1

5.8K 184 60
                                    

Liseye başladığım günden bu yana ortaokula kıyasla çok daha zor bir platform olduğunu keşfetmiş ve bu zorlu dersler içinde tek başarımın fizik olduğunu görmüştüm.

Fizik dersine olan sevdamın ve azmimin farkında olan Sultan Hocanın sene sonunda yapacağı Bilim Şenliğine asistan olarak beni seçmesi işte bu yüzden beni çok mutlu etmişti.

"Nisan!"

"Efendim hocam."

"Ders programını al da gel bakalım çalışmak için ortak bir saat belirleyelim."

Çantamı karıştırırken en sonunda pes ederek sıra arkadaşıma, yeni okulumdaki bir numaralı kankama baktım, sadece bakışlarımdan ondan ders programını istediğimi anlamıştı. Not defterinin ilk sayfasını açarak elime tutuşturdu.

"Teşekkürler Eylül."

Not defterini eline alan Sultan Hoca bir müddet incelediği programdan kafasını kaldırdı.

"Beden, Müzik, Görsel Sanatlar Hangisi? Seni en çok hangisinden kurtarmamı istersin?"

"Beden!"

Diye atladım. Evet diğer öğrencilerin aksine Beden Eğitimi dersinden nefret ederdim. Oynayabildiğim tek oyun badmintondu mesela. Basketbol, voleybol, hatta futbolu bile denemiştim. Tek kelimeyle berbattım. Takla bile atamayan, iki dakika koştu mu nefesi kesilen sırf ekstra puan almak için Halk Oyunları ekibine katılan ama sekme aşamasında ekipten atılan bir zavallıydım ben.

"Ne yazık, müzik dersiniz 12 Fen A'ya denk geliyordu oysa. Tamam dur Beden'e bakalım. Çarşamba 3,4."

Bunun için proğrama gerek yoktu ki, benim için birer kabus haline gelmiş derslerin gününü ve saatini ezbere bilirdim.

12 Fen A'ya denk gelen Müzik dersinden vazgeçemezdim. Liseye geçince içinde boğulduğum onca başarısızlık arasında bir de gitar öğrenmeyi kafaya takmış onun için uğraşıyordum. Gerçi o konuda da pek başarılı olduğum sözlenemezdi, şimdilik.

Ama Sultan Hocayı anlıyordum. Okulum Özel Okul olmanın avantajını kullanarak 12. Sınıflarda mart ayının sonunda tüm konuları bitiriyor ve onlara sadece sınava odaklanmaları için üç koca ay veriyordu. Bir an önce 12 olmak istesem de henüz 11 sınıf olmama bile 3 ay vardı.

"Yine 12!" diyerek sevinçle şakıdı Sultan Hoca ama daha sonra omuzları düştü.

"12 Fen C." duyduğum şube adıyla neden omuzlarını düşürdüğünü anladım. 12 Fen C Mahşerin 3 Atlısının sınıfıydı. O üç çocuk öyle popüler öyle dikkat çekiciydi ki diğer öğrenciler daha onlar 9. Sınıftayken takmışlar bu ismi onlara.

Bu üç çocuk hem çok yakışıklıydı, okuldaki tüm kızların ağzı açık bir şekilde onları izlemesi bana bunu düşündürüyordu, hem okuldan nefret ederlerdi, bunu yıl boyunca yaptıkları sayılamayacak derecede devamsızlıklardan anlıyorduk, hem de çok serseriydiler,bu 4 yılda okulumuza vermedikleri zarar kalmamıştı. Neyse ki aileleri çok varlıklıydı ve okula verdikleri zararı fazlasıyla geri ödüyorlardı.

"Gereksizler." Sultan Hocanın sesi bir fısıltı şeklinde çıksa da onu duymuştum.

Öğretmenlerin mahşerin 3 atlısına taktıkları isimdi, Gereksizler.

Haklılardı da. Bu üç çocuk o kadar gereksizdi ki nefes almasalar belkide şu anda Dünya, tamam abartmayalım Okul, daha iyi bir yer olurdu.

Hocanın isyanının sebebi ise o üç gereksiz yüzünden derse gitmek zorunda olmasıydı. En son okulun kapalı yüzme havuzunda çıkardıkları yangından sonra okul müdürümüz onlara böyle bir ceza vermişti. Okulun son gününe kadar derslere geleceksiniz, eğer tek bir gün bile gelmezseniz sizi asla mezun etmem.

Tabi bunlar benim okuldaki dedikodular sayesinde öğrendiğim bilgilerdi.

"Tamam şöyle yapalım, Mehmet Hocayla konuşup izin aldıktan sonra her çarşamba 12 Fen C'de buluşalım. Öğretmenler Odası olsa daha rahat ederdik ama ben bir şekilde gereksizleri ayarlar seninle ilgilenirim."

Bu liseye geldiğimden itibaren duyduğum en güzel cümleydi. Sultan Hoca beni beden eğitimi dersinden kurtarıyordu, hemde deneyler yaparak eğlenmem karşılığında.

Gereksizlerle aynı havayı solumaksa, hakkında söylediklerime bakılırsa ağır bir bedel gibi duruyordu ama aslında öyle değildi.

...

Beni diğer kitaplarımdan tanıyanlar bilir. Aslında fantastik türünde yazıyorum.

Ama textingleri seviyorum. Daha rahat, kasmadan yazılan/okunan kurgular.

Bazen istesem de vakit bulsam da yazamıyorum. İşte öyle zamanlarda textinglere kaçıyorum. Sizden habersiz gizli gizli (taslaklarda) yazdığım bir iki texting daha var 😳

Sonunda bunu yayımlamaya karar verdim. Belki sizin de kafanız dağılır, kimbilir...

Aptal Karahindiba Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin