Bölüm 10

4.3K 247 21
                                    

Bu konuşmanın ardından ayağa kalkıp teşekkür ettim ve parktan ayrıldım ama doktor arkamdan bağırdı. "Hey, ııı... Bu özelliğinden kimseye bahsetmemen senin için en iyisi olacaktır. Devlet ajanları gerçek kimliklerini gizlerler. Kimin olduğunu bilemezsin."

Ben yine de kendimi tutamamıştım tabi ki de. Akşama doğru Jesse evime geldi. Birlikte maçı izliyorduk. Bana kumandayı uzatır mısın demişti, kumanda da uzanamayacağım bir mesafede sehpadaydı. Elimi uzatıp uzanmaya çalıştım. Ve kumanda elime geldi. 

Jesse ilk başta şaşkın bir ifadeyle "Bu bir tür sihirbazlık numarası falan mıydı yoksa örümcek adam mı oldun?" diye sordu.

Ona donuk bir suratla bakıp "Hayır, ben Gandalf'ım." dedim. İkimiz de güldük ama Jesse hala tam olarak ne olduğunu bilmek istiyordu. Yalan söylemeliydim. 

Ona şöyle dedim: "İyi bir sihirbaz sırlarını kimseye açıklamaz. Ama artık sihir-büyü gibi bir şey olmadığını bilecek kadar büyüdün değil mi?"

"Tabi ki de büyü diye bir şey olmadığını biliyorum Tom." dedi bana gülerek. 

Gözlerimi kısarak "Peki ya varsa?" dedim, gülmemek için kendimi zor tuttum. Ama bunların hepsi Jesse'nin olayı unutması içindi. Bir daha da böyle bir şey yapmayacaktım zaten.

Gerçi o kumandanın elime gelmesini istememiştim, elimi uzattığımda kendi kendine gelmişti. Yani bu demek oluyor ki toplum içinde bunu kontrol altına almanın bir yolunu bulmalıyım. Ardından aklıma bir fikir geldi. 

Kışın kullandığım eldivenlerim hala dolabımda duruyordu. Jesse gittikten sonra onları giyip bir deney yaptım. Eldivenleri giyip elimi kumandaya uzattım. Kumanda elime gelmedi. Demek ki çıplak bir el, benim için kontrolsüz bir eldi. Ama yaz ayında da eldivenle gezemezdim ya?

Doktoru aradım.

"Bunu kontrol etmenin bir yolu yok mu?"

"Var." diye cevap verdi. "Bir nesne düşün. Elini uzat, ama ona odaklanma. Odaklanmadığın sürece beynin o nesneyle irtibata geçmez. Ama yine de eldiven kullanmak en garanti yolu. Başka bir yolu var mı bilemiyorum."

Ne yapmam gerektiğini biliyordum. Bir şeyi düşünürken tamamen ona odaklanmanın yolunu bulmalıydım. Tüm akşam boyunca elimi kumandaya uzatıp başka bir şey düşündüm ve kumandanın elime gelmemesini bekledim. Yüzlerce kez denedim ama en sonunda başarmıştım. Ya da beynimin pili bitmişti - kabul ediyorum iğrenç bir espri. Her neyse, ben her ihtimale karşı bundan sonra eldiven ile gezmeyi planlıyordum. 

Onun dışında da, hayatımı yaşamak için paraya ihtiyacım vardı. İlk bir hafta Jesse'den geçinmeye sonra da bir iş bulmaya karar verdim. Patronuma o kadar sert konuşmasaydım şimdi tekrardan eski işime geri dönme fırsatım vardı.

Sabah ilk iş elimi gazeteye uzattım (buradaki ince espriyi anlamanız için ikinci kez okumanızı tavsiye derim) ve iş ilanlarına bakmaya başladım.

PrygtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin