Bölüm 59 İHBAR

246 37 2
                                    

"Evet beyler? Size nasıl yardımcı olabilirim?"

Hala Oero'nun soğuk kanlılığı karşısında kendime gelememiştim. Yüzünü görmesem de, ses tonu ve elleri cebinde tavrı kendinden emin görünüyordu.

Sonunda L'ehaxi'nin babası bir adım öne çıktı ve bir an göz göze geldik. Bana attığı bakışlarında gizemli bir hava vardı. İster istemez Oero'nun koluna dokundum.

En sonunda L'ehaxi'nin babası konuştu. "Arama yapılacak," dediğinde bu sefer bakışları tamamen Oero'ya odaklanmıştı.

Arama mı? Ne araması? Kolumu Oero'dan çektim ve kollarımla kendime sarıldım. Midem kasılmıştı. Yutkunmaya çalıştım.

Adam konuşmaya başladı ve ben bir kez daha öldüm.

"Evinizde bir insan var," dedi tiksinircesine. Ona acırcasına bakmadan edemedim. O kimdi ki insan ırkından mide bulandırıcı bir şey olarak bahsedebilirdi? İnsanlık bu evrenin görüp görebileceği aklını kullanan en masum canlılarıydı. Tek doğa üstü güçleri, zekaları. Ayrıca bu evrenin de bebekleri.

Evet, onları bebek olarak görüyorum. Çünkü biz ve bizim gibi olan Griler, insanlarla Grilerin soyundan olan ve aynı zamanda kendi gezegenlerini yani Dünya'yı yöneten melez ırk Reptilianlar gibi onlarca uzaylı ve tonlarca alemden habersizler. Nasa'nın sakladığı o kadar çok şey var ki, bu sıradan bir insana anlatılsa hepsini bir anda taşıyamaz ve en sonunda ona bahşedilmiş en büyük gücü, aklını kaybederdi.

Bana da tüm bunları Almatch anlatmıştı. Oero bu bilgilerin Fiona'dan özellikle saklanmasını istediği için uzaylılarla ilgili birçok şey hakkında şu an bile bilgi sahibi değil.

Aslında hepsi aramızdaymış. Market kuyruğunda, dolmuşta, okulda, kafede. Her yerde. Amerika'da yaşamış olmama rağmen bu bilgiler bana bile uzaktı. Genelde bu tür bilgilerin Amerikan başkanların elinde işlenmek için altın değerinde tutulduğunu çok daha sonra öğrenmiştim. Ve o an insanların nasıl da her şeyden habersiz, öylece samanyolunun bir ucuna atılmış olduğunu anlamıştım.

Güç daha çok bizim elimizde ve bizden daha da güçlü olan Grilerle Reptilianlardaydı ve bu adam şimdi nasıl insanları küçümseyebilirdi?

"Hayatımda hiç insan görmedim," dedi Oero ama sesinde ki gerginlik dalga dalga bana bile ulaşmıştı.

L'ehaxi'nin babası bir anda hepimizi hayrete düşürerek keyifle gülümsedi. Sanki başından beri Oero'nun bunu söylemesini bekliyormuş gibiydi. "Yanlış anladın Oero. Bu bir duyum değil, bizzat benim daha doğrusu kendi gözlerimin şahit olduğu gerçekler," dedi ve bir anda hain tohumlarını barındırdığı gözleri bana döndü.

Aklım ister istemez dün geceye, düğün gecesine gitti. Fiona'nın saçlarının gözüktüğü ve benimde telaşla düzelttiğim o an gözlerimin önüne bir perdenin arkasında gölge misali gelmişti.

Bir anda L'ehaxi'nin babasının yüzü öyle bir ciddileşti ki demin gülenin o olduğuna inanamadım. Gözünü benden ayırmadan arkasında ki adamlarına emir verdi.

"Evi arayın."

Tüm görevliler itaatkar bir şekilde hareket ettiklerinde ve merdivenlere yöneldiklerinde bile çaresiz ve korkmuştuk. Aramızda ki en soğuk kanlı kişi olan Oero'nın bile duvarlarının çatladığı hissettim. Tepki vermiyordu. Tek yaptığı şey parmak boğumları beyazlayana kadar yumruklarını sıkmaktı. Buna aslında sakin bir fiziksel tepki denebilirdi ama bir anda kulaklarımı tırmalayan çığlığın Oero'nun ciğerlerinden çıktığını fark ettiğimde tüm bildiklerimi gözden geçirme gereği duydum.

Yumruğunu çelik kapıya geçirdiğinde kolunun yarısı kapının dışına çıkmıştı bile. Ardından gelen çığlığın bana ait olduğunu çok sonra idrak edebildim. Korkuyordum. Küçük bir çocuğun ebeveynine güvenmesi gibi güveniyordum Oero'ya.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin