Bölüm 32 YILBAŞI

375 42 26
                                    

 Eve geldiğimde garip bir boşluk hissetmiştim içime. Görünürde kimse yoktu evde. Kaşlarımı çatarak merdivenlerden yukarı baktım.

Gerçekten gitmiş miydi?

Sonra kendime hayretle güldüm. Bunu ona ben söylememiş miydim zaten? Peki şimdi neden üzgün hissediyordum? Yorgun bir tavırla merdivenlerden çıktım. Helmes'in çalışma odasının önünden geçerken bir ses işitince sanki bir anda ayağıma tutkal yapıştırılmış gibi öylece durdum ve Helmes'in çalışma odasının kapısına baktım.

Kendi kendime bir süre düşündüm. Gerçekten de burada mıydı? Hiç düşünmeden gidip kapıyı açtım ve direkt çalışma odasına masasına baktım ve anında gri gözlerle buluştum.

"Carlox?"

Onunda yüzünden en az benim ki kadar şaşkınlık seziliyordu. Yavaş yavaş masaya doğru yürüdüm.

"Senin burada ne işin var?"

"Ben de aynı soruyu sana soracaktım," dedi çarpık bir şekilde gülümseyerek ama yinede keyifsiz olduğu gözümden kaçmamıştı. Masanın karşısında ki sandalyeye oturdum. Carlox'un suratı asıktı. Düşünceli bir şekilde çenesini ovdu.

"Helmes gitmiş."

"Biliyorum," dedim sadece ama sesli söyleyince daha acı verdiğini söylemedim.

Yüzüme dikkatle baktı. "Neden yapıyorsun bunu?"

"Neyi?"

"Anlamamazlıktan gelme Rose. Kimse bir şey demese de herkesin bildiği bir gerçek var ortada değil mi ? İkimizden birini seçmeni bekledik hep ve sen Helmes'i seçtin."

"Bu doğru," dedim ifadesiz tutmaya çalıştığım sesimle.

Carlox'un öfkeyle güldüğünü fark ettim. "Ve hemen ardından da onu hayatından def ettin."

"Sana böyle mi söyledi?" dedim alayla.

"Hayır, aksine bir şey demedi, her şeyi bana devredip gitti," dedi sonra da aklına gelen bir düşünceyle dondu. "Seni de bana emanet etti."

Güldüm. "Güzel kaçmış gerçekten."

Carlox'un çenesi kasıldı. "Bunu söylemekten nefret etsem de, seni seviyor."

Yüzüne öylece baktım. "Artık savaşa son mu veriyorsun?"

Masaya daha da eğildi. "Bu bir savaş değil Rose. Aşk üçgeni ve sen kuralına göre oynamıyorsun. Ne olursa olsun, o da benim kardeşim."

"Helmes'in kardeşin olduğu şimdi mi aklına geldi?"

Carlox ne diyeceğini bilemeyerek bir süre yüzüme baktı. "Sen olayı çok yanlış anlamışsın Rose. Benim şu ana kadar Helmes'le yaşadığım çekişmenin nedeni sadece sen değildin. Helmes, Helmes olmasaydı. Sıradan iki insan olsaydık, unvan olmasıydı ortada ya da Helmes her şeyi kazanmasaydı belki bu aşk üçgeni ya da her neyse o da olmayacaktı."

Kaşlarım şaşkınlıkla havalandı. "Benim ki inat, diyorsun yani."

Carlox birden söylediği lafları tarttı ve hemen ardından savunmaya geçti. "Hayır tabii. Ben öyle demiyorum..."

Ayağa kalktım. "Ne düşünüyorum biliyor musun Carlox? Helmes'e cephe alman sadece bir kıza olan sevginden dolayı olsaydı bunu anlayabilirdim. Gerçekten anlardım ama sen kardeşini bir hırs için harcıyorsun. Dünya'da bundan daha büyük sevgi israfı olamaz."

Kapıya kadar gelmeden Carlox ok gibi yerinden fırladı ve beni duvara yaslayarak kolları arasından hapis etti.

"Carlox... ne yapıyorsun?"

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin