~~~~ŞİLAN'DAN~~~~
Sabah gözlerimi güneşin gözlerime değen ışığıyla araladım harika bir sabahtı.Bugün kendimi çok iyi hissediyordum nedenini bilmeden.
Yavaşça yatağımdan doğrulup banyoya ilerledim günlük işlerimi hallettikten sonra aşağıya doğru yolla koyuldum.
Saat 7:30 gösteriyordu konak sessizdi nedenini bilmediğim bir şekilde.
Yavaş adımlarla avluya geçtim annem ve babam düşünceli bir şekilde oturuyordu.
"Rojbaş (günaydın)Anne, Rojbaş baba" beni gördüklerinde ikiside başlarını yere eğdi. "Rojbaş şilan gel hele otur anlatıcaklarım vardır." Babamın bu soğuk sesi beni biraz korkutmuştu açıkcası.
"Noldu baba bir sorun mu var?" Korkuyla sordum. Annem birden ağlamaya başladı ve dilinden bu sözler döküldü "Baran Bozokların kızını kaçırmıştı!" Olamaz bu olamaz abim yapmaz bunu, sonu ölümdür abim yapmaz. O an dilimden yalnız "nasıl?!" Kelimesi dökülmüştü.
Bütün konak oturmuş gelecek haberi bekliyorduk ya abim ölücekti yada ben. Burası mardin törenin hüküm sürdüğü bir şehir.
Korku bütün bedenimi sarmıştı birden kapı açıldı babamın çalışanlarından Davut başladı hayatımın biticeğini dilinden dökmeye. "Ağam hüküm verilmiştir, berdel olacaktır, kızın şilan azat ağaya kuma gidicektir."
Kelimeler anlamsız kaldı, ne dene bilirdi ki yıllardır töreye kimse karşı gelememiş bizim ellimizden ne gelir.
Annem bağıra bağıra ağlıyordu. Kos koca Hamit ağa bile ağlıyordu. Benimse aklımda tek bir kelime kalmıştı KUMA ne yani tanımadığım bir adamla evleceğim yetmiyormuş gibi birde bu ağır gelmişti.
Söylenecek hiç birşeyim yoktu olabilicek en iyi ihtimal olmuştu zaten, bana sorsalar yine bunu seçerdim çünkü abim benim herşeyimdir.
Konağın kapısı gürültülü bir şekilde açıldı. Abim ve yanında gözleri ağladığı için kızarmış güzel bir kız.
Abimin bakışlarını ilk defa böye görüyordum. Korkmuş,üzgün,pişman. Yavaşça yanına yaklaştım gözlerimden istemsizce gözyaşlar akıyordu. Yavaşça abime yaklaştım ve sarılarak kulağına "canın sağolsun abim" dedim.
Hiç birşey demedi kimse diyemedi bu konak ilk defe bu kadar sesizdi.
~~~~~~YAZARDAN~~~~~~
Zira Bozok konağındada aynı hava vardı, kırılmışlardı kızları kaçtı diye derinden yaralamıştı bu onları.
Yalnız aralarında herkesin acısından iki kat daha fazla üzülen biri vardı. HAVİN bu haberi duyduğundan beri perişan olan biri. Kocasını paylaşma fikri ona ölüm gibi geliyordu.
Kendi kendini teselli etmeye çalışıyordu zira biliyordu eninde sonunda kuma gelecekti bu konağa. Havin kendini eksik his ediyordu geçip karşılarına olmaz bile diyemiyordu, çünkü biliyordu o eksik bir kadındı kocasına bir bebek veremiyecek kadar eksik.
Oysa havin biliyordu bu konağa kuma geleceğini ama bu kadar erken beklemiyordu çünkü hala hazır değildi kocasını paylaşmaya, korkuyordu kocasının sevgisinin bitmesinden.
Diğer yandan çalışma odasına kapanmış düşünen bir AZAT ağa.
Zordu onun için çok zordu. Kız kardeşinin kaçması yetmiyormuş gibi birde karısının üzerine kuma geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUMA (Tamamlandı)
RomanceHer zamanki gibi güneş yine en tepesindeydi Mardin'in. Işık saçıyordu her bir evin tepesine içindeki karanlık hayatları bilmeden. Şilan'da açmıstı gökyüzü gibi gözlerini o sabaha karanlık günlerin yaklaştığını bilmeden.