Bölüm 70 ŞİMŞEK

233 37 1
                                    

Ciğerlerim sanki havayla değilde katranla dolmuştu.

Nefesim kesildi. İnanamadım. Bana yeşil gözlerle parıl parıl bakan, genç, dinamik, yakışıklı ve kesinlikle benden daha hayat dolu olan ona, çok garipti ama ikizime bakakaldım.

"Sen..." dedim sadece. "Sen gerçekten..."

Bir anda sağ tarafına baktı hızla. Bana tekrar baktığında harekete geçmişti. "Bak, şimdi buna zamanımız yok. Ruh celladı güvenilmezdir. Onun yüzünden başıma bunlar geldi zaten."

Başına ne geldiğini sormaya cesaret edemedim, o da söylemedi.

"Defalarca denedim ama ben sıradanım, sen ise Laliha'sın. Biliyorsun..."

"Efsanelerden haberim var," diye lafını kestim. "Bu durumda sen ne oluyorsun?"

"Lant. Ama tüm bunlara zamanımız yok Laliha. Sonsuza kadar ondan kaçamayız. Zaten bizi yakalarsa ancak beni öldürebilir ama seni süründürür. Bir konuda haklıydı. Onu hafife alma."

Çok garipti ama bu düşünce nedense kalbime sancı göndermişti. Lant'ın ölmesine izin veremezdim. O, benim kan bağına sahip olduğum tek kişiydi.

"Ama nasıl yapacağımı bilmiyorum."

"Annem doğa olaylarını eline geçirdiğini söyledi."

Yerimden sıçradım ve ses tonum kendini kaybederek yükseldi. "Annemle mi konuşu..."

Bir anda Lant'ın eli ağzımı kapattı ve başı telaşla etrafı taradı. Bu yaptığım tam bir aptallıktı. Elini çektiğinde orman yeşili gözleri öyle bir öfkeyle kavrulmuştu ki bir an onu Rafael'den ayırt edemedim.

"Bizi yakalatmak mı istiyorsun."

"Özür dilerim," dedim sadece. Üzüntüden büzülmüş yüzüme baktı ve mucizevi şekilde yumuşadı.

"Pekala," dedi. "Ruh celladını öldürmek için gerekli olan tek silah sende. Elinde."

Elime baktım şaşkınca sonra da ona.

Sükunetle yüzüme baktı. "Doğanın kızı. Bence sen ne yapacağını biliyorsun."

"Hayır, anlamadım," dedim. "Elimi onun içine soktum."

Direkt yüzünü buruşturdu. "Gerçekten bunu yaptın mı?" Bilmiyorum neden ama hemen öfkelendim.

"Ben de bundan zevk almadım. Sadece kalbi ya da her neyse işte ona benzer bir şeyler bulmaya çalıştım ama yoktu."

"Olmaz tabii ki," dedi gözlerini devirerek. Bunu öyle bir şekilde söylemişti ki kendimi tam bir geri zekalı gibi hissetmiştim.

"Onun gözleri gerçek nazar boncuğu. Senin haricinde her canlıya nazarını bulaştırıp acı içinde kıvrandırabilir. Bu öyle bir acıdır ki ölmek istersin." Sonra pür dikkat bakışlarını yüzüme dikti. "Onun canı gözüdür Laliha. Kalbi de, böbreği de, ciğeri de, her şeyi o. Gözleri."

"Yani," dedim ona şüpheyle bakarak. "Gözlerinin icabına bakarsam onu da yok etmiş olurum öyle mi?"

Gülümser gibi dudaklarını birbirine bastırarak aşağı yukarı salladı. Çok ilginçti gerçekten. Ama basitti de. Nasıl aklıma gelmezdi? "Peki," dedim ona tereddütle ve iki kolumu da açtım. "Onları yerinden mi oymam gerekiyor?"

Lant kesinlikle benimle ilgili hayal kırıklığına uğramıştı. İkinci kez gözlerini devirdi. Hiç de yaratıcı düşünmüyordum.

"Gerçekten bu mümkün olsaydı sence biz de onu öldürmez miydik?"

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin