Bölüm 8

4.8K 281 29
                                    

Rüyalarımı kontrol etmeyi becerebilmiştim ilk adım olarak. Sırada ne vardı? Cisimleri zihin gücüyle hareket ettirmek mi? Öncelikle işi çözmeliydim.

"Bu genetik olarak mı geçiyor yani?" diye sordum doktora.

"Bak bu Prygton ilacını bilen sayılı doktor vardır, bilen birine denk geldiğin için çok şanslı olmalısın. Her neyse bu projenin amacı ilk olarak dahi insanlar yaratmaktı. Bilirsin Amerika hükümeti çekişmeleri çok sever. Bu yüzden ülkedeki en iyi cerrahları doktorları falan toplayıp bu projeye başladılar. Baban hangi işte çalıştığını söylemişti sana?"

"Devlet için çalışan özel bir ajan olduğunu söylerdi hep." dedim. "Sanırım bu projeye gönüllü olarak katılmış."

"Muhtemelen." dedi doktor. "Ama sana şunu söyleyeyim, projenin bu noktaya geleceğini hiçbirimiz tahmin edemiyorduk. Yani birkaçımız, deneklerin bazı özel şeyler yapabileceğini tahmin edebiliyordu ama..."

"Cisimleri zihin gücüyle hareket ettirmek gibi mi?" diye sordum.

"Evet ama kontrolden çıktılar." dedi yüzünü buruşturarak. "Düşün yani beynin tüm organlarını kontrol ediyor. Bazılarının istedikleri zaman acıyı bile hissetmeyeceğine, hatta öldürülmesi zor bir insan haline geleceklerine inanmaya başladık. Bunun haberi hükümete gidince de vurdurduymaz biri olabilecekleri konusunda endişelendiler. Birkaçı üzerinde testler yaptık ve haklı çıktılar. Onları zor zaptettik."

"Ne yani bir Hulk'a mı dönüştüler?" dedim gülerek.

"Hayır o derece bir şey değil." dedi ciddi bir ifadeyle. "Ama basit bir örnek istiyorsan evet onun gibi. Yani beynin geliştikçe diğer organlarını da etkileyecektir. Bağışıklık sisteminden kalbine kadar, her şey dahil."

"Ben bunu istemiyorum!" diye bağırdım. "Bunu önlemenin bir yolu var mı? Yani şu ilacı içimden çıkartamaz mısınız?"

"Malesef." dedi doktor. "Bu bir savaş, Tom. Ve senin tarafında olmalıyım. Çünkü bunun olmasını biz sağladık. Bizim yüzümüzden baban ve kardeşin öldü ve bizim yüzümüzden hayatın tehlikede."

Bir kağıda numarasını yazıp bana verdi ve herhangi bir fiziksel-zihinsel değişim gösterirsem iletişimde olmamı söyledi. Hastaneyi değil, onu aramam gerekiyormuş. Gereken her şeyi yapacakmış.

En iyisi buydu yapılacaklar arasında. Bir şey söylemeden evime döndüm. Jesse adında cılız bir dostum vardı. Komşum da diyebiliriz. Benden 4-5 yaş küçüktü. Haftada bir kendi aramızda adlandırdığımız şekilde "parti" verirdik.

Neyi kastettiğimizi anlyırosunuzdur. Biraz bira, viski ve biraz da yeşillik. Ama bu ilacın etkisi olsa gerek, bunu yıllardır yapmama rağmen hiç bu kadar iyi hissetmemiştim.

Jesse evine döndüğünde kendi kendime gülümsemeye başladım ve resmen hayatı seven bir insana döndüm. Bunu her gün yapmalıydım. Beni çok mutlu ediyordu, aşırı derecede keyif vericiydi. Sinirlerimi yatıştırıyordu. Umursamamı da sağlıyordu sanırım.

Ve o gün dünyanın en keyifli, en rahat ve en mutlu uykusunu çektim. Uyandığımda da etkisi hala sürüyordu. Hala bir mutluluk kelebeğiydim. Bundan da zerre kadar rahatsızlık duymuyordum. Bu... Harika hissettiriyordu.

Tekrardan düşündüğümde, bu ilacın bedenimde kalması en iyisi diye düşündüm.

PrygtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin