BÖLÜM 14- TOPLANTI

482 51 11
                                    


Beyaz Kumru.

Karin bana, Almatch'in ona bu isimle hitap ettiğini söylemişti. Elbette gerçek ismi bu değildi. Zaten önemli olan bu da değildi.

Önemli olan onun şu an nerede olduğuydu. Ve bunu ancak Almatch bilebilirdi. Hala Almatch'in birine aşık olduğuna inanamıyordum. Oysa ki onun hayatımda gördüğüm en bencil insan olduğunu düşünüyordum. Nasıl birine değer verebilirdi ki?

Karin pencereden çıkıp gittikten sonra aynanın karşısına geçip dalgınca saçlarımı taradım. Yaşamayı istiyordum ama bu şekilde değil. Karin'in tehditlerine maruz kalmak istemiyordum. Almatch'den tabii ki de hoşlanmıyordum ama birinin ölümüne sebep olmak bambaşka bir şeydi. Ayrıca böyle yaparak Helmes ve diğerlerine de ihanet ediyor olmuyor muydum?

Sinirle tarağı makyaj masasına fırlatırcasına bıraktım. Dudaklarımı bükerek aynaya baktım. Karin'i koruduğuma pişman değildim ama kendimi kullanılmış hissediyordum. İki taraf arasında olan savaşta kalmıştım. Belki Karin haklıydı. Benim gücümden faydalanıp beni piyon olarak kullanmayı hedefliyorlardı ama onunda yaptığının bundan farkı yoktu.

Beyaz Kumru'nun yerini öğrenecektim ama öğrendikten sonra ne yapacağımı ben de bilmiyordum.

Kapıya isteksizce baktım. Şimdi aşağıya inmem gerekiyordu. Tekrar aynaya bakarak kararlı bir şekilde konuştum.

"Sen, Rose Marry Gorgy'sin. Kendine güven. Her zaman olduğu gibi yine en doğru yolu seçeceksin."

Sandalyemden kalkıp kapımı açtım. Aşağıdan gürültü geliyordu. Merdivenlerin başından bakınca sinirlerim gerildi. Urgaka ile birlikte Silvayta da gelmişti. Derin bir nefes alarak ellerimi karın bölgemde gezdirdim. Bu despot kadını ne zaman görsem sinirlerim geriliyordu.

Yavaş adımlarla aşağıya indim. Artık burada ki yer çekimine neredeyse alışmıştım. Oero'nun dediğine göre burada ki yer çekimi Dünya'ya göre daha azmış. Bundan dolayı yürürken hava akımının ayaklarıma dolandığını hissediyormuşum.

Koskocaman bir masa tamda bahçeye açılan şeffaf kapıların önüne koyulmuştu. Tam masaya yaklaşırken Almatch beni fark etti.

İki kaşı da alayla kalkarak bana bakarken elinde ki şarap bardağını da havaya kaldırdı. "Ve toplantımızın aranan gözde ismi Bayan Rose teşrif ederler."

O an herkes bakışlarını bana çevirdi.

Fiona, "Nerede kaldın," dedi çocuk gibi ayaklarını yere vurarak. "Biz de birazdan koca ayak ile sana bakmaya gelecektik."

"Koca ayak" lafına Silvayta'ya kadar herkes güldü. Hatta Helmes' in bile gülümsediğini zannettim ama sanırım yanlış görmüştüm. Çünkü şu an donuk bir ifadeyle bana bakıyordu. Yakalanmanın utancıyla hemen başımı çevirdim.

Bugün neyim vardı benim? Gözlerini dikerek bakmak da ne demek !

Carlox'la Urgaka arasında ki boş sandalyeyi kendime çekip oturduğumda hala Helmes'in bakışlarının üzerimde olduğunu hissediyordum. Heyecanlanmama engel olamadım. Dudaklarım kenetliyken burnumdan derin bir nefes aldım. Ellerimin titrediğini kimsenin görmemesi için masanın altına koydum.

Helmes'in yine boğazını temizlediğini duydum. O kadar yüksek sesle temizliyordu ki yanınıza bir aslan gelip sır verir gibi kulağınıza kükrediğini zannederdiniz.

"Bugün," dedi gür sesiyle ve devam etti. "Buraya hayatımızda ki yeni değişikliklere nasıl uyum sağlayacağımızı konuşmak için toplandık."

Sanırım o değişiklikten kasıt ben ve Fiona oluyorduk. Oero'nun yanında oturan Fiona ile aramızda kısa ve meraklı bir bakışma geçti. Helmes'in sözleriyle tekrar ona döndük. Artık hiç saklamadan tamamen bana bakıyordu. Arkasına rahatça yaslandı ve merakla beni süzmeye başladı. Sakin görünmeye çalıştım.

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin