Bölüm 78 BABİ

269 39 7
                                    

En sonunda kalabalık dağılıp da yalnız kaldığımızda oluşan manzara daha da güzeldi. Başım yorgunca Helmes'in omzuna düşmüştü. İki elimiz de kenetlenmişti. Fiona yerde oturup bağdaş kurmuşken Oero da yanındaydı, eli ise onun büyük karnında.

Carlox köşe koltukta tekti.

Almatch durgunca bizi izlerden L'ehaxi yorgun olduğunu söyleyip erkenden yukarı çıkmıştı ama en güzeli tam ortada oturan üçlü aileydi. Mutlulukları gözlerinden okunuyordu. Vaha resmen aklını kaçıracaktı.

Hawghi, "sana zarar vermek istemezdim Carlox," dedi. "Ama beni düşmanın olarak görüyordun. Başka çarem yoktu."

Carlox cevap vermedi. Sadece yorgunca başını salladı.

Şu an huzurlu bir ortam vardı ve bence herkes bunun böyle devam etmeyeceğini biliyordu. Rafael'in durdurulması gerekiyordu ve bu savaş demekti.

Onları yolcu ettiğimiz sırada Hawghi bana sıkıca sarıldı. Konuşmadık, sadece sarıldık. Vaha yanıma geldiğinde önce gözlerini kaçırdı.

"Sanırım benden nefret ediyorsundur şu an."

"Hayır Vaha, etmiyorum. Sadece bu şekilde olduğu için gerçekten üzgünüm."

Vaha bu sefer bakışlarını yüzüme dikti. "Çok büyük olgunluk sergiliyorsun Rose. Sen gerçekten mükemmel bir insansın."

Gülümsedim sadece. Gerçekten bunun bir önemi yoktu. Gerçekten olgunluk sergilemiyordum, hayır. Bu öyle bir şey değildi. Çok şey görmüş , yaşamıştım. Hele ki son yaşananlar. Bu evrende yalnız olmadığımızı bilmek ve o görmüş olduğum tuhaf varlıklardan sonra birçok şey anlamsız gelmeye başlamıştı artık.

Bazı şeyler gözümde ciddi anlamda önemini yitirdi. Kısa zamandır taktığım sorunların artık sorun bile olamayacak kadar basit olduklarını düşünmeye başladım. Bundan yola çıkarak, evet, her şeyi Helmes'e açıklayacaktım.

Carlox'la öpüştüğümü öğrenecekti. Bunu, o anı, tüm yaşananları en çıplak haliyle anlatacaktım. Eğer ki, o da düşündüğüm gibi olgunsa zaten benim bir suçum olmadığı için bunu kabullenecekti. Belki kardeşinden daha da uzaklaşacaktı ama benden değil. Yani, böyle umuyordum ben.

Başımı geriye çevirdim. Helmes gülerek Almatch'le konuşuyordu. Sanki ona baktığımı hissetmiş gibi hemen başını bana çevirdi. Ve gözlerine bile ulaşan samimi bir gülücük attı bana. Ben de ona...

Korkuyordum ama söyleyecektim, zorundaydım. Onu aldatamazdım. Bu yalanla başımı onun omzuna gömemezdim. O bundan daha iyisini hak ediyordu.

Vaha ve ailesi de gidince herkes odasına çekildi. İki kişi hariç.

Ben ve Fiona.

Terasa çıktık. Dışarıya bakacak şekilde sandalyelerimizi çevirdik. Fiona gülümseyerek karnını okşuyordu ileriye bakmış, dalgın bir şekilde, hayaller içinde. Ona bakıp gülümsedim ve huzurla bir iç çekip gök yüzüne, yıldızlara baktım.

Birden sessizliği Fiona böldü.

"Yazık. L'ehaxi çok yıprandı."

"Alışacaktır," dedim hemen başımı gökyüzünden ayırmayarak. "Herkes, her şeye alışıyor. Mesela, bana bak."

Birden Fiona'nın bakışlarının bana döndüğünü hissettim.

"Sen nasılsın?"

Nedense bu soru gülümseme neden oldu. Sanki kendimle alay ediyordum.

"Alışıyorum."

Bir süre sessizlik olduktan sonra, "üzgünüm Rose," dedi Fiona ama hangisi için olduğunu sormadım.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin