Bölüm 38

1.8K 116 2
                                        

Bölümü yayılnamadan önce bir duyuru yapmak istiyorum, Dreamer okuyucuları için kötü Prygton okuyucuları için ise iyi bir haberim var. Prygton bitene kadar Dreamer'a yeni bölüm koymayacağım çünkü elimdeki birikmiş bölümler tükenmek üzere ve bu arayı açmam gerekiyor. Dreamer'da yani. Prygton ise bir 8-9 bölüm sonra final yapacak. Ve finale kadar da her gün yeni bölüm koyacağım. Yani 8-9 gün sonra Prygton'un final bölümünü yayınlamış olacağım, finali yayınladıktan sonra Dreamer'a her iki günde bir yeni bölüm koymaya devam edeceğim. Hikayelerimi okuyan okuyucularıma tekrardan teşekkür ediyorum ve iyi okumalar diliyorum. ^^

...

Eve döndüğümde 7 cevapsız arama olduğunu gördüm. Ajandan gelmişti, telefonu neden yanımda götürmedim bilmiyordum. Ardından bir tane de sesli mesaj olduğunu gördüm.
"Tom, neden açmıyorsun dostum? Umarım iyisindir. Başında bir bela yok ya? Yani katil falan. Her neyse, mahkeme beklediğimden de erkene alınmış. Şey yani... Yarın saat 10'da mahkeme oluyor. Mesajı gördüğün gibi ararsan çok iyi olur. Merakta bırakma beni."
Onu arayıp bildirdiği için teşekkür ettim ve iyi olduğumu söyledim. Kısa bir konuşma oldu, ardından rahat yatağıma geçip yattım. Saat 9 gibi uyanıp 'resmi' bir şeyler giymek için dolabı açtım. Cenazelerde giydiğim bir takım elbisem vardı. Hızlıca bir şeyler atıştırdım ve takım elbisemi giyip dışarı çıktım. Ajan dışarıda arabasıyla bekliyordu. Arabaya bindim, ardından birlikte mahkeme salonuna gittik.
...
"Burada bahsi geçen Ronald Davis adlı kişi, sizi öldürmeye çalıştı öyle mi?" diye sordu hakim. 
Sade bir ses tonuyla "Evet." dedim. Ardından bana ayrıntıları sorunca her şeyi anlattım. İlk defa bir devlet adamına her şeyi doğru anlatıyordum. Herhangi bir şey saklamadan.
"Yani Marie Lamar bu kiralık katili sizi öldürmesi için tuttu öyle mi?" diye sordu tüm ayrıntıları merak eden hakim.
"Evet." dedim, ve sebebini daha sorma fırsatı bile vermeden sebebini de açıkladım. "Bu kadın benim yakın arkadaşlarımdan biri olan Edgar'ın bana bıraktığı mirası almayı çok istiyordu. Çünkü bu bahsi geçen adamın bayağı bir parası vardı. Şuan yaklaşık bir milyona yakın param var, ondan geçen yani."
Marie'nin kel kafalı avukatı bana şüpheci bir gözüyle "Demek arkadaştınız değil mi?" diye sordu benim yalan söylediğim şüphesini uyandırmak amacıyla.
"Sayılır." dedim kesin bir gözle avukata bakmadan, gözlerim hakime sabitliydi. "Bir deneyde denektim. Ve sanırım deneyinde başarılı olan tek denek ben olduğum için de öldükten sonra parasını bana miras bırakmıştı. Kendisi tüm hayatını deneyine verdiği için böyle bir şey yapmasını ben şahsen çok normal buluyorum. Hatta ölüm sebebinin, denek kalmadığında kendisini denek olarak kullanmasından da deneyine verdiği önem bayağı anlaşılıyor. Ölüm sebebi de bu zaten. Kendine enjekte ettiği maddeler, beynine kanser sıçramasına sebep olmuş. Ölüm sebebi intihar olarak geçiyor kayıtlara. Ama intihar etmese bile bir dakika içinde ölecekti. Çünkü nasıl tür bir kanser bilmiyorum, ama ölmeden önce neredeyse içindeki tüm kanı kustuğu görülmüş. Polis raporu öyle söylüyor yani. Böyle bir şey olacağını da bana söylemişti. Kan kusarak acılı bir şekilde ölmektense kendimi vururum daha iyi - deyip duruyordu. Ve yaptı da. Huzur içinde yatsın."
'Huzur içinde yatsın' derken yukarıya bakıyordum sanki onun ruhunu anıyormuş gibi. Avukatın dili tutulmuş gibiydi sanki, sorup da hakimin benden şüphelenmesini sağlayacak bir sorusu kalmamış gibi duruyordu.
Duruşma bir saate yakın bir süre sürdü, bana deneyin ne olduğunu sorduklarında "Bana yüklü bir miktar ödüyordu ve bu konu hakkında bir soru sormamamı istiyordu, bu yüzden de pek karışmadım. Yani bana bir şeyler enjekte ediyordu ama tam olarak ne bilmiyorum. Sanırım deney başarılı olunca üzerimde kullandığı deneyi bir şey kullanarak etkisizleştirmiş olmalı çünkü hiçbir farklılık hissetmiyorum." cevabını vermiştim. Avukat hemen araya girmeye çalıştı.
"Ama bir doktorun deneğe deneyin ne olduğunu söyleme gibi bir zorunluluğu var bu bir Hipokrat ye..."
Avukatın sözünü keserek "Eğer denek soru sormuyorsa ve verdiği parayı yeterli buluyorsa söyleme gibi bir zorunluluğu yok, kısacası şöyle diyorum; bu bir uyuşturucu satışı olmadığı sürece alan memnun veren memnun. Gerisi kime ne?" dedim.
Artık sorulacak bir soru kalmamıştı. Hakim en sonunda tokmağını vurarak "Ronald Davis'in adam öldürmeye teşebbüsten 10 yıl hapis yatmasına karar verilmiştir. Marie Lamar'ın ise cinayete teşebbüse ortaklıktan 8 yıl ağırlaştırılmış hapis yatmasına. Dava sonlanmıştır."
Marie ve Ronald bana sinirli bir ifadeyle bakıyordu, ardından birden Marie'nin ifadesi değişti. Yüzünden "Arkadaşına veda et!" demeye çalıştığı çok anlaşılıyordu, ama ben öyle bir ifade yaptım ki "Kimin kime elveda edeceği belli olacak, son gülen iyi güler." demeye çalıştığımı anladı.
Tanrım... Yüz ifadelerimizle konuşuyorduk resmen.

PrygtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin