Sea.YUPPİGO!!
Gergindim.
Hemde gereksizce.
Arkamda nefes alışverişini hissedebiliyordum.
Kafamı derse vermeye çalıştım.Geldiğinden beri 3 ders geçmişti ve ben hala odaklanamıyordum.
Odaklanmaya başlamıştım.Not alıyordum ki cebimin titrediğini hissettim.
Kim bana mesaj atardı ki?
Elimi cebime attım ve bilinmeyen numaradan gelen mesaja baktım.
Gönderen:######
Ders çıkışı bodrum katında ki konferans salonuna gel.Sana anlatacaklarım var.
-Jimin
Bu çocuk benimle ne konuşmak isteyebilirdi ki?
Hem ilk günden telefon numaramı nereden bulmuştu?
Hemde hiç kimsenin kullanmadığı o bodrum katında.Aynı sınıfta olmamıza rağmen.
Anlam veremeyerek kafamı hafif arkaya çevirdim.
Onunda elinde telefonu bana bakıyordu.Çok göz göze gelmemeye özen göstererek önüme döndüm.
Biraz gerginlik basmıştı beni.
Gözlerimi etrafta gezdirirken okulumuzun popüler kızının dirseğini masaya dayamış elini yüzüne koymuş Jimin'i izlerken bulmuştum.
Bu kız daha geçen başka bir çocuğu sevmiyor muydu cidden?
Derin bir nefes verip kendime gelmem için kafamı iki yana salladım.
Bakalım benim ile derdi neydi?
Dudağım ile oynarken düşünüyordum.
Benim kafamın karışmaması gerekiyordu.Bu seneyi mahvedemezdim.
Zil çalar çalmaz sıramdan hızla kalktım.Önce lavaboya gidip elimi yüzümü yıkamalıydım.
Kendime gelmeliydim ki onun karşısında tutulup kalmayayım.Elimi yüzümü yıkamak için eğildiğimde içeriye bir grup kız girmişti.
Konuşan kızı tanıyordum.Bizden bir yaş küçüktü ve okulun voleybol kaptanıydı.
"Ya!Çok şirin değiller mi?Özellikle sarı saçlı olan.Park Jimin"dediğinde kafamı suyun altına sokmaya niyetlenebilirdim.
Okuldaki herkes onları konuşmak zorunda mıydı?
Ne yani yakışıklıysa ne olmuş?
"O meşhur müzik yarışmasına bizim okulun adına gireceklermiş"
"Aynen.Bende duymuştum.Müdür özellikle bu okula gelmelerini istemiş"
Onlar kendi aralarında konuşurken elimi hızla peçeteye silip oradan ayrıldım.
Onun hakkında birşey bilmek istemiyordum.
Aşağıya indim.Bodrum katına geldiğimde çok ıssızdı.Yavaş ve temkinli adımlarla konferans salonuna girdiğimde Jimin içerdeydi.Bana bakarken ona doğru adımladım.
"Ne istiyorsun?"dedim önünde dururken.
"Beni neden buraya çağırdın?Hem telefon numaramı nereden buldun?"
Alayla güldü.
"Ses kaydı falan mı yapıyorsun?Oyunculuğu kes.Asıl sen beni neden çağırdın.Onu anlat"
Tuvaletteki kızlar bu şekilde konuştuğunu duysaydı eminim ki o şekilde hayran bakmazlardı.
"Ne saçmalıyorsun sen?"dedim ona çıkışarak.
"Arkadaşlarım bekliyor.senin sayende onları ektim..Artık neden beni buraya çağırdığını söyle diyorum"
"Asıl ben senin yüzünden inmeye korktuğum bodrum katına bile indim.Bana mesaj atan sendin"
Yüzüme boş boş bakmaya devam edince dayanamayıp telefonumu çıkarttım ve bana gönderdiği mesajı ona gösterdim.
"İnsan bu kadar da salağa yatar mı canım"diye söylenirken "bunu sana ben atmadım"demesiyle kalakaldım.
Kendi telefonunu açıp ona gelen mesajı bana gösterdi.
Aynı mesaj benim adıma ona atılmıştı!
Arkadan gelen kamera sesiyle arkamı döndüm.İkimizde kapı tarafına bakarken aniden kapının kapanması ile o kişiyi görememiştik.
"Oyuna geldik"demesiyle küfür ederek kapıya koşmuştu.Kapıyı zorlamıştı ve kapı açılmamıştı.
O kadar güçlüydü ki bir an kapıyı kıracak sanmıştım.
Ben öylece olanları izliyordum.Ders zilinin çaldığını duydum.
Şimdi burada nadir olarak bile çalışanların uğramadığı katta kilitli mi kalmıştık?
En başta uzak durmam gereken Park Jimin ile üstelik...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence||Park Jimin ✓
FanfictionHıçkırdım. "Ben hiçbir şey yapmadım"diye fısıldadım. "Kalbin çok güzel"diye fısıldadı o da kulaklarıma. "Bu güzel kalbini kimsenin kirletmesine izin verme" Omzundan çekilip yüzüne baktım.Gözlerimin içine o kadar yoğun bakıyordu ki kaybolmamak mümkün...