"Gelemez"benim yerime yanıt veren Jimin'e baktım.
Sana ne oluyor be?
"Ders başladı gitmesi gerek"diyerek kolumdan tutarak koridora çıkarttı.
Telaşlı halleri bende merak uyandırmıştı doğrusu.
"Hayatıma mı karışmaya başladın?"diyerek ona hem anlamadığımı belirten hemde sinirli olduğumu anlaması için bakış attım.
"Hayır"diyerek kolumu bıraktı.Karşıma geçip ellerini cebine soktu.
Boyu benden uzundu.Bu yüzden kafasını eğerek bana bakıyordu.
"Provaya gelmeni istemiyorum"
"Ne kadar da kibarsın"diyerek gözlerimi devirdim.
"Kibarca söyledim.Ama sen anlamıyorsun"
Üyeler konuşmamız için vakit vermişlerdi sanırım.Çünkü hala içeriden çıkmamışlardı.
"Neden?"
Kaşlarını kaldırmış bana bakıyordu.
"Neden gelmemi istemiyorsun?"
"Sana açıklama yapmak zorunda olduğumu sanmıyorum"
"Hatırlatayım"diyerek işaret parmağımı göğsüne koydum.
"Beni sen değil.Jin davet etti"
"Hatırlatayım"diyerek göğsündeki elimi kavradı küçük elleriyle.
Gerçi benim ellerime göre büyüktü.
"Jin benim arkadaşım.Prova benim provam ve ben ne dersem o"
Ukalanın tekiydi yahu bu çocuk.
Ağzının ortasına kürekle vurasım gelmişti.
Tam cevap vereceğim sırada grup üyeleri salondan çıkmışlardı.
"Ee bir anlaşmaya vardınız mı bari?"diyen Suga'ya baktım.
İlk defa konuşmuştu.Durgun görünüyordu geldiğinden beri.Sadece sınıfta kendini tanıtmıştı.
"Gelmiyor"diyen Jimin'e baktım yine.Kafasını bana çevirdi.Göz teması kurdum onunla uzun bir süre.Sinirlendiriyordu beni.
Derin bir nefes alarak arkamı döndüm ve üst kata yöneldim.
Onunla çene yarıştırmayacaktım.Hem izlemem de şart değildi.
Derse girmeyecektim.Yarısında girersem hoca iki saat bana hesap soracaktı.Şuan biraz başım ağrıyor gibiydi ve bende kantine girdim.
Gidip en köşedeki masaya oturdum.Telefonumu açıp babamdan gelen mesaja baktım.
Gönderen:Babam
Kızım çalışma odamdaki gümüş kol düğmemi sen mi aldın?
Babam o kol düğmesinin ona şans getirdiğine inanırdı.Her önemli toplantıdan önce o kol düğmesini takardı.
Çalınmış olabilir miydi?
Çok pahalı olduğunu duymuştum.Özel tasarımdı ve çok pahalıydı.
Ayrıca biraz antikaydı.
O akşam odama giren hırsız meselesi için polisleri çağırmıştık.
Profesyonel olduğunu ve parmak izi dahi bulmadıklarını söylemişlerdi.
Gönderilen:Babam
Hayır.Belki temizliğe gelenlerin haberi vardır.
Çay almak için tezgaha yöneldim.Boğazım kurumuştu.Hem içerken hiç değilse vakit geçerdi.
Kadın bana bakarken gülümseyerek "bir çay lütfen"dedim.
Ardından bir el tezgaha parayı koyarak "çay ikiye çıktı"demesiyle kafamı kaldırıp elin sahibine baktım.
Joon Seo?
İçimde bir ürperti olmuştu.Korkuyordum.
Çünkü Joon Seo iki senedir bana kafayı takmış,gizli gizli fotoğraflarımı bile çeken çocuktu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence||Park Jimin ✓
FanfictionHıçkırdım. "Ben hiçbir şey yapmadım"diye fısıldadım. "Kalbin çok güzel"diye fısıldadı o da kulaklarıma. "Bu güzel kalbini kimsenin kirletmesine izin verme" Omzundan çekilip yüzüne baktım.Gözlerimin içine o kadar yoğun bakıyordu ki kaybolmamak mümkün...