Bölüm 33 EBEDİ

324 41 12
                                    

L'ehaxi'yi kucağına alıp sallayan Almatch kalabalığın ona bakmasını umursamadan arka arkaya tekrarladı.

"Teşekkür ederim! Teşekkür ederim! Teşekkür ederim!"

Ne yapacağımı bilemeyerek korkulu gözlerle Almatch'e baktım. Elim gergince boynumdaydı. Bu işin gizli kalması gerekiyordu. Biraz olsun Almatch duygularını dizginleyemez miydi yani?

"Ben bir şey mi kaçırdım?"

Almatch de dahil herkes salona yeni giren Helmes ve Oero'ya baktı. Neler kaçırmadınız ki?

Almatch, L'ehaxi'yi yere bıraktı ve hiçbir şey anlamamış olan Helmes'e sarıldı.

"Her şey güzel olacak," dedi ve ondan uzaklaşıp kabalığa döndü. İki parmağını da ağzına sokarak uzun bir ıslık çaldı ve parmaklarını ağzından çekip havaya kaldırdı.

"Müzik başlasın!" dedi ve müzik setinin başında duran Kodek'e döndü. Kodek'le daha önce konuştukları belliydi. Kodek başını hafifçe salladı ve müzik setinin başına geçti. Helmes'in gözlerini kısarak bana şüpheyle baktığını fark edince hemen başımı çevirdim. Ve müzik başladı. Yine Dünya'da ki eski parçalar çalıyordu. Ricky Martin'den "Maria" parçası çalmaya başlayınca kalabalık yeni duydukları bu şarkı karşısında hem şaşkınlık hem de neşeyle oldukları yerde sallanarak oynamaya başladılar. Genelde onların şarkıları daha durağan olurdu. Şiir tadında. Böyle şarkılar onlar için hem yabancı hem de eğlenceli olmalıydı.

Tam Almatch'i parçalamak için yanına gidecektim ki Carlox önümü kesti. Yüzüme dümdüz baktı ben de ona "ne var," dercesine baktım.

"Ne işler karıştırıyorsunuz siz?"

Carlox birden bunu sorunca önce afalladım. Sendeledim. Bu bile ona yalan söyleyeceğimin habercisiydi.

Tuhaf bir şekilde güldüm. "Ne işler karıştıracağız...her şey yolunda," dedim iki kolumu da açıp gereğinden fazla sırıtarak.

Carlox bana bakarken iyice gözlerini kıstı ve yavaşça başını salladı. "Gözüm üzerinde Rose," deyince sesli bir şekilde yutkundum. Bunu o kadar gizemli bir tonda söylemişti ki ondan bir şey saklayamayacağımı daha net anlayamazdım ama yarın yola çıkmamız lazımdı. Eğer bunu Carlox öğrenirse bizi engellemek için her şeyi yapardı. Hatta Helmes'e bile söylerdi.

Başımı dik tutmaya çalıştım. "Biliyor musun Carlox? Çok paranoyaksın."

Alayla bir kaşını kaldırdı. "Öyle miyim?"

Tam ona cevap verecektim ki Elyhi ile gülerek konuşan Helmes'i gördüm. Yüzüme sanki yumruk indirilmiş gibi suratımda bir acı oluştuğuna emindim. Carlox anlamsızca yüzüme baktıktan sonra başını arkaya çevirdi ve benim gördüğüm şeyi o da gördü. Sonra da bana baktı.

"Dediğim gibi," dedi. "Bana git desen de gitmezdim. Hadi diyelim gittim. Geri dönseydim de yanından ayrılmazdım."

Ona baktım öfkeyle. "Neden? Çünkü sen Carlox'sun. O da Helmes. Farklısınız yani ve ben bu farklılıklarınızdan dolayı birinizi seçiyorum," dedim ve onu orada bırakıp Helmes ve Elyhi'nin olduğu yere doğru yürüdüm. Carlox'un arkamdan baktığına emindim.

Kalbim neredeyse yerinden çıkacaktı. Şu ana kadar bir erkeği bile kıskandığım olmamıştı ama şu an Elyhi'nin kafasını alıp şöminenin içine sokmak istiyordum. Helmes'i ise kolye niyetine boynuma assam iyi olurdu. Böylece bensiz bir yere de gidemezdi.

Ha, birde o muhteşem gülümsemesini sadece ama sadece bana bahşetmesini isterdim.

Diplerine kadar gelmeme rağmen ikisi öyle bir sohbete dalmışlardı ki beni fark etmemişlerdi bile. Sertçe boğazımı temizledim. Tam karşımda kalan Elyhi beni görünce yüzünde ki gülme takdiri hak eder bir şekilde anında dondu. Helmes ise başını ağır hareketlerle yana çevirdi ve beni gördü ama sanki gördüğüne inanamadı.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin