Bölüm 19

3.5K 197 16
                                    

Biliyorsunuz Jesse harika bir arkadaştır. Belki de dünyadaki en iyilerinden biri. Ama biraz saf, anlattıklarımdan sonra bunu anlamanız gerekirdi tabi ki de. Edgar pisliğini dünyadan temizledikten sonra bizim eve geçtik. Ama fazla durmadı. Dışarı çıktı. 

Öldü mü kaldı mı haberim bile olmadı birkaç gün. Öyle monoton birkaç gün daha yaşadıktan sonra evden çıkıp Jesse'nin evine gitmeye karar verdim. Kapıyı açtı. O sahneyi aklıma getirdikçe midem bulanıyor. 

Tüm kanepeler, yerler ve koltuklar kusmuk dolu olmuştu. Abartı değil. 

"Neler oldu Jesse?" diye bağırdım bir an. 

Bana kısık gözlerle bakıp konuşmaya çalıştı ancak ayakta duramadan düştü. Ağzından hala bir şeyler çıkıyordu, artık ne ben de bilmiyorum. Jesse'ye neler oluyordu böyle? İlaçtan mıydı acaba? Edgar ona bir şey mi yapmıştı? 

Onu en yakın hastaneye götürmekten başka bir çarem yoktu. Belki beni şüpheli olarak gözaltına alacaklardı ama bu umrumda değildi. Jesse benim hayatımı kurtarmıştı. Bunu göze alabilirdim. Onu hastaneye kadar taşıdım. Zaten hafif biriydi. 

Dejavu yaşıyordum sanki. Bu sahneyi daha önceden hatırlıyorum. Ama bu sefer benim yüzümden olmamıştı. 

Hastanenin kapısından girdiğim gibi nefes nefese "Biri yardım etsin!" diye bağırdım. Hemşirelerden biri Jesse'yi hemen sedyeye aldı, oradan da bir odaya taşıdılar. Hemşirenin "Doktor Edgar'ı çağırın!" dediğini duydum. Ne? Doktor Edgar mı? O aşağılık herif nasıl oldu da ölmedi?

O pisliğin yüzünü gördüğümde direk kafamı çevirdim ve arkamı döndüm, yürümeye başladım. Beni görmesini istemedim. Ama Jesse? Onu da tanıyordu. Tanrım... Ne yapacaktım ki? Öyle çaresiz bir şekilde beklemeye başladım.

On dakika sonra Edgar çıkıp "Hastanın yakını siz misiniz?" diye sordu. Öyle bir yüz ifadesi takındım ki kendime, o an aynaya baksam gülerdim herhalde. Bozuntuya vermeden "E-Evet..." dedim kekelermişçesine. 

"Arkadaşınız midesinde ne varsa hepsini kusmuş sanırım." dedi. "Ve şuan tam olarak emin olamasak da sanırım meth kullanmış. Muhtemelen ilk sefer. Aşırı doz almış. Yani gerçekten aşırı doz. Komaya girmiş olabilir. Akşama kadar her şey belli olacak. Hayati tehlikeyi atlattı gibi ama komada kalabilir. Yine de akşama kadar kesin konuşamam."

Yine bozuntuya vermemeye çalıştım. "Peki, teşekkürler. Ben akşama kadar burada beklerim." dedim. Başıyla onaylayıp odasına döndü. Saat üç civarı (yani yaklaşık bir saat geçtikten sonra) odasına gidip kapısını çaldım. Girmemi söyledi. 

"Numara mı yapıyorsun, yoksa beni gerçekten hatırlamıyor musun?" diye sordum. 

"Sizi nereden tanıyor olabilirim ki?" diye sordu garip bir ifadeyle. 

Bir şey söylemeden odadan çıktım ve üst kata çıktım. Muhasebe odasına girdim. Oradaki kadına "Hey..." dedim. "Bir şey sorabilir miyim?"

"Eldiven takmamışsın." dedi gülerek. "Tabi sor."

"Doktor Edgar'ın nesi var?" diye sordum. "Beni tanımadığını söylüyor."

"İkinizin arasında ne geçti bilmiyorum." dedi. "Ama doktor kimseyi hatırlamıyor. Son iki hafta olanların hiçbirini hatırlamıyor daha doğrusu. Nasıl bir uyuşturucu denediyse artık... Her neyse, hafızasını kaybetmiş işte. Seni hatırlamıyor olması da gayet normal."

Yine hiçbir şey söylemeden odadan çıktım. Tekrardan Edgar'ın odasına döndüm... Kapıyı çalıp içeri girdim. "Son bir soru..." dedim. "Bir sene önce bir arkadaşım risinle zehirlenmişti. Ama mucizevi bir şekilde kendine gelmeyi becerebildi. Sonra da hiçbir şeyi hatırlamadığını söyledi. Bu normal mi? Yani risin hafıza kaybına sebep olabilir mi?"

"Hayır ama risin verilen bir kişi ancak bir yöntemle tedavi edilebilir ve o yöntemin de hafıza kaybına yol açma riski var." dedi doktor garip bir ifadeyle bakıp. "Bunu size söylememem gerekiyor ama, devlet savaş için büyük bir proje peşinde. Risine karşı bağışıklık oluşturmak. Eğer proje başarılı olursa düşmanlarımız bize risinle saldırdığında hiçbir etki etmeyecek. Yani ne zehirlenmeyle ölüm olacak, ne de hafıza kaybına neden olacak. O projeyi kim yürütüyor bilmiyorum. Aslında o projeyi nereden bildiğimi de hatırlamıyorum. Açıkçası son zamanlarda olan hiçbir şeyi hatırlamıyorum."

Böyle bir yalan uydurma sebebim, eğer Doktor Edgar tedaviyle kurtarıldıysa - ki böyle bir şeyin mümkün olduğunu bilmiyordum, hafıza kaybına yol açmış olması olasılık dışı da değildi. Ve sanırım böyle olmuştu da. Tabi eğer rol yapmıyorsa. Eğer rol yapıyorsa da hakkını vermek gerek, çünkü kırk yıl düşünsem aklıma gelmezdi. Ben önlemlerimi aldım yine de.

Ama ondan önemlisi Jesse'yi düşünmekti şimdilik. Ona yoğunlaştım.

PrygtonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin