Ne ekşınlı bölüm bee...
Hadi okuyun okuyun.Ama yorum ve yıldızcık atın yahu.Sizleri seviyorum♥️
Suratıma çarpan buz gibi suyla kendime geldim.
Daha gözlerimi açamadan "uyan güzelim,uyan"diyen ses ile açmak istemedim.
Karşımda Jimin'in üvey babası yanında iki adam ile bana bakıyordu.Yüzündeki pis sırıtış ağzını kırma isteğimi getiriyordu.
"Nasıl hissediyorsun?Seni birazcık misafir edeceğiz.Umarım memnun edebiliriz"
Yüzümü buruşturdum.
Bu adamdan gerçekten tiksiniyordum.Adi insanın tekiydi.
"Beni buraya neden getirdiniz?!"diye bağırdım.Bağırmaktan sesim kısılacaktı eminim ki.Sandalyeye oturtulmuş bedenim ve arkamda bağlanmış ellerimde işin cabasıydı.
"Öğreneceksin"
Önümde duran jilet giyinimli Jimin'in üvey babası eliyle çenemi hafifçe kaldırdı.
"Herkes bir seçim yapması gerektiğini öğrenecek.Jimin'de öyle"
Kin ve nefretimi suratına kusarken ortalığa o uğursuz kahkahasını bıraktı.
"Rahat bırak beni!"
Bağırmalarım umruna gelmemiş yanıma adımlamıştı.
"Ya öyle mi?O zaman duyuralım herkese değil mi?"diyerek telefonunu eline aldı.Kaşlarımı çatmış onu izliyordum.
Hapörlere aldığı telefonu çok geçmeden açan karşı taraf ile donup kalmıştım.
"Hangi yüzle arıyorsun beni?!Arama bir daha!"diye bağıran Jimin'in sesi ile dişlerimi sıktım.
Bu adam nasıl bir oyun oynuyordu böyle?
"Dur bakalım evlat"
Yüzündeki pis sırıtış beni korkutuyordu.
"Senin yerinde olsam kapatmadan beni dinlerdim.Yoksa ömür boyu pişman olacaksın"
"Ne saçmalıyorsun sen?!"
"Konuşmak ister misin Mi-Young?Belki derdimi sen anlatmak istersin ha?"
Bana doğru adımladı ve telefonu önümde tuttu.Gözlerim Jimin'in sesini duyunca dolmaya başlamıştı.
Ona zarar gelsin istemiyordum.Bu adamın kazdığı kuyuya düşsün istemiyordum.
"Mi-Young mu?"
Jimin afallamıştı.Sesinden anlayabiliyordum.Beni evde sanıyordu.
Yutkundum.
"Konuşmayacak mısın?"diyen Jimin'in üvey babasına baktım sertçe.Bu adamdan nefret ediyordum.
"Bu yalana kanacağımı mı sandın?Ne kadar da zavallısın"diyerek alayla gülen Jimin'e içimden 'keşke'dedim.
'Keşke yalan olsa'
Karşımdaki adamın sinirlendiğini anlayabiliyordum.Kasılan bedeni birazdan olacakların az çok habercisi gibiydi.
"Konuşsana!"
Aniden saçıma atıp sertçe çektiği saçımla çığlık atmıştım.Gözlerimdeki yaşlar çoktan yanaklarımdaki yerini bulmuştu.
"Bırak beni!"
"Mi-Young?"
Jimin'in şaşkın ve sorar sesiyle arkadan hızlı ayak sesleri gelmeye başlamıştı.Sesin yaptığı yankı onun hala pratik yaptığını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence||Park Jimin ✓
FanfictionHıçkırdım. "Ben hiçbir şey yapmadım"diye fısıldadım. "Kalbin çok güzel"diye fısıldadı o da kulaklarıma. "Bu güzel kalbini kimsenin kirletmesine izin verme" Omzundan çekilip yüzüne baktım.Gözlerimin içine o kadar yoğun bakıyordu ki kaybolmamak mümkün...