Gözyaşlarım yavaş bir şekilde yanağımdan süzülürken mezar taşına yaslanmış, toprağın üstünde oturmamı umursamıyordum bile.
Neye ağlıyordum peki?
Her şeyi kimin yaptığına mı?
Her şeyi kimin yaptırdığına mı?
Kimin yüzünden yaptırdığına mı?
Ya da kalbimin öylesine bir kenardan diğer kenara fırlatıp atılmasına mı?
Neden ağlıyordum?
Üzüntü, hayal kırıklığı, farkına varmışlık ya da rahatlık veya sevinç yüzünden mi?
Kalbim gerçekten de rahatlamıştı.
Olanları öğrenmek ve neden sürekli benim acı çektiğimi duymak beni rahatlatmıştı, en azından hayata olan 'Neden ben' sorum sonunda yanıtlanmıştı.
Üzülmüştüm, çünkü Jungkook-an'ın beni gerçekten de sevdiğini düşünmüştüm.
Yaptıkları benim yanlış düşünmeme yol açsa da yine de ona inandığım için ben suçluydum, herkese inanmak benim suçumdu sonuçta..
Ayrıca sevinmiştim de.
Birilerinin beni sevdiğini hatta kıskanılacak ve ona acı çektirmek için kullanılacak kadar sevdiğini öğrendiğim için sevinmiştim.
Jungkook benim değer verdiğim birisiydi.
Her ne kadar beni öldürmüş olsa da küçüklüğümden beri ona 'Karanlık' olarak seslenmiş ve sevmiştim.
Onunla ortak yanlarımız vardı, bir geçmişimiz vardı daha da önemlisi onunla ortak bir yaşamımız vardı.
Bu kadar zaman geçirdiğim ve değer verdiğim birisinin beni sevmesi çok güzeldi ama bu da bir yalan olabilirdi.
Hareketleri ile beni seviyormuş gibi görünebilirdi, tıpkı Jungkook-an'ın hareketleriyle onun beni sevdiğine inanmışsam Jungkook'un hareketleri yüzünden başkaları da onun beni sevdiğine inanmış olabilirdi.
Bir şeye gerçekten inanmak ve güvenmek istiyordum..
'Şöyle şöyle söylediler, bunlar gerçek!' veya 'şunu şunu yaptılar, kesinlikle doğru!' diyebilmek istiyordum.
Jungkook'un beni sevdiğine inanmak istiyordum..
Gerçekten delicesine aşık olduğunu, benim için her şeyi yapabileceğini ve ne olursa olsun gözünde hâlâ güzel göründüğüme inanmak istiyordum.
Buna ihtiyacım vardı.
Her ne kadar yaşadıklarım onun yüzünden olsa da 'Tzuyu'yi sevdiği için' sözü yüzünden tüm olanları unutuyor ve kalbim çıldırmışçasına atıyordu.
Buna ihtiyacım vardı.
Sevilmeye ihtiyacım vardı daha doğrusu Jungkook'un sevgisine ihtiyacım vardı.
"Olanların aslını öğrendiğine göre bence artık Amerika'ya gidebilirim."
Bana upuzun gelen kısacık bir sessizlikten sonra Taehyung'un bilindik kalın ses tonu mezarlıkta yankılanmıştı.
"Tabii ki de gidemezsin. Neden Tzuyu'ye zarar verdiğini söyledikten sonra çekip gidebileceğini mi düşünüyorsun?"
"Evet."
"Seni.."
Jungkook-an'ın her harfi nefretle çıkarken yumruk sesi ve birinin yere düşmesiyle oluşan toprağın kayma sesi ile şaşkınca gözyaşlarımı silip onları görebilmek için yaslandığım mezar taşından sırtımı çekerek yüzümü mezar taşına döndükten sonra onlara baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
VAMPİR 2✔
VampireHayat uzun ama kuşlar yok olmuş. Peki ben neden hâlâ yaşıyorum? . . . . . . . . (2. Kitaptır. Lütfen ilk kitabı okuduktan sonra okuyun.)