Medya; Kygo - Ragining
Yazar
"Nasıl gidiyor?" dedi Namjoon, okulun en sağlam odasına girerken. Jisoo, Hoseok ve Yeri saatlerdir Mavi Taraf'ın saklandıkları yeri bulmaya çalışıyorlardı. En başta yasak ormanda saklandıklarına neredeyse emindiler fakat, durum iyice karmaşıklaşmıştı.
"Pek iyi sayılmaz." dedi Jisoo. "Bir gariplik var. Sanki ormanın derinliklerindeler ama aynı zamanda değiller."
Yeri odanın bir köşesine, yere oturmuş yanına yığılmış kitapları inceliyordu. Kaşları çatıktı ve sürekli bir deftere notlar alıyordu. Namjoon'un bakışları Yeri'ye döndüğünde Jisoo onun ne düşünmüş olduğunu anlamış olacak ki, konuşmaya devam etmişti. "Yeri saatlerdir bizimle iletişime geçmiyor." dedi Jisoo sıkıntıyla. "Ne yaptığını bilmiyoruz."
Hoseok da yorgun bir ifadeyle Jisoo'yu onaylayarak önündeki geniş haritayla ilgilenmeye devam etmişti. Namjoon çenesini sıvazlayarak üçlüye baktı ve işin içinden bir an önce sıyrılmalarını umdu.
Beş dakika kadar sonra Yeri adeta çığlık atarak oturduğu yerden kalkmış ve zıplamaya başlamıştı. "Buldum!" diye bağırdı. "Buldum, buldum, buldum!"
"Ne?" Hoseok, Jisoo ve Namjoon heyecanla Yeri'ye yöneldiklerinde Yeri kitapların arasından zıplayarak geçmiş ve üçünün yanına koşarcasına ilerlemişti.
Hoseok'un önündeki haritayı alarak yasaklı ormanın derinlerindeki bir mağarayı gösterdi. "Burada saklanıyorlar."
"İmkansız." dedi Hoseok dudaklarını birbirine bastırıp kafasını iki yana sallarken. "Buraya defalarca baktık. Hiç iz yoktu."
"Sadece yanlış şekilde baktık." diyerek gülümsedi Yeri. "İçeriye nasıl gireceğimizi biliyorum."
***
Adımlarını asil bir şekilde yıkık dökük duvarların arasındaki koridora yönlendirdi. Üstüne sıradan, dizleri yırtılmış bir kot pantolon ve askılı bir tişört vardı. Siyah saçlarını omzunun üzerine dağıttıktan sonra sert ve soğuk bakışlarını bir an bile değiştirmedi. Sonunda girmek istediği odanın kapısına geldiğinde, tıklama gereği bile duymadan içeriye daldı. Masasına oturmuş önündeki dosyalarla ilgileniyor olan Bay Choi, genç kızı görünce hafifçe gülümsemişti. "Hoşgeldin Joy."
Joy, selamlaşma gereği bile duymadan, hiçbir tepki vermeyerek, konuya girmişti. "Neden söylemedin?"
"Neyi neden söylemedim?"
"Bilmemezlikten gelme!" diye bağırdı Joy. Bay Choi, ondan böyle bir çıkış beklemiyordu bu yüzden irkilmişti. "Onunla kardeş olduğumuzu neden bana söylemedin?"
Bay Choi konuyu anladığında gözlüklerini masanın üzerine bırakmış ve ayağa kalkarak iç çekmişti. "Bunu yapmam tehlikeliydi." dedi. "Siz birbirinizden ayrı büyüdünüz, öyle olması gerekiyordu. Bilseydiniz her şey ikiniz için de daha zor olacaktı."
Joy histerik bir kahkaha atmış ve ellerini sertçe masaya vurmuştu. "O zaman ben neden cadıyım söyle! Bu nasıl olabilir?"
"Anneniz de babanız da çok güçlüydü. Bu yüzden senin bir cadı olduğunu tahmin ediyorum." Sonra yavaşça Joy'un kolunu tutmaya çalışmıştı ama Joy hızla kolunu Bay Choi'den kurtardı. "Dinle, Joy." dedi Bay Choi, Joy'un biraz daha sakinleşmesini umut ederek. "Senin babanın özel güçlerini aldığını düşündükleri için, sen ve kardeşin henüz küçükken seni bana emanet ettiler. O yıllar, karanlık çağlardı ve eğer böyle bir gücün olduğunu diğerleri bilseydi ya seni yaşatmazlardı ya da güçlerini senden çalmaya çalışırlardı. İki yolun sonu da çıkmaz sokaktı. Fakat, tahmin ettiğimizin aksine sen babanın güçlerini almamıştın. Çok zeki ve güçlü bir cadıydın ama hayır, o güçleri alan sen değildin. Bunu fark ettikten sonra aslında biraz rahatlamıştım çünkü sana zarar gelmesinden korkuyordum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
house of cards ❅ bts•bp ✓
FanfictionCadıların, vampirlerin, büyücülerin, kurt adamların.. Aklına gelebilecek tüm garip insanların olduğu bir kent düşün. Burası senin hayal gücünün oluşturduğu kent, bir ütopya. BTS & Blackpink ©nemesislau2018 ✨ Bu kitap kapağı Balaccie'nin Büyü Dükka...