Gerçek Duygular.

8.7K 282 20
                                    

Dün gecenin yorgunluğunu hala üzerimden atamamistim. Ve hala gözümde canlaniyordu. Harikaydı olm.

Yataktan kalktigimda saatin 7:30 olduğunu görünce fişek gibi banyayo fırladim. Yüzümü yıkayıp, dişimi fircaladim ve yine odama döndüm. Okul formanlarimi giyindim ve saçımi yapmak için tekrar banyayo döndüm. Basım döndü! Saçımi duzlestirince çoraplarımi giyip hemen dışarıya çıktım. Mont almayi unuttum! Hay aksi! Dışarda yağan karın altında taksiyi bekliyordum. Bugün yine taksi yolculuğu yapacaktim. Beklerken sırtımda sıcak bir mont hissettim! Arkama döndüğümde Arda'yla karsilasmam bir oldu. Kalbim küt küt atıyordu. "Neden mont almadın? " dedi kaşlarini çatarak. "Unuttum. Geç kaldım zaten. " dedim. "Al giy şunu" dedi montu uzatirken. Yine mi?! "Sen?" dedim. "Alışkınim ben. G sen şunu. Düşünme beni. " dedi. Hiç aklımdan cikmiyorsun ki düşüniyim? Fazla ısrar etmeden montu giydim. Beni ısıtmak için sarıldı bana. SARILDI! Ohaa! Ya gi gören olsa? ama umrumda değil. Arda varken yanımda... Neyse. Sonunda taksi geldi ve bindik. Evet, bindik!  "Senin araban yok mu? " dedim. "Anahtarı evde bıraktım. Ve bulamadım. " dedi gülerek. "Seyy... Ben dün için... Teşekür ederim. " dedim utanarak. "Önemli değil. Aslında son derece keyif aldım. " dedi gülerek. Bak bu konuda hem fikiriz bebeğim!  "Dersin başlamasına 10dk var." dedim. Yerin dibine göcmek istiyorum!  "Sorun değil. " dedi. "Ben öyle düşünmüyorum." dedim. Gerçekten korkuyordum. "Ya bişey olmaz. Sınıfa girersin, Özür dilersin yerine geçersin. " dedi. Ben bişey demedim. Arda'ya baktığımda telefonundan mesajlasiyordi. Görmek için yana kaydim. Ama telefonunu kapadı. "Sen Barış' la gerçekten çıkıyor musun? yoksa onu korumak için mi öyle dedin? " dedi bana bakarak. Siktir! Başımı öne eğdim. Yalan söylemek istemiyordum. Ama ya gidip Barış'a söylerse? Cenemi yavaşça kaldırıldı ona bakmami sağladı. "Birisine söylersin Arda. Üzgünüm." dedim. Sonunda okula gelmiştik. Ama herkes dersteydi. Off!  Ben hızla yürürken Arda arkamdan seslendi. "Berfin! Biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Istiyor gibiydi. Bir saniye!!! Dün beni ıslatmasina rağmen evime gelmişti! Beni kucağına almıştı! Montunu verip bana sarılmışti! Benimle okula gelmişti!  Hangi yüzle?! Yanına gidip göğsüne yumruklar atmaya başladım. Tüm sinirimi çıkarmak istiyordum. O hiç bir tepki vermiyordu. Sonunda durdum. Ona vuruyordum ama kendim acisini çekiyordum. Ona nasıl kiymistim?! Kendimden nefret ediyordum. Ellerimi göğusunde gezdirdim. Gözlerimden yaş gelirken şimdi sular seller akiyordu. Sarıldim. Sıkı sıkı. "Özür dilerim " dedim. Ona ilk görüşümde sevmiştim. Tıpkı Barış' ın beni sevmesi gibi! Barış' a inanmazken, aynı şeyleri ben yaşıyordum. O yanimdayken çok huzurlu oluyordum. Elleriyle belimi kavrayip, sarıldı. Bu an hiç bitmeseydi keşke. "Özür dileme. Sen bişey yapmadin. Asıl ben Özür dilerim prenses. " dedi. Sonunda ayrılıp banka oturduk. "Neden? " dedim. Uzaklara bakıyordum. "Ne neden? " dedi. Bana baktığını hissediyordum. "Beni seviyor musun? " diyince ellerini kafasının arasına  alıp hickirmaya başladı. Noluyordu? Kalkti gitti. Hiç bişey yapmadan arkasından baktım. Belki de sevmiyordu. Üzülmemen içinde bişey soylememisti. Sevseydi hersey iyi olucak gibiydi. Ama neden? Kafam cidden çok karışıkti. Şimdi ergenler gibi triplere girmiştim. Bu duruma bir son verip masadan kalktım. Hala montu giyiyordum. Arka bahçeye gidip her zamanki yerime oturdum. Gözlerimi kapayip kafamı duvara yasladim. Bir süre sonra zil çaldı ve yerimden kalktım. Yavaş adımlarla okul binasının içine yürüyordum. Arda bir türlü aklımdan çıkmıyordu. Aklım çıkıyor fakat o çıkmıyordu.

Arda'nın Ağzından

Berfin'e duygularımı belli etmemeliydim. Onu kendimden uzak tutmaliydim. O çok masumdu. Ve eğer benimle olursa, başına her türlü şey gelecekti. Sonuçta ben kavgacı bir çocuktum. Alkol benim vazgecilmezimdi. Eğer benimle olursa, o da başlayabilirdi. Ve onun kullanmasını istemiyordum. O Tanrica kadar güzeldi. Masumdu. Ve beni kendine çeken birsey vardı. Ne? Çözebilmis değilim. Ya o? O beni sever miydi?  Ona çıkma teklifi etsem kabul eder miydi? Yoksa herkes gibi bırakıp gider miydi? Ya Almila gibiyse? Her gece başkasıylaysa?  Sanmıyorum. Berfin öyle bir kız değildi. Berfin yapmazdi. O Almila gibi sürtük değildi. Yada okuldaki diğer kızlar gibi. Onu ilk gördüğümden beri seviyorum. Hergün daha fazla. Fakat onun Barış' ı vardı. Ama biliyordum. O Barış' ı sevmiyordu. Onu korumak için söylemişti. Onu anliyordum. O da bana karşı boş değildi. Ama benim onu sevdiğimi bilmiyordu. Bilmiycekti de. Bana o soruyu sorduğunda içimde kötü bir duygu belirdi. Adını koyamadigim. O yüzden kalkıp basket sahasına gittim. Kafamı dağıtmak için basket oynadım ve aklıma Berfin gelmişti. Ona soylemeliydim dediğimde sahadan çıkıp, oturduğumuz yere geldim. Ama o yoktu. Söylicektim? Arkami döndüğümde Berfin'i islattigim yeri gördüm. O an aklıma geldikçe kendime olan nefretim daha bir artiyordu. Neden yapmıştım ki?! Nefret ediyorum kendimden! Hem onu sevdiğim için hem ona karşı koyamadigim için hem de onu  islattigim için !!! Öyle güzeldi ki... Aklıma kazinmisti güzelliği.

Berfin'in Ağzından

Sınıfa geldiğim de Barış beni kapının önünde bekliyordu. Kızgın bir ifadesi vardı. Kahretsin! Üzerimde erkek montu vardı. Başka yönden, erkek montuyla geldiğimi görünce içinde fırtınalar koptugunu anlamistim. Korkuyordum.

Ona yaklaşıp "Selam" dedim. "Üzerindeki kimin?!" diye bağırdı. "B-ben" dedim. Cümleleri tamamlayamiyordum. Bir araya gelemiyordu. "Berfin !!! Üzerindeki kimin?! " diye bağırdı. Gözlerim dolmuştu. Kollarımi öldüresiye sıkıp "Cevap ver?!" diye bağırdı. Herkes bize bakıyordu ve ben hiç birşey yapamiyordum. Arkadan, aşık olduğum bir ses "Birak hemen onu! " diye bağırdı. Bu sefer herkes oraya dönmüştü ve herkes soktaydi. Birde bana sorun! "Sana ne?! Sevgilim değil mi?! " diye bağırdı bu sefer Barış. "Sevgilin mi? Hah!  Bir kıza böyle davranacak kadar mı düştün?! Hele bu kız Berfin ise! Onu bir daha aglatirsan senin belanı sikerim. Şimdi dokunma ona!" diye Barış'in yüzüne yaklaştı. Bu sefer hickiriklarim artmıştı ve ağlıyordum. Tunç ve Ayça arkamdaydilar. Ama bu sefer onlar da birsey yapamazdilar. Barış "Sana kendisi söyledi! " dedi. Ben kolumu çekip "Yeter artık!  Ben seni sevmiyorum!  Seni orada korumak için öyle söyledim! Allah belanı versin! "dedim ve oradan uzaklaştım. Hızla kosuyordum. Gözlerim yaniyordu. Ağlamaktan herseyi bulanık görüyordum. Sonunda yere yığıldım. En son duyduğum ses huzur buldugum "Berfin! " olmuştu.

Popüler DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin