Bölüm 47 EFSANE

341 38 5
                                    

Yere dağılan cam parçaları ve yerde gelişigüzel yol takip eden kahveye gözlerimi kırparak baktım. Tekrar başımı Helmes'e çevirdiğimde bana attığı bakışlar ilk defa ondan çekinmeme neden oldu.

İki adımda yanımda bitti. Bana doğru eğilirken o an gerçekten tokat atacağını düşüncesi rahatsız edici bir şekilde beynime sızınca başımı geriye atıp gözlerimi yumdum hemen.

"Sen... Sen nasıl kutsal kitapla dalga geçebilirsin?" Sesi öfkesinden dolayı daha da kalınlaşmıştı. Gözlerimi tekrar açma cesaretini bulunca ona bakabildim. "Helmes,"dedim sadece benim duyabileceğim bir sesle.

"Kitabı...bana ver," dedi daha da sertleşmiş olan sesiyle.

Yutkundum. Kitabı sayfaları açık bir şekilde Helmes'e uzattım. Kitabı alırken bakışları tamamen kitaba odaklanmıştı. Hayatında ki en önemli olan şeye baktığını düşündüm. Gözleri dola dola baktı. Ne kadar çok konuşup onu teselli etmek istesem de cesaret edemedim ve susmayı yeğledim.

"Bunu alırken temiz olmak zorundasın," dedi hala kitaba bakarak ama sesi daha da yumuşamıştı.

"Kahvaltıdan önce duşa girmiştim hatırlarsan," dedim sesimi yumuşatmaya çalışarak. Hala kitaba bakıyordu. Yerimden kalktım ve Helmes'in karşısına dikildim ama o, bunun bile farkında değil gibiydi.

"Onun kutsal kitap olduğunu bilmiyordum Helmes. Böyle bir durumda dalga geçmeyeceğimi bilmen lazım."

Bir şey demeden elinde ki kitapla yatağa oturdu. Ben de hemen yanına oturdum.

"Helmes sana bir şey dedim."

"Tanrıtanımazlar bu tarz şeylere değer vermezler diye bilirdim."

O an kendime bile itiraf etmediğim şeyi Helmes'le keşfetmek üzere olduğumu hissettim. Kitabı kapatıp kapağını okşayan Helmes'in üzerine elimi koydum. Bu hareketime şaşırmış gibi yüzüme baktı.

"Artık nereden geldiğimi biliyorum Helmes. Annemin Tanrıça olduğunu öğrendiğime göre benim ateist olmamı nasıl beklersin?"

Şüpheci bir tavırla yüzüme baktı. "Artık inançlı olduğunu mu söylemek istiyorsun?"

Bir omzumu silktim. "Buna ne derler, ben de bilmiyorum," sonra yüzüne baktım. "Ama inanıyorum Helmes. İnanmadığım zamanlarda da asla hiç kimsenin inancıyla dalga geçmemiştim zaten. Çünkü bunun inançla alakası yok, kişilikle alakası var. Ben her zaman herkesin düşüncesine saygı duydum."

Yüzüme bakarken bakışları birden dalgınlaştı. Sanki tüm bu söylediklerimi anlamaya çalışıyor gibiydi. Elini daha da sıktım. Bana baktı.

"İstiyorum Helmes. Bu kitabı öğrenmek istiyorum. Bana yardım et."

"Sen..?"

Onun ne demek istediğini anlayarak hemen araya girdim. "Evet, ciddiyim. Hem içinde Laliha'dan bahsedilen bir kitabı nasıl olur da merak etmem."

Gülümser gibi oldu. "Bu seni hayal kırıklığına uğratabilir ama Laliha'dan sadece iki cümle bahsedilmiş."

Omzumu silktim. "Önemli değil," dedim başımı omzuna koyarak. Başımın altında ki omzun gerildiğini fark etmemek mümkün değildi. "O ve diğer her şeyi öğrenmek istiyorum."

"Peki o zaman önce Laliha'dan bahsedilen kısmı bilmek istersin belki."

Başımı salladım ve bir masal dinlercesine gözlerimi yumdum.

"Laliha, bir Tanrıça'nın ve savaşçının kızı olarak yıllar sonra kendini tanıyınca ilk yapacağı şey gezegenini kurtarmak olacaktır, ahiretin en başında Tanrıça'nın yanında hak ettiği yerde adaletin savunucusu olarak tüm canlıları koruyup kollayacaktır. Ahiretten sonra bu görevi uzun süre yapacaktır, sonsuzluktan bile uzun bir süre, ilelebet..."

MAHKUMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin