyerek kurumuş dudaklarını ıslattı. Söyleyecek mantıklı şeyler arıyordu. "Ben her zaman diğerlerinden biraz farklıydım." dedi. "Diğerleri dersten kaçmaya çalışırken ben hep çok çalışır her şeyi öğrenmek için çabalardım. Çünkü bu çok eğlenceli görünürdü. O kadar çok çalışmıştım ki, herkesten daha fazla bilgiye sahiptim. Büyüler konusunda kitaplar konusunda.. Ama sonra, Jisoo, Jennie, Rose ve Lisa ile tanıştım. Bir şekilde onlarla iyi anlaştık, onlardan biri gibi hissetmeye başladım. İçlerinden biri.. O zaman anladım ki, benim kendimi derslere verme nedenim eğlenceli olduğundan değildi. Yalnız olduğumdandı. Kimseyle arkadaş değildim, olamamıştım da.. Yapayalnızdım, bu yüzden odağımı başka bir konuya vermiştim. Ben arkadaşlık ne demektir, arkadaşlar birbirine nasıl davranmalıdır hiçbir zaman anlamadım Joy. Taa ki onlarla tanışasıya kadar. O yüzden benim için çok önemliler. Ve ben şimdi, içlerinden birinin ölümüne tanık oldum."
Joy iç çekerek Yeri'nin yanına oturmuş ve omzunu sıvazlamıştı. Oraya oturmadan birkaç dakika önce Jennie, Jisoo ve Rose gelmiş Lisa ile son kez vedalaşmak için içeri girmişlerdi. Ama belli ki uzun süre onu görmeye cesaret edememişlerdi. Sonunda korkularını bir kenara bırakıp en yakın dostlarının ölü bedenini görmek için harekete geçtiklerinde bir boşlukla karşılaşmışlardı.
Telaşla kapıyı açıp dışarı fırladıklarında Rose vakit kaybetmeden konuşmaya başladı. "Lisa.." dedi ne söyleyeceğini bilemeyerek. "O, odada değil."
***
Jungkook kolları arasında Lisa'nın ölü bedenini tutuyordu. Denizin içinde, beline dek suya gömülmüştü. Kucağına aldığı Lisa'nin saçları kolları ve dizlerine kadar bacakları da suya gömülüydü. Jungkook'un gözlerinden firar eden damlalar, denizin tuzlu suyuna karışıyordu. Yine de Jungkook kendini tutuyor bağıra çağıra ağlamamak için zor da olsa sabrediyordu. Sevgilisini son yolculuğuna uğurlarken, ağlamak istemiyordu. Lisa'yı üzmek istemiyordu. Daha fazla acı çektiremezdi ona.
Titrek bir iç çekişle beraber, bir şarkıyı mırıldandıyordu. Bazen Lisa korkmasın diye söylerdi bu şarkıyı bazen de kendisi korktuğunda mırıldanırdı hafifçe.. Evet, Jeon Jungkook da korkardı. Şimdi hiç olmadığı kadar büyük bir korkaktı.
"Çünkü hiçbir zaman yerini başkası alamaz. Hiçbir şey beni senin hissettirdiğin gibi hissettiremez. Biliyorsun ilişki kuracak başka biri yok. Ve, bil ki gerçek aşkı bulamayacağız. Bizim gibisi asla yok, senin ve benim gibisi asla yok. Beraber fırtınaya doğru.."
Buna daha fazla devam edemeyeceğini anladığında duraksadı.. Yutkundu ve kızarmış gözlerle kolları arasındaki sevgilisini süzdü. "Biliyor musun ben.." dedi zorlukla. "Ben hayatım boyunca hiç böyle hissetmedim." Yürümeye devam ediyordu ve her seferinde daha fazla batıyorlardı suya. "Seninle beraber ölmek istiyorum ama.." Histerik bir gülüş sundu. "Bunu bile yapamıyorum. Seni yalnız bırakmak istemiyorum. Keşke beraber gömülseydik suya.. O zaman iyi hissederdim."
Lisa'nın bedenini yavaşça suya bırakırken burnunu çekti ve hafifçe gülümsedi. "Seni çok seviyorum. Seni daima çok seveceğim."
Lisa'nın bedeni suyun içerisine tamamen girdiğinde yavaş yavaş dibe doğru çekilmeye başlamıştı. Jungkook son kez onun ellerini tuttu ve son kez parmaklarını ondan ayırdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...