"Ada senin ne işin var burada?" diye sordu Kerem. Hem şaşkın hem de öfkeliydi. Ada fazlasıyla utangaç bir tavırla: "Biraz konuşabilir miyiz?" dedi. Kerem birkaç adım ilerleyip kapıyı az boşluk kalacak şekilde kapattı: "Ne oldu? Batuhan'la ikimizi aynı anda idare etmeye mi karar verdin?" diye sinirle çıkıştı. Ada şok içinde: "Ne diyorsun ya sen?! Ne Batu'su?!" "Ah çok pardon, Batuhan diyorum tabii ben, Batu yaa! Ben senin kadar yakın değilim tabi affet!" diye bağırdı Kerem. Ada sakin kalmaya çalışıyordu: "Kerem derdin ne senin?" "Kızım ben biliyorum her şeyi. Batuhan'la birliktesin. Daha sabah el eleymişsiniz. Şimdi kapıma geliyorsun, asıl senin derdin ne?" dedi Kerem. Ada öyle karışık duygular içindeydi ki. Sevdiği adamın onu hiç tanıyamaması çok üzmüştü onu. "Geçen onca sene... Bomboş geçmiş meğer." diye düşündü. "Ben bu sabah Batu'ya onunla arkadaştan fazlası olamayacağımızı açıklıyordum. Teselli için tutmuştum elini. Oradan çıkıp senin yanına geldim, seninle konuşmak için. Her şeye rağmen ben sensiz yapamıyorum demek için. Sen sevdiğim adam olamazsın Kerem. Ben bu adamı tanımıyorum." diye açıkladı Ada. Kerem duyduklarını hazmetmeye çalışırken kapının arkasında Gözde belirdi: "Kereeem!" Üstünde Kerem'in gömleği vardı. Saçı dağınıktı. Ada önce Gözde'ye sonra Kerem'e baktı. Kerem'e yaklaştı. Gözlerinin içine baktı: "Senin gibi bir şerefsizle keşke hiç karşılaşmasaydım. Yazıklar olsun sana!" dedi ve Kerem'in suratına tükürüp oradan koşarak uzaklaştı. Kerem olduğu yerde kalakalmıştı. Tam Gözde'ye hesap soracaktı ki durdu. "Yine suçu birine atıp olaydan sıyrılamazsın artık." diye düşündü kendi kendine. "Artık kendine karşı dürüst olmanın vakti geldi. Olayların başından beri tek suçlu sensin. Ada'nın dediği gibi sen tam bir şerefsizsin. Sevdiklerine zarar vermekten başka bir halta yaradığın yok." diyordu iç sesi. İçeri geçti. Kendini koltuğa zor attı. Tek bir noktaya bakıyordu. Uyuşmuş gibiydi. Gözde endişeliydi: "Kerem iyi misin?" Kerem kafasını sağ sol yaparak iyi olmadığını belirtti. Gözde mutfaktan su getirdi. Kerem biraz olsun sakinleşmişti. "Sana beni kandırdın demeyeceğim. Kanmamalıydım. Karaktersiz herifin tekiyim ben." dedi Kerem. Gözde ise bu sefer doğruyu söylüyordu: "Kerem yemin ederim ben onları beraberler sanmıştım. Fotoğtafları da gösterdim ya." Kerem başını ellerinin arasına koydu. Çok umutsuz görünüyordu. Gözde Kerem'in yanına oturdu. Saçlarını okşamaya başladı: "Sen bu değilsin Kerem. İyi birisin sen. Sadece biraz kafan karışık. Hepsi bu." Kerem Gözde'ye baktı. Kafasını Gözde'nin dizlerinin üstüne koydu. O an küçük bir çocuğa dönüşmüştü resmen. Gözde Kerem'in saçlarını okşamaya devam etti: "Ben hep yanındayım."
Ada yolda ağlayarak Batuhan'ı aradı: "Batu nerdesin?" Ada ağlamaktan konuşamıyordu. Batuhan onu olduğu yerden arabasıyla alıp sahile götürdü. Ne olduğunu sormadı. Ada'nın konuşacak hali yoktu. Karşılıklı sustular. Denizi seyrettiler. Bazen susarak anlaşırdı insanlar, konuşmak anlamsız kalırdı. Öyle bir andı işte onlarınkinsi. Batuhan susarak sarıyordu Ada'nın yarasını. Sadece susarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonun Başlangıcı
Teen FictionHerkes bir maskeyle yaşar. Ne kötü görünenler gerçekten kötüdür ne de iyi görünenler gerçekten iyi. Yaşadıklarımızın ardında da bir şeyler gizlidir hep. Hangi mutluluklar acı, hangi acılar mutluluk getirir bilinmez. Aslında her son yeni bir başlangı...