Baskı

11.9K 410 42
                                    

Sonunda yeni bölüm karşınızda ! :D Biliyorum epey uzun bir süredir yazamadım ama iyi oldu. Heheh, ben bile heyecanlandım. O zamaan iyi okumalaarr :*

Almila'nın soğuk bakışlarını es geçerek kantinde son sıralardan birine oturduk. Şu kıza çok pis kıl olmuştum. Iyi kavga ederim ama pek laf sokamam. O yüzden birinci tercihim güzelce konuşmak, konuyu tatlıya bağlamak. Ha eğer olmazsa büyük bir kavgada bulur kendini.

"Ne içerisiniz?" dedi Tunç büfeye giderken. "Sıcak çikolata," derken Ayça, ben "Çay." dedim. Hoş, çok çay sevmem ama. "Okul hakkında ki düşüncelerini alabilir miyiz sayın Popstar Berfin?" dedi Ayça, elini mikrofon yapmış, çenemin hizasında tutuyordu.

Gözler (Devrildi)

Ağız (Gülündü)

"Kızlar kaşara benziyor," dedim açıkça. Ayça şaşırmış "Bu çok ani oldu yea," diye mırıldandı. "Hey! Bende mi?" dedi bişey hatırlamış gibi. "Öyle olsan şuan seninle kantinde aynı masada oturuyor olmazdık." dedim gülerek. "Ha tamam, ayıq."

Bu mal nasıl hep pozitif olabiliyordu? Tunç? Ve diğerleri? Çoğunluk gülüyor, şakalaşıyordu. Nasıl mutlu olunurdu? "Mutluluk" kelimesi bana biraz yabancıydı. Sözlüğüme zıttı bir kere. Benim kitabımda mutluluk diye birşey yoktu. Neden?

"İçecekler de geldi!" dedi Tunç, 'i' harfini uzatarak. "Saol," dedim çayı alırken. "Lafı olmaz," dedi gülümseyerek.Ayça da teşekür edip çikolatasını aldı. Ben etrafıma, öğrencilere bakarken "Berfin," dedi Ayça. Ona döndüm, "Biraz kendinden bahsetsene?" dedi. Ah, bu konulara hiç girmeyelim! "Pek beceremem,"

"O zaman biz soralım sana?" pek istekli görünüyordu.

"Olur," dediğimde elini yanağına koyup düşünmeye başladı. O sıra da çayımı yudumluyordum. "Berfin," demesiyle sesin geldiği yöne baktım. Tanımadığım bir çocuk ismi mi söylemişti. "Evet?" dedim kaşlarımı kaldırarak. Ayça ve Tunç kasılmışlardı. Korkuyorlar mıydı bundan? "Bir gelebilir misin?" dedi nazikçe.

Hiç tanımadığım bir çocuk. Adımı biliyordu. Ve beni bir yere çağırıyordu.

Gitmeli miydim?

"Neden seninle geleyim?"

"Bir şey yapmaya niyetim yok, güzelim." dediğinde tatmin olmuşmuydum? Evet. Neden? Çünkü ben aptalım. Ayağa kalkıp sandalyeyi geriye ittim. Yanında yürürken kantinde ki bütün gözler bize dönmüştü. Kimdi bu çocuk? "Adın ne?" dedim kemik gözlüklü oldukça şirin bir çocuğa. "Doruk Can," dedi. "Ne demeliyim?" , "Fark etmez." dedi. Soğukkanlı. Tatlı. "Nereye gidiyoruz?" dedim kantinden çoktan çıkmıştık. "Gidince görürsün."

Korkuyor muydum? Azcık.

Tedirgin miydim? Fazlasıyla.

Herhangi bir şeyde karşı koyabilir miydim? Nah.

***

Basketbol sahasına gelmiştik ve hala konuşmamakta ısrarlıydı. Deponun oraya ilerliyoruz. "Depo mu? Dur. Gelmiyorum ben." dedim tereddütle. Evet korkuyordum ama ona söyleyecek değildim. "Korkuyor musun?" dedi. Bu çocuk ya medyumdu, ya da zihin okuyucu.

Medyum? Zihin Okuyucu? Ne diyorum ben?!

"Korkamamı gerektirecek bir durum mu var?" dedim kaşlarımı çatık bir şekilde kaldırdım. "Korkuyor musun?" dedi. Hayır, korkmuyorum! Bunu yediremem. Ben korkak değilim. Ben babamın kızıyım. Ben Berfin'im. Birşey söylemeden yürümeye devam ettim. Doruk diye bildiğim çocuk önüme geçip deponun kapısını açtı. Adımlarım gerilemek istese de buna izin vermedim. Ne olabilirdi ki?

Popüler DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin