32. Bölüm

2.1K 87 54
                                        


''Ananın umudu göklerdeki kabul olmuş dua gibidir.''

     Zilan Batuhan'la birlikte oturma odasındaki koltukta uyuyor, Bedirhan ablasını izliyordu. İnci hanım sabah kahvaltısını hazırlamak için mutfağa gittiğinde bahçede neredeyse kuş sütünün eksik olduğu bir kahvaltı gördü. Zilan'ın hazırladığını düşünüp gülümsedi. Kızına bakmak için salona girdiğinde Zilan'ın uyuduğunu gördü. Ablasının başında bekleyen oğluna seslendi.

    ''Bedirhan'' Bedirhan:

    ''Şişşş! Anne sessiz. Uyanacak şimdi ablam.'' İnci hanım gülümsedi.

    ''Ablan uyuduğuna göre kahvaltıyı sen hazırladın öyleyse.'' Bedirhan kafasını salladı.

    ''Evet ben hazırladım. En sevdiğimiz şeyleri yaptım. Kekte fırında şimdi çıkarıcam.'' İnci hanım şaşırdı.

    ''Sen kek mi yaptın?'' Bedirhan:

    ''Evet, ablam için. Birazdan üzerine çikolatalı puding de dökücem. Tam ablamın sevdiği gibi olacak.'' İnci hanım gülümsedi.

    ''Sen çok çalışmışsın ablanın yanında kal. Ben pudingi dökerim.'' Bedirhan:

    ''Tamam annecim.'' İnci hanım haftalar sonra Bedirhan'dan sıcak bir tavır görünce mutlu oldu. Oğlunu kafasından öptü.

    ''Güzel oğlum benim.'' Bedirhan gülümsedi. Ablasını izlerken uyuyan Batuhan'la konuştu.

    ''Ulan atom karınca burda yattınız diye sana kızdım ama aslında iyi oldu. Odasında uyusaydı belki de onu hatırlıcaktı. Oysa o artık öldü. Ruhuna Fatiha.'' Bedirhan kendi kendine konuşurken annesi mutfağa çağırdı.

    ''N'oldu anne?'' İnci hanım:

    ''E oğlum bu kek azıcık yanmış.'' Bedirhan güldü.

    ''E azıcık yanmış işte anne. Ben yaktım.'' İnci hanım şaşırdı.

    ''Sen mi yaktın? Niye?'' Bedirhan:

    ''Hani ablamla yanık kek kurtarma operasyonumuz vardı ya ondan yaptım.'' Kendi üslubunca bir şef edasında anlatmaya başladı. ''Anne ben normal keke denedim, yanıktaki gibi lezzetli olmuyo. Zaten pudingi dökünce kimse anlamıcak ki?'' Göz kırptı. ''Tek bi kişi haricinde; ablam. E zaten onun icadı.'' İnci hanım pudingin piştiği tencereyi Bedirhan'a uzattı.

    ''İyi. Alın bakalım, kurtarın kekinizi Bedirhan bey.'' Bedirhan tenceredeki pudingi kekin üzerine dökerken güldü. ''Rüya gibi yaa, iki yumurtayı kabuklarını kaçırmadan pişiremeyen ben kek yaptım.'' Kendisine gülümseyen annesine baktı. ''Azıcık yanık ta olsa bilinçli yanık kek. Düşünebiliyor musun anne ablam burda? Ve ben formasına değil onun içindeki kıymetlime sarılabilcem. Gerçi içerdeki atom karıncadan fırsat kalmıyo ama.. Asıl rüya ablamın bu keki yerken ağzındaki puding bulaşıklarıyla izleyecek olmam.'' Tebessüm etti. ''Anne; Yakup dedem çok haklıymış, gerçekten Kelâmullah şifaymış.''

-------

     Soykanlar şenlikli bir şekilde kahvaltılarını ediyorlardı. Bu ailenin takdire şayan bir özelliği vardı; sanki dert keder kapılarından teğet dahi geçmemiş gibi anın tadını çıkarmayı biliyorlardı. Sanki hiç olmayacak bir şey olmuş, Zilan bütünlemeye kalıp iki ayını İstanbul'da geçirdikten sonra ailesinin yanına dönmüştü. İşte bu mutlu anın adı ister anı yaşamak, ister polyannacılık olsun iki aydır onları terk etmeyen kedere, hüzne, endişeye teslim etmeyeceklerdi. Zilan bu masadaydı ve herkes mutluydu nokta..

ZOR AŞKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin