Parti günü gelmişti. Banu ve Gözde misafirleri beklemeye başladı. Gözde Banu'nun ısrarıyla Furkan'ı da davet etmişti. Yavaş yavaş herkes gelmeye başlamıştı. Yeşim, Mert, Ada ve Kerem de gelmişti ve kadro neredeyse tamamdı fakat Ali hala yoktu. Mert Ali'yi aradı fakat telefonu kapalıydı, huzursuz olmuştu. "Ali neden yok bilen var mı?" diye sordu herkese. Sınıftan birkaç çocuk: "Belki naz yapıyordur sana hahaha!" diye gülmeye başladı. Mert çok sinirlense de hediyesini verip partiden ayrılmayı tercih etti. Gözde pastasını kesip tebrikleri kabul etti. "Eviniz çok güzelmiş." dedi Ada. "Teşekkürler canım, benim evim sonuçta haha!" dedi Gözde. Ada iltifat ettiğine pişman olmuş gibiydi. Furkan ve Banu partide iyice yakınlaşmıştı. Bir ilişkiye başlamaları kimseyi şaşırtmazdı. Ada ve Kerem romantik halleriyle yine ilgi odağıydı. Yeşim annesinden izin koparamama bahanesiyle partiden erken ayrılsa da herkes asıl nedeni biliyordu: ders çalışacaktı. Gözde kendi doğum günü partisinde bile yalnız kaldığını fark etti. Planını uygulamamak için hiçbir sebebi yoktu artık.
Gözde masada duran Kerem'in telefonunu gizlice alıp sakladı. Gece herkes partiden ayrılırken Kerem telefonunu bulamamıştı. Bir süre aradıktan sonra Gözde'ye sordu. Gözde: "Ben de görmedim ama hemen söylüyorum çalışanlara baksınlar." dedi. Biraz daha bekleyen Kerem artık gitmek durumundaydı. Gözde telefonu bulursa okula getireceğini söyledi ve herkes evlerine dağıldı. Kerem Ada'yı eve bırakmış dönerken Ada Kerem'e seslendi: "Gözde aradı, telefonunu bulmuş." Kerem telefonunu almak için Gözde'nin evine geri döndü. Kapıyı çaldı. Gözde elinde Kerem'in telefonuyla kapıyı açtı: "Ah Kerem çok üzgünüm, sanırım yere düşmüş yeni bulduk." Kerem sorun olmadığını söyledi. Gözde ise geceyi orda bırakmamaya kararlı gibiydi: "Gel sana bir şeyler ikram edeyim, özür dilememe izin ver, tekrar geldin onca yolu." Kerem kabul etmedi: "Önemi yok bulundu ya sonuçta, ben artık gideyim." Gözde Kerem'in elini tuttu, onu içeriye çekti ve kapıyı kapattı. Kerem tedirgin olmaya başlamıştı: "Gözde ne yapıyorsun?!" Gözde sakin ve keyifli görünüyordu: "Endişelenme Kerem. Sadece sana bir şeyler ikram etmek istiyorum hem konuşmuş oluruz. Lütfen kırma beni." Kerem istemeyerek de olsa koltuğa oturdu. Gözde elinde iki kadeh şarapla mutfaktan geldi: "Al bakalım." Kerem şaşkındı: "Annenler yok mu?" Gözde onların o akşam geç geleceğini söyledi. Kerem şaraptan bir iki yudum aldıktan sonra kalkmaya yeltendi. Gözde Kerem'e yaklaşıp: "Kerem beni dinle. Sana söylemem gereken bir şey var." dedi. Kerem şaşkındı. Durdu. Gözde biraz daha yaklaşıp: "Seni ilk gördüğüm andan beri sana aşığım Kerem." dedi. Kerem ne diyeceğini bilemedi. İçten içe Gözde'nin ona olan ilgisini hissetse de bunu itiraf etmesini beklemiyordu, şaşırmıştı. Şarabı tek hamlede bitirip bir hışımla kalktı. Kapıya doğru yöneldi. Gözde önünü kesti: "Bir şey söylemeyecek misin?" Kerem durdu: "Ne diyebilirim ki Gözde? Benim kimi sevdiğimi biliyorsun, zaten o kişi sevgilim." Gözde sinirliydi: " O kız seni asla hak etmiyor!" İkinci kadehini doldurup onu da bitirmişti. Kerem bir kez daha kapıya yöneldi. Gözde alkolün de etkisiyle artık daha cesurdu: " Peki ya Ada olmasaydı? Benimle birlikte olur muydun o zaman?" Kerem Gözde'ye döndü: "Bunu hiçbir zaman bilemeyiz." Gözde bir anda Kerem'e yöneldi ve dudaklarına yapıştı. Kerem ani bir hareketle kapıyı açtı ve dışarı çıktı. Gözde arkasından bağırıyordu: "Senin için doğru insanın ben olduğumu er ya da geç anlayacaksın. Ben seni hep bekliyor olacağım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Teen FictionHerkes bir maskeyle yaşar. Ne kötü görünenler gerçekten kötüdür ne de iyi görünenler gerçekten iyi. Yaşadıklarımızın ardında da bir şeyler gizlidir hep. Hangi mutluluklar acı, hangi acılar mutluluk getirir bilinmez. Aslında her son yeni bir başlangı...