''Canım şekerişkolarıııııımm'' diye başlayarak 33. bölümden spoiler verirmişim :) Şimdi 26. bölümden Kemal hoca çıkıp ''Türkçesi yok mu bunun evladım? Kendi dilinin inceliklerini niye böylesine görmezden geliyorsun? Spoylır ne yav ipucu desene şuna. Yakıştıramadım sana hanım kızım, yakıştıramadım çok ayıp!'' diye kızar falan. Öyleyse verdiğim ipucunu bir köşeye koyarak tekrardan selamlaşalım ;)
Henüz şekerişkolarım diyecek kadar bir bağ kuramamış olsak da.. Sevgili değerli okurlarım; bu platforma kırılalı tamı tamına bir yıl olmuş. Ara ara fırsat buldukça yorumlarınızı okusam ve elimden geldiğince cevapladıklarım olsa da aktif olarak buralarda değildim. Okuyucu olarak dahi bulunamadım artık siz düşünün (?)
2019 yılı benim için bir dünya imtihanın, sürprizlerin ve hayal kırıklarının olduğu bir yıl oldu. Sorsalar bir daha yaşamak isteyip istemeyeceğimi ''hayatımdaki sayılı güzellikleri koy şuraya, bi zahmet bana dokunmadan geç geçerim.'' Maalesef bencil olmayı öğretti kendileri bana. Öylesine yıprattı ki çok sevdiğim amcamın ve dedemin ölümü bir de üstüne tanışmasından tut evliliğine kadar ki süre. Bunların hepsi koca bir yıla sığdı. Yani sizin anlayacağınız o elekten ben de geçtim. Artık elek mi felek mi bilemeyeceğim :P
Yok olmam, değişen hayatım ve tahmin edildiği üzere yarı zamanlı ev hanımlığı durumuma değindikten sonra gelelim ''Nerede kalmıştık?'' kısmına; ne olacak bunların hali dediğiniz Zilan ve Ayaz'a. Biliyorum hem Zilan'ın acısına ortak oldunuz hem de çok kızdınız. Ayaz'ı affetmek için ise her türlü doneyi yakalamak için çabaladınız.. Allah böyle görümce versin diye evlilik listenizde başlara yazdığınız Vildan'a.. Sır sır deyip kendi çatlarken sizi de çatlatan Kiraz'a.. Gizemli hallerinden taviz vermeyen İshak'a, onun tam zıddı olup tamamlayan, doğallık abidesi olan Nebahat'a.. Hayali Galatasaray'da gol kralı olmak iken ablasının acısından hayatının golünü kalbine atan Bedirhan'a.. Sevmek mi ölmek mi arasında kalıp vicdanın sesi canını yakan Gülsün'e.. Zulme göz yumup namazlarını kaçırmayan Fasıla'ya, yaptığı zalimliklere şükür namazı kılan Dilber'e.. Mevlana bayrağını Malatya'da tevazuyla taşıyan Yakup dedeye, umudunu avucundaki dualara eken Züleyha neneye.. Esaretine içindeki aşkla dayanan Sultan'a, pembe renginden korkan mor renginden nefret eden Dilşad'a.. Çaresizce eli kolu bağlı olan, haline üzüldüğünüz İnci'ye.. Aşkın inceliğinden vazgeçip hoyratlığı aşk bilen Mahmut'a.. Psikopat Cangiz'e.. Kaderini susturulmak sanan Nihal'e.. Yokluğu imtihan, varlığı armağan olan Selçuk'a.. Parmaklarını kırmaya çalışanlara inat kalemi bırakmayan Zeliha'ya.. Deli mi veli mi bir türlü belli olmayan Turgut'a ve onun kanayan yarası Yusuf'a.. Geçmişin tozlu sayfaları açıldıkça konakta denge bırakmayacak, bitmeyen Hamza ve Gülbahar aşkına..
''Nerede kalmıştık?'' diye bir kez daha sorarsak; aslında açıklanmamış sırlara ve daha da beyin yakacak olaylara.. Değerli okurlar; bir kez daha buradayım. Hekimhanlı Konağının sırlarını aralamaya, aralarken taşın altına elinizi koymaya benimle var mısınız? 33. bölüm bir yıl önce yazılmasına rağmen hâlâ yaşadığımız hayattan 2019'un yakın tarih olduğu olayları seriyor gözlerinizin önüne. Ben inanıyorum ki az ama öz olan sizler bu olanlara kayıtsız kalmayacaksınız. At gözlüklerini takmanız için size uzatan mantaliteye karşı benim size uzattığım pembe gözlükleri takacaksınız.. Bu sefer yolumuz fazlaca uzun ve meşakkatli. Belki yolumuza yüzü Yusuf, sözü sadık, yüreği Hamza olan adam gibi adamlar çıkar da yükümüzü hafifletirler. Çünkü her an karşınıza pembeden korkan kız çocukları çıkabilir. Dilşad onların duygularına tercüman olurken sizden ricam elinize aldığınız pembe gözlüklerin tonunu bir tık koyulaştırmanız. Gerçekler acı ve canınızı birçok kız cocuğunun sevdiği bu pembe rengi acıtacak. Canınızın acısıyla sayıp sövebilir hatta küfürler yağdırabilirsiniz. Hakkınızdır. Yine de biliyorum ki benim okuyucularım küfür ederken dahi hanımefendiliklerinden ve beyefendiliklerinden taviz vermeyeceklerdir. Çünkü benim yol arkadaşlarıma, dert ortaklarıma böylesi yakışır:)
İçime kaçan Vildan yine yapacağını yapar; ''Yess we are starting :D '' Evet başlıyoruz, hadi öyleyse kaldığımız yerden devam. Alırım bi hoşgeldininizi, benden yana hoşbulduk ;)
Occihiali Rosa

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK
Narrativa generale'' Asıl sen ne dediğinin farkında mısın? Kaldır kafanı bak bi etrafına! Senin yaşadığın harikalar diyarına benziyor mu? Çık şu ütopyandan! Bi bak bu topraklara, gerçekten ait olduğun dünyaya. Bak ben sana söyleyeyim olacakları ; ya ablan ölecek, ya...