"Alo?Taehyung?"
"Mi-Young?Bir sorun mu var?"
Hışırtılardan yatakta doğrulduğunu anlamıştım.Onu bu saatte rahatsız ediyordum.Ama konu önemliydi.
"Şey...Jimin'i gelip alabilir misin?"
Perdenin arkasından gizlice ona baktım.Yağmur dinmişti.O hala orada oturuyordu.Onu daha sağlam kafayla dinlemek istiyordum.O yüzden açıklama yapmasına izin vermemiştim.Yaklaşık 3 saattir orada oturuyordu.
O inadını tokatlamak istiyordum şuan!
"Hay amına koyayım ya!Saat geçenin 3'ü farkında mısınız ?Sizin saçma aşk triplerinizin ceremesini neden ben çekiyorum acaba?"
"Tae,sinirlendirmeden gel al şu çocuğu!Hasta olacak"
"Çok biliyorsan sen alsaydın ya içeri?"diyerek homurdanıyordu.Bu çocuğun ağzı ile burnunun yerinin değişmesi gerekiyordu heralde.
"Kaşınıyor musun sen?"
"Nereden alacağım iti?"
"Kapımın önünde sokak lambasının altında oturuyor"
"İyi kapat"diyerek yüzüme kapattı.Umarım bir an önce gelirdi.Çünkü bu soğukta dışarıda olmasına tahammül edemiyordum.
Tae uyku sersemi iken hiç çekilmiyordu.Anlamıştım.Jimin'e it dediğini sahibine iletecektim.Artık dayak mı yerde havada mı uçardı ona kalmıştı.
Yaklaşık 20 dakika sonra Tae belirmişti.Jimin'in yanına gidip yanına oturmuştu.Ona destek olurcasına omzunu sıvazlamış ardından konuşmuşlardı.
Onu nasıl ikna ettiyse gittiklerinde bende rahat bir nefes almış yatağa kendimi atmıştım.
Acaba yanlış mı yapıyordum?
O kızın kötü biri olduğunu zaten biliyordum.Jimin'e sonuna kadar güvenmeme rağmen içimden bir şeyler kopmuştu.
Sinirlenmiş ve deli gibi kıskanmıştım.
Şimdi hıncını da ilişkimizden alıyordum.Aramız düzelecekti.Biliyordum.Sadece biraz zaman gerekiyordu o kadar.
Sabah uyandığımda aklıma ilk Jimin gelmişti.Her ne kadar günaydın mesajı atmak istesemde yapamazdım.
Burnu sürtmeliydi.
Üzerimi giyindim ve kahvaltıya indim.Bizimkilerle kahvaltı esnasında düşünceli göründüğümü fark eden annem sormakta gecikmemişti.
"Mi-Young,Neyin var canım?Canını sıkan bir durum mu var?"
Kaş göz imalarından Jimin'den bahsettiğini anlayabiliyordum.Babamın hiçbir şeyden haberi olmamasından kaynaklıydı bu durum.
Gazetesinden gözlerini çeken babam bana bakmıştı.Gözlüğünü düzeltti ve "iyi misin?"diye sordu.
Kötü mü gözüküyordum?
"İyiyim"diyerek ikisine de gülümsedim.Ne diyecektim ki zaten.
"Herhangi bir sorun yok.Sanırım uykumu alamadım"
"Hep telefon yüzünden.Geç saatlere kadar başındasın"diyen annem nutuk çekmeye başlamıştı bile.
"Anne yine başlama lütfen"
Ayağa kalktım yavaşça.
"Size afiyet olsun"diyerek kapıya yöneldim.Arkamdan babam anneme üzerime geldiği konusunda sitem ediyordu.
Otobüs durağına geçtiğimde ortalıkta kimsecikler yoktu.Jimin'in bana mesaj atıp almasına alışmıştım.
Boşlukta hissetmiştim kendimi sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence||Park Jimin ✓
FanfictionHıçkırdım. "Ben hiçbir şey yapmadım"diye fısıldadım. "Kalbin çok güzel"diye fısıldadı o da kulaklarıma. "Bu güzel kalbini kimsenin kirletmesine izin verme" Omzundan çekilip yüzüne baktım.Gözlerimin içine o kadar yoğun bakıyordu ki kaybolmamak mümkün...