20. BÖLÜM

689 57 4
                                    

"Hey, gerçekten de iyi misin?"

Bir süre önce bizi yalnız bırakıp eve gitmiş Taehyung aklıma gelince iç geçirdim.

Nasıl böyle bir şey yapabilirdi ki?!

Karşımda oturup telefonuyla oynaması bile şu an ki durumumuzdan daha iyiydi..

"Shin Shin?"

Dalıp gittiğimi fark ederek elimde sıkı sıkı tuttuğum bardağı masaya bırakarak Jungkook'a döndüm ve gülümsedim.

"Efendim?"

Sinirle elindeki bardağı masaya koydu ve kaşlarını çatarak bana baktı.

"Onu düşünüyorsun değil mi? O gittiğinden beri dalgınsın."

Zorlukla yutkundum.

"Hayır tabii ki de. Sadece bizi böyle bıraktı ve biz daha birbirimizi bile tanımı-"

"Biz birbirimizi tanımıyoruz mu?!"

Hayretle bağırdığında birkaç kişinin bize döndüğünü fark etmiştim.

"Biz birbirimizi zaten tanıyoruz Tzuyu! Sen Tzuyu'sin ben de Jungkook! Başka biriymiş gibi davranmayı kes artık!"

Sesinin tonu tüm hücrelerimi derinden etkilerken gözlerim dolmuştu.

"Y-yalan söylemiyorum.."

Sesimin titrememesine çalışarak devam ettim.

"Tzuyu denen kızı sadece bana çok benzettikleri için biliyorum. Yoksa onunla hiçbir bağım yok."

Dikkatle beni inceleyen gözlerine gözlerimi getirdim.

"Ben.. Shin Shin'im.. Tamamen farklı biri."

"Cidden mi?"

Şaşkınlıkla bana baktığında başımı salladım.

"Evet."

Bir süre daha öyle baktıktan sonra tüm ortamı bozacak şekilde kahkaha atmaya başladı.

Bu sefer şaşkınca bakan taraf bendim.

"Şu an o kadar çok aptalca bir durumdasın ki sana sadece gülüyorum Tzuyu."

Kahkahaları son bulup gözünden akan yaşı sildi ve surat ifademe baktı.

"Jungkook-an cidden de aptal biriymiş. Nasıl da uzun süre beraber durmanıza rağmen senin Tzuyu olduğunu anlayamamış ki?!"

Tekrardan güldüğünde daha çok şaşırmıştım.

"Sen Jungkook-an değil misin?"

İşaret parmağıyla kendini gösterdi.

"Sence Jungkook-an'a benzer bir tipim mi var?"

Boş boş ona baktığımda suratını üzülmüş bir şekle sokup elimi tuttu.

"Sen tabii bir şeytana uyup, sözlerini dinledin, sonun böyle oldu."

Nasıl yani, her şey yalan mıydı?

"Hani sen bizi Şeytan ve Melek olarak adlandırıyordun ya Tzuyu.. Aslında senin ölüm gününde hem sana tüm doğruları anlattım hem de seni kandırdığımı söyledim. Böyle yapmalıydım değil mi? Çünkü ben bir Şeytan'ım.."

Hızla elimi kendime çektim.

"Sana neden inanayım? Bence Tzuyu olup olmadığımı anlamak için beni sınıyorsun."

Alayla sırıttı.

"Senin Tzuyu olduğunu biliyorum zaten. Neden böyle bir şeye gerek duyayım ki?"

Neden her cümlesi mantıklı şeylerle doluydu ve bana doğru şeyleri anlattığını hissediyordum?

"Devam et."

Kurtuluş yolu bulamayacağım uçuruma kendimi attığımda zafer sevinciyle gülümsedi ve başını salladı.

"Sana anlatırken söylemiştim, Jungkook-an ile ben kardeştik. O gün seni öldürmeyi hiç düşünmemiştim ama yaptım işte. Sen beni orada beklerken ben zehir kattığım kan ile yanına geldim.
Ben gerçektenden de bir Şeytan'ım.. Aklıma aniden böyle şeyler geliyor. Şu an da nasıl aklımdan önümdeki bardağı kırıp, kırık parçalarla vücudunun her yerine imzamı atmak istiyorsam o anda da aklımdan seni öldürüp, tüm bildiğin şeylerin yalan olduğunu, seni kandırdığımı, söylemek geçti ve ben de yaptım."

"Aklından gerçekten de böyle şeyler mi geçiyor?"

Şaşkınlıkla sorduğumda başını salladı.

"Gayet normal değil mi? Sonuçta ben bir Şeytan'ım."

Sinirlenip elimi masaya vurdum ve böyle bir şey beklemeyen Jungkook'a baktım.

"Kendine 'Ben Şeytan'ım' deyip durma! Sandığının zıttı da olabilirsin! Bunu sen değil zaman belirler!"

Bir süre daha aynı ifadeyle bana baktıktan sonra sonra gülümseyerek elini yanağıma koydu ve baş parmağıyla yanağımı okşamaya başladı.

"Bunu öldürdüğüm bir kızın söylemesi ne kadar da hoş."

Vücudum titrediğinde devam etti.

"Genellikle senin rüyalarıma girip beni korkutman gerekirdi."

Parmağıyla yuvarlaklar çizmeye başlamıştı.

"Bir rüyam olsaydı gelirdin belki, beni korkuturdun, bir daha uyumaktan soğuturdun."

Şaşkınca ona baktım.

"Rüya görmüyor musun?"

Burukça gülümsedi.

"Eğer bir ruh değil de insan olsaydım tabii ki de görürdüm."

Rüya görmediği için gerçekten de üzülüyor olmalıydı..

"Üzülme."

Dedim gülümsemeye çalışarak.

Bana baktı.

"Ne için?"

Daha çok gülümsemeye çalıştım.

Belki böylelikle gülümsemem yüzüne sıçrardı ve onu mutlu ederdi.

"Rüya görmediğin için."

"Görüyorum."

Dediğiyle şaşırırken anlamadığımı belli edecek bakışlar yolladım.

Gülümsedi.

"Şu an da rüya görüyorum."

Kalbim hızlanmaya başlarken gözlerini gözlerime çıkardı.

"Ben rüyanın içindeyim... Ve beni korkutuyorsun. Ama seni öldürdüğüm için değil, geceyi gündüze çevirip rüyamı bitireceğinden dolayı.."

Kalp atışlarım daha da hızlanırken elimi alarak kendi yanağına koydu ve gözlerini kapadı.

"Uyumak istiyorum Tzuyu.. Hem de sonsuza kadar..."

.

.

.

.

.

.

.

.

VAMPİR 2✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin