''AyaZ'ın Z'si..''
Güneş ışığını esirgemeden tüm cömertliğiyle onlar için yeniden doğmuştu. Güneşin enerjisi ile Gürevinler'in evinin pozitif enerjisi birleşince sinerjiye dönüşmesi kaçınılmaz oluyordu. Bu evin bir kuralı vardı; herkes erkenden kalkar, yeni doğan günü mutlulukla karşılardı. Gürevinler bazen mutluluklarını sığdırmak için zamanla yarışırlar, bazen de öylesine yoğun yaşarlardı ki mutlulukları zamana sığmaz, zamanı dondururlardı. İşte yine öyle bir günün sabahı olmuştu. Sabah 07.00 olmasına rağmen, Atıf bey ve Perizat hanım tarafından sabah sporu yapılmış, günün altın öğünü kahvaltı için evde hazırlıklar başlamıştı. Atıf beyin Perizat hanıma her geçen gün tazelediği aşkı, Ted'in sesleri Ayaz'ın uyanmasını sağladı. Fazlasıyla aşina olduğu bu neşeli atmosferden gelen sesleri duyması dahi güne kocaman bir gülümsemeyle başlamasını sağladı. Gülümseyerek kendi kendine konuştu.
''Günaydın yeni gün, günaydın musmutlu sabahlar'' kafasını sola çevirince uyuyan Zilan'ı gördü. Gülümsedi ''Sana da günaydın güzellik, gün gerçekten aydı.'' Ayaz Zilan'ı öylece izlerken Zilan bir anda kolunu Ayaz'ın boynuna attı, uykusunda sayıkladı.
''Yaaa! Beş dakka dahaaa!'' Zilan'dan gelen bu ani hareket karşısında Ayaz bir an şaşırdı. Zilan'a seslendi.
''Zilan'' Zilan:
''Yaa hayıır istemiyorum.'' Ayaz şaşırdı.
''Neyi istemiyorsun?'' Zilan uykusunda konuşuyor, hatta sitem ediyordu. Ayaz Zilan'ı uyandırmaya çalışsa da Zilan uyanmadı. Kolunu Ayaz'ın boynuna daha da doladı, Ayaz konuşmakta zorlandı. ''Zi zi Zilan'' Zilan:
''Ya haayır! İstemiyorum, gitmiyceem.'' Ayaz:
''Neyi istemiyorsun? Ayrıca sen nereye gidiyorsun?'' Zilan:
''Gitmiycem dedim. Çalışmadım, tebeşir de yok.'' Ayaz şaşırdı, Zilan'ın boynuna doladığı kolunu çözmek için çabaladı. Kolu çözmesine rağmen Zilan hâlâ uyanmamıştı. Zilan'ın sesli düşünmelerinin yanında uykusunda konuşma gibi bir özelliğinin olduğunu düşündü. Yine birbirinden alakasız cümleler kuruyordu. Belki de rüya görüyordu. Ayaz da kendi kendine konuştu.
''Nereye gidiyor ki şimdi bu? Tebeşir de ne alaka?'' Zilan sen ne diyorsun acaba yine?'' Zilan uykusunda kızdı.
''Bana bak No:3 pislik yapma. Mahmut abime söylerim.'' Ayaz:
''Neyi söylersin?'' Zilan kolunu yine Ayaz'ın boynuna doladı, bacağını da bacağının üstüne atıp yine sayıklamaya devam etti.
''Tamam dedim sana tamaam! Okuycaz dedik ya! Ama bak bu sefer beş tane. Değilse İshak amcama söylerim.'' Ayaz Zilan'ın söylediklerinden hiçbir şey anlamıyor, hatta an itibariyle nefes almakta zorlanıyordu. Öksürmeye başladı.
''Öhöö! Öhöö! Zi zi.. öhö öhö öhö! Zzz zizi Zilan.. Zilan.. öhö öhö!'' Zilan:
''Bu iş burda bitmez gamzeli minnak. Rövanşı var bunun'' Ayaz hiç tepki vermeden öylece kalıp gibi yatıyordu. Kıpırdayacak hali de kalmamıştı. Zilan yine Bedirhan'la kavga ettiğini zannederek Ayaz'a vurdu ''Pis No:3 bunu sana ödeticem!''
Zilan uykusunda saymaya devam edip, birkaç kez daha Ayaz'a vurunca gözlerini açtı. Birkaç saniye sonra kendine gelince içinde bulunduğu duruma utandı. Koala gibi Ayaz'ı sarmıştı. Mahcup bir halde konuşmaya çalıştı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK
Fiksi Umum'' Asıl sen ne dediğinin farkında mısın? Kaldır kafanı bak bi etrafına! Senin yaşadığın harikalar diyarına benziyor mu? Çık şu ütopyandan! Bi bak bu topraklara, gerçekten ait olduğun dünyaya. Bak ben sana söyleyeyim olacakları ; ya ablan ölecek, ya...