5. Bölüm

2.7K 108 14
                                    



'' Bana bir masal anlat baba. İçinde kötü insanlar olmasın! .... ''

    ''Çok acı çekmelerine rağmen prens ve prenses sonunda kavuşmuşlar. Tüm kötü insanlara rağmen sonsuza kadar üç çocuklarıyla birlikte çok mutlu bir hayat yaşamışlar.'' diyerek masalı bitirdi Nazım bey.

     Zilan'ın gözleri dolmuş bir haldeydi. Eline aldığı masal kitabının sayfalarının resimlerine bakıyordu. Kitaptaki prenses ve prensin her sayfasında yüzü gülüyordu. Okuma yazma bilmediği için ne yazdığını okuyamıyordu. Ama üzülmüştü prens ve prensesin yaşadıklarına. Çok ta üzülecek bir şey yoktu halbuki ama altı yaşındaki bu çocuğun masum yüreği masalsı anlatımı dahi kaldıramamıştı. Kendisi yıllar sonra öğrenecek olsa da Nazım bey Zilan'a kitaptaki masalı okumuyordu. O masallar okunalı çok olmuştu. Nazım bey küçük kızına İnci hanım ile kendi hikayesini anlatmıştı. Zilan masalı çok sevse de, şatodaki kötü krala prens ve prensese engel olduğu için çok kızmıştı. Babasının sözünü keserek:

    ''Baba bana yine masal anlat ama içinde kötü insanlar olmasın!'' dedi.

Bunu o kadar masumane bir halde söylemişti ki, dinlediği masallardaki insanların acı çekmesi bile onu üzmeye yetiyordu. Şuan ise Zilan'ın tek bir şeye ihtiyacı vardı; babasının dizine yatıp, altı yaşındaki masal dinleyen o çocuk olmaya...

     Zilan hastane acilindeki sedyelerden birinde yarı baygın bir halde gözlerinden akan yaşlarla masal dinleyen o çocuğu hatırlıyordu. Büyümek bu denli canını yakmıştı. Prenses olmanın bedeli bu kadar ağır mıydı? İyi de onun masalının prensi yoktu ki. O sadece babasının nazlı prensesiydi. Oysa şimdi bırak naz yapmayı nefes alacak huzuru bile yoktu. O, bedel ödemesi gereken bir kurban olmuştu.

-------

Kiraz, Zilan'ı çağırmak için odaya girdiğinde Zilan'a bir anne şefkatiyle yaklaşarak:

    ''Gelin gızım yemiye yemiye halden düşiciyksin. Hayde galk! Ac acına olmaz. Gursağından iki lokma sıcak bişşiy geçsin.''dedi. Fakat Zilan hiç tepki vermiyordu. Zilan'ın alnına dokunduğunda buz gibi olan eli Kiraz'ın ürkmesine sebep oldu. Kiraz basireti bağlanmış gibiydi adeta. Zilan'ı uyandırmak için yanına gitmiş fakat kan içindeki yatağı görememişti. Zilan ağrıdan iki bacağının arasını tutmuş, ağrılar içinde iken bayılmış hatta kan kaybetmekten neredeyse ölecek hale gelmişti. Yorganı açtığında Zilan'ın kanlar içinde olan elini gören Kiraz var gücüyle çığlık atmak istese de son anda soğukkanlılığını koruyup bütün gücüyle salona koşup Hekimhanlılar'a durumu haber verdi, Ayaz ise Zilan'ı kucakladığı gibi şimşek hızıyla arabaya koyup acile götürdü. Odaya nasıl girdi, Zilan'ı ne ara kucaklayıp konağın merdivenlerinden indi (?) oradan sonrasında film kopmuştu (!)

-------

     Zilan'a acilde kan takviyesi yapılmış, asistanlar bacaklarına akan kanları temizleseler de, Zilan'ın rahmini görünce bir anda ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Üst katta ise ertesi gün Malatya'da uzman olarak göreve başlayacak olan Dr. Gülşen'e küçük çapta bir veda partisi düzenliyorlardı. Asistanlar odaya telaşlı bir şekilde koşup durumu Dr. Gülşen'e haber verdiler:

    ''Hocam biliyorum son gününüz ama acilde görmeniz gereken bir vaka var.'' Dr. Gülşen:

    ''Hayırdır çocuklar ne oldu?'' Asistanlar:

    ''Hocam görmeniz lazım çok acil!'' diyerek durumun ciddiyetini ikinci kez vurgulayınca Gülşen'in keyfi bir anda kaçtı, acile doğru koşar adımlarla ilerlerken arkadaşı kolundan tutup:

ZOR AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin