1.BÖLÜM
'' Gencim, harcamayın beni! ''
Bedirhan kuzeni Mahmut ile birlikte Zilan'ı karşılamaya otogara gelmişti. 34 LBZ 44 Bedirhan'ın bu hayattaki en değerli varlığını, en yakın arkadaşını getiren işte o mübarek otobüs. Mübarek diyor çünkü içinde aylardır görmediği, deli gibi özlediği ablası vardı. Ablasını o kadar çok özlemişti ki neredeyse hasretinden, otogarın ortasında ''en büyük Feneeer'' diye bağıracaktı o derece hani. Yok artık! O kadar da uzun boylu değil. En büyük Cimbom! Orda bi dur!
Bedirhan otobüsten inen yolcuları pür dikkat izlerken içinden ablasının inmediğini görünce bir an panikledi. Ama Zilan bu, yine muziplik peşinde belli ki. Çok iyi tanıyordu ablasını, huyları bile o kadar benziyordu ki, ikisi de pozitifliğin kitabını yazmıştı, fazla merhametli, gözü kara, bi gıdımcık ta ego taşıyorlardı. Ama bu egoyu öyle güzel taşıyorlardı ki, bırak insanların sinir sistemi ile oynamayı aksine Soykan ailesinin maskotu konumundaydılar.. Onların huyları birbirine öylesine benziyordu ki ikiz kardeşler bile bu denli benzemezdi muhtemelen. Sadece tek bir farkla; biri sapına kadar Fenerbahçeli idi diğeri ise Galatasaraylı..
Bedirhan önündeki bütün otobüsleri pür dikkat incelerken arkasındaki 34 AZH 44 plakalı otobüsü görmemiş, Zilan beş on dakikadır kardeşinin telaşlı bekleyişini eğlenerek izlemekten kendini alıkoyamamıştı. Ne yapsın yani sevilmek Zilan'ın çok hoşuna gidiyordu. Doğup büyüdüğü toprakların konumuna bakarsak Soykan ailesi çok farklıydı. Zilan oldukça mutlu bir ailede yetişmiş, sevginin tanımını iliklerine kadar yaşamıştı. Orta halli bir aile olmalarına rağmen temeli aşkla atılmış mutlu bir yuvanın üç çocuğundan ortancasıydı, yani en şanslısı. Mesela ablası Gülsün, nerden bilebilirdi ki kardeş olma duygusunu, o hep ablaydı Zilan ile Bedirhan'ın arkasını toplamak onun birinci göreviydi. Abla olmak bunu gerektirirdi. Peki ya Bedirhan? En minnakları 16 sında 1.85 lik filinta da olsa yine de onların minnaklarıydı işte. O da hiçbir zaman kardeşe sahip olma duygusunu bilemeyecekti. Çünkü no:3 olmak ta bunu gerektiriyordu. Ama Zilan öylemi? En şanslılarıydı bir ablaya ve bir kardeşe sahip olma duygusu muazzam bir duyguydu onun için. Hele bir de bunlar Gülsün ile Bedirhan ise bu duygu anlatılmaz yaşanır türdendi. Zilan'ın deyimiyle ' on numara beş yıldız '..
Zilan daha fazla dayanamayıp arkasından sessizce yaklaşarak, Bedirhan'ın boynunu koluyla sarıp:'' Nenesinin ag guzusuu sen abanı garşılamaya mı geldin? Beyimişsin serpilmişsin yakışıklı bi gazık olmuşsun. Maşşallah nenesinin ag guzusuna.''dedi. Babaanneleri Zilan nene Bedirhan'ı ak kuzum diye severdi, Zilan'da babaannesinin adını taşıdığı için kardeşine 'nenesinin ak kuzusu' diye babaannesinin şivesiyle kendi tabirlerini harmanlayarak takılırdı. Bedirhan lakabının hakkını fazlasıyla veriyordu. Bir erkekte nadir olacak kadar beyaz teni, simsiyah saçları, koyu kahve gözleri ve gamzeli yanaklarıyla adeta bir erkek güzeliydi. Ergenlik sivilcesi namına yüzünde hiçbir şey bulunmayan Bedirhan' da bunun fazlasıyla farkındaydı. Ama babası Nazım Bey oğlunun okumak istemediğini bildiği için üniversiteyi kazanmazsa Malatya'yı bırakın Hekimhan'dan dışarı çıkmasına asla müsaade etmeyecekti. Oysa Bedirhan için okumak zaman kaybıydı. Onun kariyer olarak tek bir hayali vardı, o da çocukluk aşkı Galatasaray'da futbolcu olmak..
Mahmut'un sürdüğü arabada iki kardeş bir nebze de olsa hasret gidermişti. Yoldan geçerken en sevdikleri köfteci dükkânı olan Kömürde'yi görünce inmek istediler. Ama Mahmut yengesi tarafından sıkı sıkı tembihlenmişti. İnci hanım çocuklarını çok iyi tanıyordu, çocuklarını son derece sağlıklı beslemek için özen gösterse de Zilan ile Bedirhan'ın oldukça zengin abur cubur kültürleri vardı. En iyi sakız nerden alınırdan tutun da en iyi çikolatanın nerden alınacağına kadar bu iki kardeş guru olma yolunda emin adımlarla ilerliyorlardı. Kömür'de ise onların favori mekanıydı. Zilan üç yıldır İstanbul'u altına üstüne getirmişti de yine de burası kadar güzel köfte ekmek yapan bir yer bulamamıştı. Ne koyuyorlardı acaba içine sevgilerini mi? Orası kesin. Bir şeyler daha vardı ama ne? E tabi orası da söylenmez. Alacakları cevap aşikar; meslek sırrı..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK
General Fiction'' Asıl sen ne dediğinin farkında mısın? Kaldır kafanı bak bi etrafına! Senin yaşadığın harikalar diyarına benziyor mu? Çık şu ütopyandan! Bi bak bu topraklara, gerçekten ait olduğun dünyaya. Bak ben sana söyleyeyim olacakları ; ya ablan ölecek, ya...