BÖLÜM 7- ÖLÜM

593 67 18
                                    


Acıyı, acı yapan da bu değil mi?

Düşünmekten kaçsan da bir tümör gibi beyninde yer edinir ve yavaş yavaş tüm zihnini ele geçirir. Biriktikçe, bekledikçe de patlaması ona göre büyük olur. Ve o an geldiğinde, acıyı damarlarında hissedip ruhunu kanatmaktan başka yapacak bir şeyin yoktur.

Şimdi de olan buydu.

Karin'in acıdan büzüşmüş göz bebeklerinde Balga'nın ölümünü görüyordum. Balga'nın kanını.

"Üzgünüm," dedim benim bile zor duyabildiğim sesimle.

Ondan hiç beklemediğim bir atiklikle iki omzumdan beni tutup önce kendine çekip ardından da arkamda ki ağaca sertçe çarptı beni.

"Özür dileme!" diye bağırdı yeri göğü inletircesine. O an daha da çok üzüldüm ona. Gözlerim yavaş yavaş dolarken dudaklarımı acıyla birbirine bastırdım. Başını tekrar acıyla salladı, "bana öyle de bakma!" dedi birkaç adım geriye gidip bana öfkeyle bakarak.

Çaresizce gözlerimi ona diktim. Berbat görünüyordu. Yüzü neredeyse acıdan ifadesini kaybetmişti. Bu durumda ona, korkunç demek ne kadar doğruydu bilmiyordum ama korkunçtu. Aşkı bilmiyordum ama onların, o terk edilmiş kamp alanında ki birbirlerine bakışlarından biraz olsun bunun ne olduğunu anlamıştım. Kendilerini tamamen vermişlerdi birbirlerine. Benliklerini, ruhlarını aşka satmışlardı. Bir bütün olmuşlardı ve şimdi Karin yarısını kaybetmişti.

O önümde bir anda acıyla büzülüp yere çömelirken ben de onunla çömelmemek için zor tuttum kendimi. Teselli etmek konusunda hiçbir zaman iyi olamamıştım. Ama her şeyden de önemlisi bu adam benden teselli değil, benim ölmemi istiyordu. Ama bilmediği bir şey vardı. Ya da bilse de umursamadığı. Ne kadar kötü bir insan olursam olayım kimseyi öldürmedim ben. Tüm olay onun gözü önünde olurken neden Almatch'den değil de benden intikam almak istiyordu ki?

"Karin, bak..."

"Sus!" diye bağırdı iki eliyle elinde ki toprağı sıkarak. Bulunduğum yerden yüzünü göremiyordum. Başını yere eğmişti. Ama canının çok yandığını hissediyordum. Hem de çok. Neden Almatch'i öldürüp ikimize de iyilik yapmıyordu ki?

Gözlerimi kapadım ve fısıldadım. "Böyle olsun istemezdim."

Tepki vermedi. Hala elinde ki toprakları sıkıyordu ama en azından bağırmamıştı. Bu da bir şey. Bundan cesaret alarak devam ettim.

"Almatch bunu ödemeli."

"Ödeyemez." Sesinden ağladığını fark etmiştim. Kaşlarım çatıldı. Sevgilisi ölmüş bir erkek nasıl teselli edilirdi ki?

Her şey Almacth'in suçuydu. Kahretsin, gerçekten kızın kafasını koparmasının ne anlamı vardı ki? O suçluydu, ben değil. Bir insanın hayatına acımasızca son veren o idi. Ama diğer yandan acıdan yere kapanan, eline aldığı toprağı sağa sola fırlatan, dişlerini sıkan, gözlerini yumup Balga'nın ismini arka arkaya söyleyen Karin'i de suçlayamazdım. Acının kaybı tüm benliğini ele geçirmişti sanki. Kim bilir ne kadar zamandır bir aradaydılar, hangi ortak hayale sahiptiler.

Almatch sadece bir insanın değil, aynı zamanda birçok hayalinde katili olmuştu.

"Ondan intikamını almana yardım edebilirim," dedim bulundum yerden aşağıya, Karin'e bakarak.

O an yüzünü göremesem de başını salladığını fark ettim. "Edemezsin," dedi çatallaşmış sesiyle. Sonra tekrar ağlamaktan genzini zorlayan bir hıçkırık çıktı boğazından. Bir tek Rafael gözlerimin önünde ağlamıştı. Onun dışında bu ilk defa başıma geliyordu ve ben ona nasıl yardım edeceğimi bilmiyordum. Sadece üzülüyordum onun adına. Hem onun, hem de ona aşkla bakan Balga'ya üzülüyordum.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin