Kalpten Kalbe

55 3 3
                                    

Mert ve Ali evde yalnızdı. Anneleri, Fatma Hanım'a iş bakmak için dışarı çıkmıştı. Nermin Hanım acelesi yok dese de, Fatma Hanım bir iş bulup Ali ve kendisine bir ev kiramak istiyordu. Mert evde yalnız kalmalarını fırsat bilerek konuyu açtı: "Ali. Biliyorum senin için bunu konuşmak zor. Zaten hiç konusunu açmadım bu ana kadar fakat artık anlatmalısın. Neden hiçbir şey söylemedin?" Ali ilk kez Mert'in gözlerinin içine bakarak konuşuyordu: "10 yaşındaydım. Annem eve bir adam getirdi. "Bu üvey baban, artık bizimle yaşayacak." dedi. Babam ben bebekken ölmüş. O adamı ilk gördüğüm andan beri sevmedim. Kabaydı. Hep sinirliydi. Zaman içinde annem evde yokken beni taciz etmeye başladı. Çok direnmeye çalıştım fakat engel olamadım. Gün geçtikçe içime kapandım. Çizgi romanlara sardım. Onların dünyası bana iyi geliyordu. Uzaklaştırıyordu beni gerçek hayattan. Adam beni taciz ettiğini anneme söylersem ikimizi de öldüreceğini söyledi fakat annem birkaç yıl sonra bir şeyler olduğunu anladı. Zorla anlattırdı. Adam onu öldüresiye dövdü. Eğer bu olayı birine anlatırsak bizi öldüreceğini söyledi, yine aynı tehdit. Son zamanlarda annemin elini ayağını bağlamaya başlamıştı engel olmasın diye. Hep tehdit etti bizi. Söyleyemedim. Sen beni fark ettin, biliyorum. Sana zarar gelmesin diye seni kendimden uzaklaştırmaya çalıştım. Sen öyle iyi, öyle masumdun ki... Benim yüzümden o adam sana bir zarar verse kendimi asla affetmezdim. O yüzden sana hiçbir şey anlatmadım. Böyle b*ktan bir hayatım var işte." Mert duydukları karşısında dehşete düşmüştü. O herife karşı duyduğu nefreti tarif bile edemezdi. "Bana bağırdığın o gün, hayatımın en kötü günüydü. Günlerce ağladım fakat o senin gerçek sen olmadığını hissetmiştim." dedi Mert. Ali'nin elini tuttu: "Beni bu kadar önemsediğini bilmiyordum." Ali elini geri çekti: "Mert. Yapma. Ben... Ben çok ağır şeyler yaşadım. Sayısız kere taciz edildim. Sen çok iyisin. Çok daha iyi birini hak ediyorsun, çok daha mutlu bir hayat." Mert Ali'nin elini tekrar tuttu: "O adam sana dokundu diye değerinden bir şey kaybettiğini mi düşünüyorsun? Sen yine aynı sen. O gözler aynı gözler. Ben senin el değmemiş kalbini seviyorum Ali, vücuduna el değmiş değmemiş benim için hiç önemli değil. Ben sendeki acıyı mutluluğa dönüştürebilirim. Bunu yaparım, yapmak istiyorum." Ali'ye biraz daha yaklaştı. Ali aniden Mert'in dudaklarına yapıştı. Dakikalarca öpüştüler. İkisi de mutluluktan ağlıyordu. Bu aşk mıydı? O üzülmesin diye acı çekmeye devam etmek. Dokunulan vücudunu değil, kırık kalbini sevmek. Galiba bu aşktı.

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin