BÖLÜM 10- GEZİ

532 60 15
                                    


Elimde ki nota tekrar baktım. Birbirine girmiş eğik yazıydı. Ama ilginçtir ki, harfler birbirinin üzerine binerken bile bir arada çok güzel bir ahenk oluşturmuşlardı.

Notu okşadığımı fark edince elim dondu ve mürekkebi birbirine karışmış o güzel yazıya tekrar baktım.

Helmes...

Benim için bir oda hazırlamıştı ama en değerlisi en az bir kızın elinden çıkacak kadar güzel olan bu yazıydı.

İçimde adını koyamadığım o tuhaf hisle başımı kaldırıp pencereden dışarıya baktım. Sanki kalbimin üzerinden bir deniz dalgası geçiyordu ve geçtiği her yeri kasıp kavuruyordu. Ne görürse yıkıyordu ve geriye enkaz kalıyordu.

O enkazların hepsi mantığımdı, sağlam duran direkler ise duygularımdı. İşte o zaman bir felaketi bile yanında küçük tutacak o çarpıcı gerçeği anladım.

Bu hisler benim köşe bucak kaçtığım, çamuru bile altın gibi parlatan hisler değil miydi?

Mesela aşk gibi...

Mesela gözlerini bağlamak gibi...

Telaşla yatağımdan kalktım. Şimdi yapmak istediğim şey, Fiona'nın yanına gidip ona, zamanında Chris'e karşı hissettiklerinin de buna benzeyip benzemediğini sormaktı. Eğer biraz bile benziyorsa o zaman vay halime.

Kapı tekrar vurulunca olduğum yerde dondum. Şimdi Fiona'nın yanına gidemezdim. Carlox uzun zamandır beni bekliyordu.

Derin bir nefes aldım. Şimdilik Helmes'e karşı hissettiklerimi görmezden gelmem gerekiyordu. Önceliğim, Rafael'di.

Dik durmaya çalışarak kapıya kadar yürüdüm ve kapıyı açtım.

Oero uzun süredir beni çağırmaktan yılmış gibi bir hali vardı ama beni görünce gri gözleri iri iri açıldı. Sanırım güzel olmuştum.

"Sana hiç kız kardeşim Babi'ye benzediğini söylemiş miydim?" Gözleri ışıl ışıl parlıyordu.

Gözlerimi devirirken gülüyordum. "Defalarca hemde."

Helmes'le dün ki konuşmamızdan sonra yatmadan Oero ile epeyce sohbet etmiştik.

Oreo ile aşağıya indik. Carlox evin önünde beni bekliyordu. Kapıdan dışarı adım atar atmaz Oero'ya döndüm.

"Oero senden bir şey isteyebilir miyim?"

"Her zaman," diyerek iri ve etli eliyle omzuma şaplak attı. Geriye doğru sendeleyince hızlı bir refleksle beni tuttu.

"Dikkatli ol, Oero," dedi kibar sesle Carlox. Arkama baktım, yanımıza kadar gelmişti.

Oero, Carlox'a cevap vermeden gözlerini bana dikti.

"Söyle kardeşim."

"Fiona için endişeleniyorum, ben gelene kadar onun yanında kalır mısın? "

Öyle bir gülümsedi ki yüzünün çoğunu kaplayan sakallarının arasından iri ve beyaz dişlerini bile görebildim.

"Sen kayıpken onun yanında kim kalıyor sanıyordun?"

Ellerim yettiğince onun koca bedenine sarıldım ama buna rağmen ellerim sırtında birleşmedi. O da benim saçımı okşarken, "sana güveneceğimi biliyordum, Oero. Ne kadar çok beni bilmediğim bir çukura atmış olsan da," dedim.

"O çukur değil..."

Daha cümlesini tamamlayamadan Carlox'un, Oero'yu uyarırcasına abartı bir tavırla öksürdüğünü duydum. Bir hışımla ona döndüm daha sonra da suç işlemiş küçük bir çocuk gibi duran Oero'ya baktım. Kaşlarım çatıldı.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin