Hızla geriye çekildim.
Jimin'in gözleri kocaman açılmış şaşkınlıkla bana bakıyordu.Çok utanıyordum.
Yüzüne bakmaya bile yüzüm tutmuyordu.O benim arkadaşımdı değil mi?
Böyle olması oyunda olsa yanlıştı.Kalabalıktan gelen sesleri umursamadan sahneden indim.Koşar adımlarla lunaparkın çıkışına ilerlerken kolumdan aniden çekilmemle döndüm.
Jimin kolumu kavramış bana bakıyordu.Gözlerinde hala şaşkınlık izlerini görebiliyordum.
"Ne yapıyorsun?"
"Gitmem gerek Jimin"diyerek tam önüme döneceğimde tekrar kendine döndürdü.
"Kaçma benden"
Gözlerimin içine bakıyordu.Ama ben kendimi iyi hissetmiyordum.
"Jimin bırak gideyim.Ne olur"
"Mi-Young seni asla bırakmam"dedi kararlılıkla.Kolumdaki elini sıkılaştırdı.
"Bu oyunu oynamak isteyen sendin.Başında kararımızdan dönmemişken şimdi olanlar yüzünden benden kaçacak mısın?"
Kolumu çektim.
"Seni öpmemi hafife mi alıyorsun yani?Neden bu kadar rahatsın.Biz arkadaşız Jimin.Bir şeylerin değişmesinden korkmuyor musun?!"diye bağırdım.Cidden çileden çıkabilirdim.Bu öpücüğü hafife alamazdım.
Değişimden korkuyordum.Duygularımdan korkuyordum.
"Seni arkadaş olarak gibi görmediğimdendir belki Mi-Young ha?"diyerek alaylı bir gülüş sundu.
"Ben değişimden korkmuyorum.Sevmekten de.Senin aksine"derken işaret parmağını bana doğrultmuştu.
Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.
Ben sevmekten korkuyordum...Aslında sevmekten de değildi bu korku.
Onu sevmekten korkuyordum.
Arkamı döndüm tam gidecektim ki tekrar kolumu tuttu.
"Bırak Jimin!Zamana ihtiyacım var"
"Zamana mı?Hani birbirimizin yaralarını saracaktık.Söz vermiştin!Benim zamana bırakacak vaktim yok!"diye çıkıştı.
Sinirlenmişti.Gözlerindeki yoğunluğu geçen öfkeyi görebiliyordum.Elimden bir şey gelmiyordu.
Kolumu çektim sertçe.Kaçmaya çalışıyordum.Yalnız kalıp kafa dinlemeye ihtiyacım olduğunu görmüyor muydu?
"Yalnız bırak beni!"derken grup yanımıza geliyordu hızlı adımlarla.
Lunaparktan çıktım.Grubun arkamdan ismimi söylediğini duyabiliyordum.Ama dönmedim.
Durağa geçip beklerken Tae koşar adımlarla yanımda bitmişti.
"Tae yalnız kalmam gerekiyor"diyerek gözlerimi ayakkabıma çevirdim.
"Öpücük kalbini mi hızlandırdı yoksa"
Güldü.Suratına yumruğumu geçirmek istiyordum şuan.Neden herkes öpücüğü hafife alıyordu ki?
"Yapma ama Mi-Young!Çocuğu öptün diye evlenecek değilsiniz"
"Ama öptüm diye duygusal olarak bağlanacağım Tae!"diye bağırdım.
İşte kendime bile itiraf etmeye korktuğumu şeyi söylemiştim.Neden bunalıyordum böyle.Tae gözlerini kırpıştırdı.
"Sen aşık olmuşsun"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Limerence||Park Jimin ✓
FanfictionHıçkırdım. "Ben hiçbir şey yapmadım"diye fısıldadım. "Kalbin çok güzel"diye fısıldadı o da kulaklarıma. "Bu güzel kalbini kimsenin kirletmesine izin verme" Omzundan çekilip yüzüne baktım.Gözlerimin içine o kadar yoğun bakıyordu ki kaybolmamak mümkün...