33. Bölüm

623 33 12
                                    

Adam gibi adamların arttığı, değeri bilinen kadınların olduğu dünyaya... 

''Sözü sadık, yüzü Yusuf, yüreği Hamzalar..''

YARIM SAAT ÖNCE

Nihal mutfaktaki tüm işleri bitirmiş, Fasıla'nın gelmesini bekliyordu. Gökyüzüne bakıp güneşin batışını izlerken içeri Fasıla ve Necla geldi. Nihal dövdüğü bütün etleri dolaptan çıkarıp titreyen eliyle gösterdi. Fasıla sinsi sinsi güldü.

''Afferiin laf dinlemeye başlamışsın.'' Etleri saydı. Necla'ya seslendi. ''Al bunları kapıdaki köpeklere ver, mideleri bayram etsin.'' Nihal etlerin kapıdaki köpeklere verileceğini duyunca şok oldu.

''Ama hanımım, siz saycam dediniz. Bu kadar eti köpeklere mi verceksiniz? Ama'' Fasıla Nihal'e kızdı.

''Hanemin etini dağıtırken sana mı sorcam? İsder çöpe atarım, isder kapımın önündeki köpeğin önüne. Çıkıp dövülmüş eti aşıma koyduracak değilim herhal. Neclaa, al bu etin hepsini'' alaycı bir ifade ile Nihal'e bakış attı ''hayvanlara ver.''

Necla Nihal'in elinden et tabağını sırıtarak aldı. Nihal'in elinde olmadan gözünden yaşlar süzüldü.

''Zulüm bu! Yukarıda Sultan hanım ne halde, bu etleri inadından köpeklere verecek.'' Necla:

''Ne sandın? Fasıla hanım sana biraz önce kapının önündeki köpek kadar değeriniz yok dedi.'' Nihal güldü.

''Bunu demesine gerek var mı? Her fırsatta hissettiriyo.'' Necla:

''Kız Nihaal, senin durumunda zor hee, hem aynı kocayı paylaşın, hem de dayak yiyo diye kadına sahip çık. Kadın dayanışması mı deseem, mideesizlik mi deseem çözeemeedim senin durumunu.'' Nihal'in gözleri doldu, elleri titremeye başladı.

''Sen de olmayan bi şeyin hesabını mı soruyosun bana? Senin yaptığın midesizlik değil de ne? Üç gün önce gösterdin nasıl bi insan olduğunu.'' Tiksinerek kolundaki bileziğe bakıp sırıttı. ''Bu da sustuğunun karşılığı mı? Benim diyetimin (!) Yukarıda masum bi kadınla günahsız bi çocuk esir hayatı yaşasın sen de bana midesiz de. Bu mu senin miden? Allah'a şükür ki midesizim. Sultan hanımın yüzüne bakmaya yüzüm olmasa da'' morarmış bileğini kaldırdı. ''Allah katında alnım da yüzüm de aktır. O şahit olsun yeter ki halime.'' Necla sırıttı.

''Çok yaşardı gözlerim (!)'' tabağı uzattı ''al hadi iki tane. Soonuçta sizin durumunuzu anlıyaamam. Ben paylaşımcı değilim.'' Nihal gururunu ezip tabaktan iki tane et aldı.

''Göz yaşarması mı? Gözyaşı merhamet belirtisidir, vicdanını satanların, kendini satanların gözüne uğramaz. Çünkü gözyaşı yüreğin titremesidir, temizliktir ama kirli yürekleri temizleyecek kadar güçlü değildir. Sen o gece beni değil, kendini sattın. İşte bak tapusunu koluna tasma diye geçirmişsin.'' Necla dişlerini sıktı.

''Daha tapuyu almadım tam, meraak eetme. Ama dengeler deeğiştiğinde işte o gün yapacaklarımdan kork. Hadi hanımına götür eti, üç gündür Nihalciğini görmüyo.'' Arsızca güldü. ''Bugün ona, yarın sana. Aynı adamı paylaşmak kolay deeğil.''

AN İTİBARİ İLE

Sultan Nihal'in bileğindeki morluklara bakıyor, ağlıyordu. Dilşad olanları çocuk aklıyla çözmeye çalışıyor, Nihal utancından sessiz kalıyor, Züleyha nene ise gücünün yetmediği bu zulüm karşısında çaresizce kahroluyordu. Sultan şefkatli bir şekilde elini tuttuğu Nihal'e seslendi.

ZOR AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin