Neredeyse kapanmak üzere olan gözlerimle etrafı süzdüm.
Ne ara okula gelmiştim ben?
Daha kendimi yatağıma bile yatmamış gibi hissediyordum ama çoktan sabah olmuş, Taehyung'un suratına bile bakamadan okula gelmiştim.
Onun bakışlarından kaçmaya çalışıyordum çünkü gördüklerim kesinlikle normal şeyler değildi.
Shin Shin'i görmüştüm..
Canlı bir şekilde odamın yan tarafındaki odada bağlı bir şekilde oturduğunu öğrenmiştim.
Ve bunu Taehyung yapmıştı.
Bana yardım etmeyi teklif eden kişi bunca zaman yalan söylemişti.
Ne yalanı söylediğini bile bilmiyordum oysaki..
Ben bu zamana kadar Shin Shin'in bedenimdeyim diye düşünüyordum ama o benden bağımsız bir şekilde yaşıyordu.
Peki ben?
Şu an da bir bedenin içinde miydim ya da bir ruh olarak mı dolaşıyordum ki öyleyse beni nasıl görüyorlardı?
Aynı soru kafamın içinde cevapsız bir şekilde beni bekliyordu ve ben ne cevabı ne de cevabı nasıl bulacağımı bilmiyordum.
"Shin Shin? İyi misin?"
Baygın bakışlarımı önümdeki sıraya oturup baş dönen meraklı gözlere çevirdim.
Shin Shin ha?
Komik..
"Yüzün çok solgun görünüyor. Belki hastanede bir gün daha kalsan iyi olurdun."
Hastaneye hiç gitmemiştim ki bir gün daha kalayım..
"Ben iyiyim Mina. Beni düşündüğün için teşekkürler."
Gözlerim kapıda dikilip bize bakan Jimin'e kaydı.
Sabırsızca ayağını ritmik bir şekilde yere vuruyor ve Mina'ya bakıyordu.
"Benim hakkımda endişelenmene gerek yok. Ayrıca Jimin seni bekliyor. Gitsen iyi olur."
Sahte bir gülümseme yüzüme yerleştiğinde yeni fark etmiş gibi Jimin'e baktı.
Bir süre onu süzdükten sonra beni şaşırtarak bağırdı.
"Neden misafirlikte her dakika başı 'Gidelim' diyen çocuk gibi duruyorsun orada?! Gelsene!"
Jimin gözlerini devirdiğinde Mina oflayarak sıradan kalktı ve Jimin'in yanına giderek koluna vurdu.
"Neden gelmiyorsun?"
Jimin'le göz göze geldiğimde bakışlarını hızla Mina'ya çevirdi.
"Onda değişik bir şeyler var. Kendimi garip hissediyorum."
Fısıldayarak söylediği şeyi kolaylıkla duyduğumda alayla bir gülümseme ağzımdan çıktı.
Evet..
Ben değişik biriyim ve kimse yanımda rahat olamadığı için yalan söylemeyi tercih ediyor.
Dudaklarım alayla kıvrılmış olsa da gözlerim dolmuştu.
Kendimi tutmaya çalıştım.
Neden kimse beni anlamaya çalışmak yerine böyle davranıyordu?
Gözlerimi kimsenin görmesini istemediğim için kafamı eğdim.
O sırada sınıfa Jungkook-an girmişti.
Hâlâ Taehyung gelmediği için korkuyordum..
Ya bugün de eve bir kız getirir ve salonun duvarlarına yeni bir resim eklerse?
"Günaydın?"
Jungkook-an'ın rahatlatıcı ses tonu kulaklarımı doldururken ağlama isteğim tetiklenmiş gibi gözlerim daha çok dolmuştu.
Jungkook-an'a sarılmak ve yarına kadar hiçbir şey konuşmadan ağlamak istiyordum.
"Hey, iyi misin?"
Az önce Mina'nın oturduğu yere oturdu ve beni incelemeye başladı.
Onu göremesem de biliyordum..
Meraklı gözleri saçlarım arasından suratımı görmeye çalışıyordu.
"Tzuyu?"
Adımı duymamla kalp atışlarım hızlanırken Jungkook-an çenemden narince tutup kafamı kaldırdı ve gözlerimizin birleşmesini sağladı.
"İyi misin?"
Gülümsemeye çalıştım ama olmadı..
Yaşadıklarım, öğrendiklerim, gördüğüm veya duyduğum her şey artık beni fazlasıyla yorduğu için gülümseyemedim.
"E-evet."
Yüzüncü kez iyi olduğum hakkında yalan söylediğimde burukça gülümsedi.
"Peki neden ağlıyorsun?"
Bir damla gözyaşı yanağımdan süzülerek sıraya düştüğünde daha fazla dayanamayıp hayata karşı ezildiğimi belli eden şeyi yaptım.
Omuzlarımı düşürdüm ve savunmasız biri olduğumu kabul ederek ellerimle yüzümü kapatarak ağlamaya başladım.
"Çünkü iyi değilim."
Bir acı vücudumu ele geçirirken Jungkook-an yanıma oturarak kollarını bana doladı.
"Aferin."
Ben de kollarımı ona doladığımda gülümsedi.
"Böyle dürüst bir kız ol tamam mı?"
Başımı salladığımda bir süre hiç konuşmadan omzunda ağladım.
Saniyeler geçtikçe rahatladığımı hissediyordum ve bu duyguyu tatmak beni çok garip hissettirmişti.
Daha önce hiç yaşamadığım bir şeydi resmen.
Ve ben bu duyguyu Jungkook-an'la yaşıyordum.
Başka biriyle değil..
Taehyung veya Jungkook ile değil, Yoongi veya Jimin ile değil hatta hiçbir zaman mutlu olamadığım ailemle de değil.
Sadece Jungkook-an'la..
Nedensizce içimdeki his ona fazlasıyla güveniyordu ve bunun da diğer güvendiğim herkes gibi yok olmasını istemiyordum..
Eliyle saçlarımı okşadıktan sonra güven verici bir şekilde kulağıma fısıldadı.
Aslında kulağıma fısıldamamıştı ama dudakları kulağımda olduğu için öyle hissetmiştim..
"Bana ne olduğunu anlatmak ister misin?"
Bunu kesinlikle istiyordum..
Başımı salladım.
"Tamam o zaman.. Bana sıkıca sarıl."
Tekrardan başımı salladığımda ışınlandığımızı hissettim.
Sonrasında yüzüme tatlı bir esinti çarpmaya başlamıştı..
.
.
.
.
.
.
.
.
.
Uzun bir süredir bölüm atmadığım için özür dilerim. 😢
Ama bundan sonra daha sık bölüm atmaya çalışacağım.
Sağlıcakla kalın~
..
∞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR 2✔
VampireHayat uzun ama kuşlar yok olmuş. Peki ben neden hâlâ yaşıyorum? . . . . . . . . (2. Kitaptır. Lütfen ilk kitabı okuduktan sonra okuyun.)