"Günahkar"

157 3 0
                                    

Merhaba^^

Kalemimi sevenler için yeni kurgumu yayınladım.Destek olmak isterseniz beni çok mutlu edersiniz.Tanıtımı aşağıya bırakıyorum.

Teşekkür ederim.

Sizler seviyorum.Gerçekten.

Bu arada sormak istediğiniz sorularınız olursa yorum bırakmanız yeterli.Elimden geldiğince cevaplayacağım sizler için^^

Elimden geldiğince cevaplayacağım sizler için^^

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Tanıtım:

Geceler biter,sabahlar olurdu fakat o acı hep orada kalırdı.

Benliğimizin üzerine yapışan vicdan yakamızı bırakmaz,çekip gitmezdi.

Sana,mezara kadar eşlik eder yalnızlığını çekilmez bir hale getirirdi.

Kısacası Acı hep seninle kalırdı.

Acı hep vardı.

"Alo,112 çağrı merkezi"

Anı ikiye bölen derin sessizlik.

"Orada mısınız?"

Yutkunmuştum.

Kan damlaları parmak uçlarımdan akıp giderken titreyen ellerimden kayıp gitmemesi için telefonu daha sıkı tutmaya çalışıyordum.

"Alo?"

Zihnimde toparladığım kelimeler dilimin ucuna geliyor ardından da tam çıkacakken bir balyozla darmadağın hale geliyordu sanki.

Söyleyemiyordum.

'Ben üvey babamı öldürdüm'diyemiyordum.

"Anne seni özledim"

Ter içinde uyandığımda hızla doğrulmuş ve derin nefesler almaya başlamıştım.

O gün,o gece yaşananlar gözlerimin önüne gelirken yan tarafımdaki komidine uzanıp ışığı açmıştım.

Cehennemde ateş olmazdı.

Her insan ateşini bu dünyadan kendi götürürdü*

Benim ateşim cehenneme götürmeme gerek kalmadan beni yakıp kül ediyordu.

Ben katildim.

Hem kendi hayallerimin,hemde bir canlının katili.

Şehirdeki yara bantlarını bitiren benim yüreğimdi.

Her saniye her dakika delicesine acı çeken yüreğim.

"Uyandın demek"

Duyduğum sesle cam kenarına,sesin sahibine dönmüştüm hızla.

O karanlık gecenin tek tanığı.

Beni korkutmuştu.

Ateş.

Ateş Saruhan.

Zindan olan hayatımın dönüm noktası.

"Burada ne arıyorsun?"

Üzerimdeki çarşafı yavaşça kenara çekmiş ve çıplak ayaklarımı soğuk parkeye değdirmiştim.

Elindeki kristal bardağın ucunda uzun işaret parmağı gezinirken yataktan kalkıp izlediği şehir manzarası ile arasına geçmiştim.

Gözümü kırpmadan onu izlerken o oturduğu deri koltuğa yaslanmış "Neden en çok geceyi sevdiğimi biliyor musun?"demişti.

Benden cevap gelmeyişini bir cevap olarak algılamış olmalı ki tok sesi ile cümlesine devam etmişti.

"Bütün günahları tıpkı bir yorgan gibi örter"

İçtiği kısmından bardağı tutup yavaşça ayağa kalkmış boy farkımız yüzünden kafamı kaldırmama sebep olmuştu.

Tek elini pahalı kumaş pantolonunun cebine yerleştirdi.

"Günahlarımı,günahlarımızı"

Karanlık aurası etrafa yayılırken aurası gibi kara gözleriyle gözlerimin içerisine bakıyordu.

Günahlarımızı.

İnsanoğlu yaradılış gereği günahkar varlıklardı.

Her insanın hataları olurdu fakat sınır çizgisini geçmek sizi bambaşka boyutlara götürürdü.

Biz o sınırı aşalı çok olmuştu.

O çizgiye dikkat etmemiş belki de varlığının bile farkına varamamıştık.

Biz en büyük günahkarlardık.

"Gece günahları susturur fakat vicdanını asla"

İp atlayan bir çocuk vardı.
Ağlamış.
Büyümüş.
Tekrar aynı iple asmıştı kendini.

Limerence||Park Jimin ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin