İçimdeki büyük, anlam veremediğim duygunun ne olduğunu çözmeye çalışırken bir yandan da karşımdaki büyük binanın ne kadar da değiştiğine bakıyordum.
Onun kasvetli görünmesini sağlayan simsiyah duvarlar yerini açık maviye bırakmıştı.
Kim bilir bu kocaman binayı siyahtan açık maviye çevirmek için ne kadar da çok uğraşmışlardı...
"Hazır mısın?"
Dediğinde güven vermek istercesine sıkıca elimi tutan Taehyung'a baktım.
"Değilim dersem ne yaparsın?"
Gülümserken bir yandan da sinirini belli etmek için kısaca elimi sıktı.
"Seni zorla oraya sokarım."
Gülümsemesine karşılık verip okulun kocaman bahçesine adımımı attım ve Taehyung'u çekiştirdim.
Ben ondan daha isteksiz olsam da, o benden daha isteksiz görünüyordu.
"Acele etsene! İlk derse geç kalacağız!"
Sitem dolu gözlerle ona baktığımda bana ayak uydurdu ve böylece hızlı bir şekilde okula girmiş olduk.
Sınıfımızı biliyorduk zaten..
Özellikle hastaneden çıktıktan sonra yeni müdürle tanışıp ayaklarına kapanmıştık..
Tüm sınıflar benim ölümümden sonra tekrar düzenlenmişti ve şansımıza Jungkook, Jimin ve Mina hâlâ aynı sınıfta beraberdiler.
Yoongi ise okulda hayatı öğrenmek yerine dışarıda hayatı öğrenmek istediği için okula kayıt olmamıştı.
Zeten ben öldüm diye mutlaka okulda okumak zorunda değildi..
"Tzuyu."
Bana seslenen Taehyung'a baktım.
Tam da sınıfımızın önündeydik..
"Shin Shin."
Diyerek düzelttim sözünü.
Tzuyu tam 2 buçuk ay önce Jungkook tarafından zehirlenerek ölmüştü.
Şimdiki kişi ise tamamen farklı biriydi..
Görünüşleri ve ya ses tonları aynı olsa da kişiliği Tzuyu'yle kıyaslanınca baştan sona zıttı.
"Tıklatıyorum."
Kalp atışlarım son sürat atarken gergince kafamı salladım.
Heyecandan karnıma ağrılar girmişti ve stresten dudaklarımı kemirmeye başlamıştım.
Taehyung'un kapıyı tıklatmasını ve açmasını izledim.
Saniyeler yıllar gibi geçiyordu resmen..
İçeriye adımımı atar atmaz Jungkook'la göz göze gelmem bir olmuştu.
Kalp atışım artık tüm vüdumda yankılanırken tepkisini izledim.
Bir bana bir de sınıfa bakmıştı.
Muhtemelen içinden şöyle diyordu, 'Tanrım, onu herkes görebiliyor mu?!'.
Şaşkınlıkla kaşları havaya kalkmış, ağzı hafifçe aralanmıştı.
Zorlukla çektim gözlerimi ondan..
Bunu yapmam gerekiyordu çünkü kim olduğumu anlayabilirdi..
"Merhaba, ben Taehyung."
Tüm gözler bana döndüğünde zorlukla yutkundum.
Ağzımı açsam ve konuşsam sesimin çıkacağından şüpheliydim.
Taehyung da bunu fark etmiş olmalı ki gülümseyerek benim yerime konuştu.
"Yanımdaki sevimli kız da Shin Shin. Sevgilimdir kendisi ayrıca."
Elleri ellerimi kavradığında Jungkook'a baktım.
Kaşlarını çatmış, sinirle birleşen ellerimize bakıyordu..
Eğer elimde olsaydı Taehyung'un elini hemen iter ve 'Jungkook bakıyor, çek o elini elimden!' diye bağırırdım ama olmazdı.
En azından şimdilik..
"İstediğiniz yere oturun."
Gözlerimi sınıfta gezdirdim ve cam kenarı en arka sıradaki iki sıranın da yanının boş olduğunu gördüm.
Ama ne şanssa birinde Jungkook diğerinde de kim olduğunu bilmediğim bir kız oturuyordu.
Taehyung hâlâ elimi tutarken bizi oraya götürdü ve Jungkook'a baktı.
"Öne geçer misin Kook? Sevgilim ile beraber oturmak istiyorum."
Dediğinde Jungkook'a baktım.
Göz göze gelmiştik.
"Sen öne otur Tae. O benim yanımda oturacak."
Dik dik bana baktığında Taehyung elini masaya vurarak tüm sınıfın bize bakmasını sağladı.
"Az önce Sevgilim olduğunu söylemiştim Jungkook. Neden seninle oturacakmış sevgilisi buradayken?"
Jungkook hızla ayağa kalkıp Taehyung'a sinirle baktığında kalbim teklemişti resmen.
"Sevgilisi mi?! Beni kandırmaya çalışma artık Taehyung! Onun Tzuyu olduğunu herkes biliyor!"
Dönüp bana baktı.
"Ve benim olduğunu.."
Tanrım..
Neden iç sesim şu an da 'Bırak tüm planları ve Jungkook'a koş!' diyordu?
Ve neden kalbim bu kadar hızlı atıyordu?
.
.
.
.
.
.
.
Yorum yapmayı ve oylamayı unutmayın ~
Bundan sonra biraz geç atabilirim ama takipte kalın.
Lütfen~ 🙏🙏
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR 2✔
VampireHayat uzun ama kuşlar yok olmuş. Peki ben neden hâlâ yaşıyorum? . . . . . . . . (2. Kitaptır. Lütfen ilk kitabı okuduktan sonra okuyun.)