Boru Değil, AYNI YILDIZIN ALTINDA.

4K 150 18
                                    

Arda'nın Ağzından >>>

Ortadan neden aniden kaybolduğumu tabikide Berfin'e soylemeyecekim. Duyarsa beni bir tokatla terk edip gidecekti. Ve eğer bunu yaparsa da haksız sayamazdim. Neden mi?

Banyodan çıktıktan sonra Berfin odaya gitmişti. Kapı çalmışti. Berfin'in bunu duymadığıni umut ederek aşağıya indim. Kapıyı açtığımda eski sevgilim Arzu tam karşımda duruyordu. Onu görünce şaşırdım. Oldukça hemde. Kapıyı çekip arka bahçeye götürdüm ve bana saydirmasina izin verdim "Seni lanet olası pezevenk! " Ingiliz Qürdü bıcırıq. Ilk bunu duydum ve gerisini anlatmaya gerek yok. Beni nasıl terk edersin falanarr... filanlaar... Yaklaşık 45 dakika sonra onu eve yollayip içeriye girdiğimde Berfin yoktu. Bir kaç kez seslenmeme rağmen çıt yoktu. Bütün odalara baktım ve gitmişti. Ama nereye? Başına bir şey gelirse kendimi sike sike öldürürüm. Üzerime kuru kıyafetler giyip hemen çıktım. Sokağa çıktım ve heryeri aradım. Marketten fırına kadar her yeri... Neyseki telefonum yanimdaydi. Mesaj sesiyle, Berfin'in attığını düşünerek hızla açtım. Ama Berfin değildi. Küçüklukten beri kardeşim saydığım Batu'ydu.
Gönderen: Batuhan
Abicim burda senin bir sürtüğün var. Gelip almak ister misin?

Ona bir daha 'sürtük'  de bakalım neler oluyor amina kodum diye söylene söylene Batuhan'in evine gittim. Kapıyı serttçe yumrukladim. Bir kaç dakika sonra açabilmişti. Iceriye girdiğimde meleğimi gördüm. Koltukta oturuyordu. Üzerinde de battaniye vardı. Ona birsey yapmış olamazdı değil mi?
Sonrasını zaten biliyorsunuz. Eve götürdüm filan. Ordan anlatmaya başlıyorum:

Mutfakta konuştuğu... Neydi öyle? Kendisini sürtük gibi hissettirdiğime inanamıyorum. Kendimden nefret ediyorum!

Salona geçtiğimizde Berfin "Telefonum arabada kaldı. Gidip alabilir miyim? " Tanrım! Ne kadar masum! "Sen dur. Ben hemen gidip alır gelirim." dedim ve saniyesinde dışarıya çıktım. Tabi anahtarla... Dışarısi soğuktu. Üzerimde ne yelek vardı, ne de ceket. Donmamak için arabaya gidip sevgilimin (ne güzel geliyordu kulağa! sevgilim! Üstelik Berfin!) çantasını alıp arabayi kapattım ve tekrar eve girdim. Bi ara onun çantasını yoklamaliyim... Iceriye girdiğimde mutfakta Nescafe içiyordu. Masaya koyduğum an telefonuna yöneldi. "Siktir! Annem 3 kere aramış! " dedi. Nasıl bir şekerdi o öyle?  Benim şekerim. Sadece benim... Kulağında telefonu ile mutfaktan çıkınca bende kendime Nescafe yaptım. Yaklaşık 10 dakika sonra Berfin mutfağa girdi. "Bugün de sende kalabilir miyim?" 
1eaa1
Berfin'in Ağzından

Annemi aradığımda, bugün akşam iş yemekleri olduğunu söylemişti ve başka bir şey söylemeden benim 1 gün daha burda kalmam gerektiğini söyledi. Ne kadar sevinsem de annem için şüphelenmistim. Bu tavrı bana ilk kez sergiliyordu sonuçta ve şüphelenmem normaldi. Kafama neden takiyorum ki? Ortada bir şey yok. Mutfağa döndüğümde Arda kendisine yaptığı Nescafesini içiyordu. Kesin izin verirdi ama söylemeye çekiniyordum. Kabul etmesini umarak "Bugün de send kalabilir miyim?" diye patlattim. Arda şaşırmış olsada "Tabiiki de. Sorman saçma. Burası ikimizin evi." Sorman saçma. Burası ikimizin evi... Burası ikimizin evi... Ikimizin... ikimizin evi... Vay be! Yerim olom senii. Teşekkür edip gülümsemekle yetindim. Arda'nın karşısına oturup kahvemi yudumlamaya başladım. Hava kararmisti. Ne kadar yorgun olsamda ki bu benim her zamanki halim sjlkjfm. Uyumak istemiyordum. 2 gün sonra okul vardı. Iyyk! Ne kada iğrenç bir cümle!  Belki biraz kitap okumak bana iyi gelebilirdi. "Çatı katına çıkalım mı? Biraz kitap felan okuruz?" şimdi siz, ben kitap okuyorum diye dalga geçiceksiniz. Size 2 tavsiyem var;
1- Kitap okuyanlarla aptal gibi dalga geçmeyin, bu sizin su katilmamis salak olduğunuzun kanıtıdır.
2- Hemen kitap okumaya başlayın! 
Arda'nın sözleriyle düşüncelerimden arindim. "..." Arda ne dedin yivrim? "Ha?" dedim mal gibi. Zaten öyleyim sdfgjkgl "Hadi Berfin ayakta mi uyuyorsun?" kesin evet dedi! bu yüzden de çatı katına çıkıyoruz! "Hı hı. Tamam geliyorum." nereye geliyorsun mal?! Arda önde ben arkada yukarı çıktık. Tabii yeni doldurulmuş kahvelerimizle... Odaya girer girmez kitapliga yöneldim. Ne çok kitap vardı! Kitaplık 7 raftan oluşuyordu ve benden uzundu. 5.raftaki 'Aynı Yıldızın Altında' yı görür görmez küçük çaplı bir çığlık kopardim. "Aaa! Inanamiyoruummm! Ardaaa!" diyip boynuna atladım. Olayın etkisiyle neler olduğunu anlayamamisti. E, erkek değil mi? "Noldu? " mal bu çocuk ya, valla. Dur bakiyim, ciddi lan şaka değil. "Aynı Yıldızın Altında bu salak! Bunun filmi de çıkıyorr! Hemde doğum günümdee! Yanii 1 hafta sonraaa!" odanın etrafında mal mal koştuktan sonra yine de bomba gibiydim. Ee boru değil bu, Aynı Yıldızın Altında. Asiq olduğum kitap yanee. O değilde biz Gus'la aşk yaşıyoz oloom. Hihihihi. Hazel'e de qapaq olsun. Ben aşkım kitabimi alıp pudra renkli koltuğa kurulmuşken, Arda da çizgi roman almıştı. Ayağa kalkıp tek hamleyle çizgi romanı alıp kitapliga bıraktım. Arda'nın arkamdan "Hey!" demesine aldırış etmeden. Onun yerine 'Boleyn Kızı' ' nı eline tutuşturup kendisini koltuğa ittim. Ve bende kendi pofuduk koltuğuma hücumlanarak rahat bir şekil alıp kitabimi okumaya başladım.

***

Üstümdeki kitapla uyararak etrafima bon bon baktım. Önce nerde olduğumu fark edemedim. Bir kaç saniye sonra kendime geldiğimde çatı katimda katiMda? olduğumu anladım. Yan koltukta da Arda mışıl mışıl uyuyordu. Tanrım! Ne kdar meleksin!  Onu uyandirmayacaktim. Kitaplıktaki saatten saate baktığımda saat tam olarak 11:21'di. Yih! Kitabima baktığımda 241.sayfadaydim. Kitap zaten 317 sayfadan oluşuyordu. Hemencecik bitiririm ben! Vee tekrar kitaba gömüldüm.

2 saat sonra

Kitabı bitirmiştim! Asqim Gus!!! Koltuktan doğrulup tekrar Arda'ya baktım ve hala uyuyordu. Camış! Bir Gus kadar olamadiniz heyvanlar! Uhuhuhuhu. Aglicam .s Acaba hayatımın gerçek aşkını bulduğumda o da bana böyle bişey yapar mı aq? Önce kanser olurum, sonra oraya taşınırim, sorna o gruba katılırim, sonra daaa bi kitaba aşık olurum. Çok basit ama olsun. O da bana sayılı günlerimde sonsuzluğu verebilir belki. Belki o kişi, yani gerçek aşkımı bulmusumdur. Belki o kişi Arda'dir? Zamanla öğreniriz ama sanki o benim bir parçam hani. Aşağıda tencere tava sesleri duyunca irkildim. O ses neydi lan? Hırsız var! Öncelikle battaniyemi üzerime çektim derdim ama battaniyem aşağıda kaldı! Arda'nın yanına koşup hayvan gücüyle dürtükledim. Homurdanarak zar zor göz kapaklarını açmayı başarabilmisti. "Noldu?" noldu ha? Hayvansin olm. Gus öyle mi diyo hı?! "Aşağıdan sesler geliyo kalk." dedim. Iceride hırsız olsun bu hayvan gibi uyusun. Soyuluyosun olom kalk! "Ya rüzgardir, git uyu." Rüzgarmiş! sanki ben bilmiyorum rüzgar sesini! Hani hiç duymadım ya! Gerizekalı! "Ben ne duyduğumu gayet iyi biliyorum şekerim! Rüzgar değildi! Kalk bir aşağıya bak!" helaal bana sjklmsryhr. "Off tamam be. Lambayi aç." ne kadar rahat lan! Gidip lambayi açtığımda yanmadi. Tekrar ve tekrar. "Yanmiyo. Elektrikler kesilmiş!" Valla tam korku filmlerindeki gibi!
Yağmurlu bir kış günüydü... 2 sevgilievlerinde kalıyorlardi... Elektirkler kesikti... Aşağıdaki katil ölümümüzü planliyordu...
Vay be!  Iki dakika da tam Altın Portakallik bir film yazdım! Kesin yönetmen olmalıyım!
Arda yerinden kalkıp bana doğru geldi. Geldi... Ve geldi. Burunlarimiz birbirine değiyordu. Kulağıma fisildayip "Seni korkak minik." dedi ve gitti. Seni korkak minik. Neden böyle demişti ki şimdi? Neden terslemis gibi konuştu? Belki de uykudan uyaninca böyle oluyordu. Herneyse. Onun arkasından bende gittim. Tişörtünü sıkıca tutmuştum. Merdivenlerden sessizce indik. Mutfak lambası da kapaliydi. O yüzden dikkatli bir şekilde mutfağa geldik. Hırsız katil buzdolabında kaybolmuş gibi bir şeylere bakıyordu. Belki açtır? Arda bi an kaybolunca panikledim? Nerdeydi! Duvara asılı olan tavayi elime kaptigim gibi arkamdaki kafaya vurdum. Birde önündeki kafaya! Hangisinin hırsız olduğunu bilmediğim için ikisine de vurmuştum. Ikisi de yere yığıldıği an elektrikler gelmişti. Herşey netti. Mutfağın ortasında durmuş, yerde yatan iki insana bakıyordum. Arda ve Batuhan.

Popüler DeğişimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin