27. BÖLÜM

508 52 3
                                    

Karanlık ve boş koridorda gözlerimi gezdirdim.

Hayalden sesler mi duymaya başlamıştım?

Titreyen bacaklarımı hareket ettirmeye çalışarak yavaşça koridorda yürüdüm.

İçimden bir his arkamda birinin olduğunu söylüyordu ve bu his içimde hızlı bir şekilde çoğalıyordu.

Koridorun ortasına gelmişken zaten yavaş olan adımlarımı durdurdum.

O sırada gerçekten arkamda birinin olduğunu hissetmiştim.

Soğuk nefesi terli saçlarım arasından adeta bir klima edasında buz gibiyken tenime değmişti.

İrkildim.

Zorlukla yutkunarak karşılaşacağım şeyle yüzleşmek için yavaşça arkama döndüm ve baktım.

Uzun, bomboş koridora..

Bu nasıl olurdu?

O somsoğuk nefesi kesinlikle ve kesinlikle hissetmiştim.

"Tzuyu?"

Ani bir korkuyla vücudum kaplanırken, kafam koridorun başında bana bakan Taehyung'a döndü ve kısa çaplı bir vücuduma adrenalin salgılandı.

"Burada ne yapıyorsun sen?"

Son hız atan kalbimin sesini duymasından korkarak sakinleşmeye çalıştım.

"Asıl sen burada ne yapıyorsun? Okulda olman lazımdı."

Üstündeki kıyafetlere baktım.

Okul üniforması değil, evde giyilecek şeylerdi.

Sanırım ben eve geldiğimde o çoktan evin içinde dolaşıyordu.

Ama neden onun evde olduğunu fark etmemiştim?

"Sen iyi misin?"

Hızlı adımlarla yanıma geldi ve elini yanağıma koydu.

"Şu hâline bak. Rengin solmuş."

Gözleri kıyafetlerime kaydı.

"Sana ne oldu böyle?"

Yavaşça elini ittim ve gözlerimi devirdim.

"Revire kaldırıldım, hakaret yedim, ambulansla hastaneye giderken bir hemşirenin kanını içtim ve şu an da buradayım. Sence ne olmuş olabilir?"

Ses tonum biraz sinirli çıkmıştı.

Sanki tüm bu olanlardan Taehyung suçlu gibi davranıyordum ama onun bir suçu yoktu.

O sadece bu hikayenin gizemli kişisiydi..

"Neden böyle davranıyorsun?"

"Bilmiyorum."

Dedim hızla.

Daha az önce kendime acırken şimdi sinirli olmam çok garipti.

Duygu değişimi miydi bu?

"O zaman gerçekten ne olduğunu açıkla. Sana yardım edebilirim."

'Bana yardım edebilir..' diye geçirdim içimden.

Zaten buraya da Taehyung'dan bir şeyler öğrenmek için gelmemiş miydim?

"Söylemek istiyorum ama.."

Dedim zorlukla.

Bana güven verici bir şekilde bakarak ellerini omzuma koydu.

"Söyle."

Başka bir zaman olsaydı veya bana bu kadar güven verici bir şekilde bakmasaydı muhtemelen beni tehdit ettiğini düşünürdüm ama şu an da tek istediğim ona güvenmekti.

"Sanırım bunu söylemek yerine göstermeliyim."

Ellerimle ellerini tuttum ve omzumdan çektim.

Sonra ellerim gömleğimin düğmelerine gitti ve zorlanmadan açmaya başladım.

Meraklı gözleri yaptığım her şeyi saniyesi  saniyesine inceliyordu.

Düğmeleri açmayı bitirdikten sonra yavaşça arkamı döndüm ve gömleğimi dirseklerimin hizasında indirdim.

Bir şeyler demesini bekledim ama hiçbir şey dememişti.

Bir süre sonra eli sırtıma değdiğinde vücudunun titremesine engel olamadım.

Parmaklarını nazikçe soyulan yerlerin üzerinden dolaştırdıktan sonra arkadan kollarını bana doladı.

"Üzgünüm."

Sesi kulaklarımdan içeriye dolarken yutkundum.

"Neden özür diliyorsun? Bu senin suçun değil. Bu sadece hayatın bana verdiği adaletsizce bir ceza."

Bir süre sessizce bekledikten sonra kollarını daha sıkı sardı.

"Üzgünüm."

Neden özür dilediğini sormak için ağzımı araladığım sırada kendi konuştu.

"Üzgünüm çünkü sadece iki kişinin bildiği bir sırrı ve bir kişinin suçlu olduğu bir olayı biliyorum. Özür dilemek zorundayım çünkü şu an da sana karşı hiçbir şey yapamıyorum. Ne seni koruyabiliyorum ne de sana zarar verebiliyorum.
Üzgünüm.. Hayat neden seni seçti diye kim bilir kaç kez kendini sorguladığın için.
Üzgünüm.. Tüm bu acıları ve hakaretleri çektiğin için.
Üzgünüm.. Sana böyle şeyler yaşattığım için."

Dolan gözlerimin akmaması için uğraşırken burnumu çektim ve gülümsemeye çalışarak beni saran kollarına tutundum.

"Bunlar senin suçun değil."

Keşke bu cümleyi bir kez de olsun bana deselerdi veya da kendime diyebilseydim..

Belki o zaman hayat daha kolay olurdu..

Beni saran kollarını çekerek sırtıma bir kez daha dokundu ve beni kendine çevirdi.

"Tamam. Sen öyle diyorsan."

Gömleğimin yakalarından tuttu ve omuzlarımdan gömleği geçirip düğmeleri yavaşça ilikledi.

"Şimdi gidip düzgün bir şeyler giy tamam mı?"

Tekrardan burnumu çektim ve başımı sallayarak odama gitmeye başladım.

Kapıya vardığımda içeriye girdim ve kez bakmak için kafamı kapıdan Taehyung için uzattım.

Yan bir şekilde duruyordu ve muhtemelen beni de görmüyordu.

Umutsuzca kafamı çekeceğimde gözlerim ellerindeki kanlara takıldı.

Onlar benim kanım mıydı?

Sırtıma dokunduğu için mi olmuştu?

Taehyung'un benim kirli ve simsiyah kanıma karşı tiksinmesini bekledim ve ellerindeki kanı çıkarmak için pantolonuna sürmesini bekledim ve o kan dondurucu görüntüyle şok oldum.

Taehyung kanımdan tiksinip ondan kurtulmak için pantolonuna sürmek yerine büyük bir açlıkla, sanki yıllardır kan içmiyormuş gibi, elindeki benim kanımı yalayıp yutmuştu.

.

.

.

.

.

.

.

.

.

.


VAMPİR 2✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin