"Senin sorunun ne Mert?! Sınava ne kadar kaldı haberin yok mu senin? Bu sorumsuzluk nedir?!" Dilek Hoca çok sinirliydi. Mert zaten zor tuttuğu gözyaşlarını bırakmıştı: "Biraz hastaydım, çözemedim. Özür dilerim. Telafi edeceğim."
Teneffüs ziliyle birlikte Banu hemen koridora koşmuştu. Furkan orada onu bekliyordu. Yine koyu bir sohbete daldılar. Gözde bu ilişkiden hiç hoşlanmıyordu, tek arkadaşını da kaybetmek üzereydi. Yeşim teneffüslerde her zamanki gibi test çözüyordu, Ali de yanında çizgi romanını okumakla meşguldü. Kerem pencereden dışarı bakarken dalıp gitmişti. Yanına Gözde geldi: "Hala öpücüğümüzü mü düşünüyorsun?" Kerem çok şaşırdı ve sessizce: "Sessiz ol Gözde! Ne diyorsun sen? Bak bu olaydan kimsenin haberi olmayacak tamam mı? Olmaması gereken bir şeydi bu. Hiç yaşanmamış gibi hayatımıza devam edeceğiz. Özellikle Ada asla öğrenmeyecek bunu. Tamam mı?!" Gözde Kerem'in telaşlı halinden keyif almış gibi görünüyordu: "Sakin ol Kerem. Merak etme söylemem kimseye." Ada kantinden aldığı iki çayla sınıftan içeri girerken Kerem ve Gözde'nin gergin konuşmasını gördü ve huzursuz oldu: "Selam Gözde. Hayırdır bir şey mi oldu? Ne konuşuyorsunuz?" Gözde yüzünde sinsi bir gülümsemeyle cevap verdi: "Kerem anlatır sana. Ben Banu'nun yanına gidiyorum." Kerem tedirgin görünüyordu. Ada Gözde yanlarından uzaklaştıktan sonra sordu: "Evet Kerem anlatmayacak mısın?" Kerem yüzünde sahte bir gülüşle: "Aman canım. Aldığımız hediyeyi çok beğenmiş, onu söylüyor yani önemsiz. Sen çay mı aldın bana birtanem teşekkür ederim." diyerek konuyu kapatmaya çalıştı. Ada asla ikna olmamıştı. Kerem'e korktuğu soruyu sordu: "Kerem o gece bir şey mi oldu? Yani sen telefonunu almak için Gözde'nin evine geri gittin ya. Ne oldu orada?" Kerem ağzındaki çayı birden yere püskürttü: "Ne olabilir ki sevgilim? Telefonumu aldım evime gittim işte. Şey peçete alabilir miyim?" Ada peçeteyle Kerem'in yüzünü silerken içini büyük bir huzursuzluk kapladı. Kerem'i çok iyi tanıyordu, bu işte bir iş vardı.
Ve bir gün daha bitmişti işte. Sınava 3 hafta kalmıştı. Herkes sınav stresini iyiden iyiye hissetmeye başlamıştı. Çıkışta yürürlerken Ada Kerem'e sordu: "Kerem ben ne yapacağım? Sınavım kesin kötü gelecek. Nereyi yazacağım ben?" Kerem Ada'nın ellerini tutup gözlerinin içine baktı: "Ben sana inanıyorum. Başaracaksın." Ada Kerem'e sarıldı: "Kerem iyi ki varsın. Sana o kadar çok güveniyorum ki." Kerem yutkundu. Kalbi bu sefer çok derinden acımıştı: "Sen de hayatım, sen de iyi ki varsın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Novela JuvenilHerkes bir maskeyle yaşar. Ne kötü görünenler gerçekten kötüdür ne de iyi görünenler gerçekten iyi. Yaşadıklarımızın ardında da bir şeyler gizlidir hep. Hangi mutluluklar acı, hangi acılar mutluluk getirir bilinmez. Aslında her son yeni bir başlangı...