EH 24

405 43 12
                                    


Mert: Merhaba Pınar, ders notların çok iyi ya geçen sene sınav için hazırladığın notlar hala duruyor mu diye merak ettim?

Pınar: Evet hala duruyorlar, onları mı istiyorsun?

Mert: Evet, çocuklarla çalışırken bize faydası dokunur alsak

Pınar: Tamam ben gitmeden önce Nisan'a bırakırım.

Mert: Bugün gidiyor musun?

Pınar: Evet 8'de uçağım var

Mert: Sizin eve çok yakınım, müsaitsen notları ben alırım. Bir de Nisan'a bırakmak için uğraşma

Pınar: Olur, ben evdeyim ne zaman gelirsen alabilirsin

...

Mert Pınar'ın evini biliyordu, onu bir çok defa çocuklarla evinden almışlardı. Ama daha önce hiç evin içine girmemişti . Bu yüzden evin bahçesine adım attığında aldığı hoş koku onu şaşırttı.

Merakla etrafını incelediginde bahçenin boydan boya hanımeli çalılarıyla kaplı olduğunu gördü. Daha önceki şüphesinde haklı olabilir miydi? Mavi Pınar mıydı gerçekten?

Başını sağa sola salladı, bu ona göre imkansızdı. Sonunda kendini toparlayıp eve doğru yürüdüğünde Pınar'ın elinde bir poşetle kapıda durduğunu gördü. Pınar merakla açtığı gözlerle kendisini izliyordu. Sanırım bahçeyi alacaklı gibi süzmesinin sebebini ev sahibine açıklamalıydı.

"Şey... Hanımeli çiçeğini çok severim de... Bahçenizi görünce ilgimi çekti."

Ne yazık ki Pınar'ın gözlerinde kısa bir süreliğine oluşan o hayal kırıklığını fark edemedi Mert. Oysa Pınar bahçeyi görünce belki anlar diye ummuştu.

"Sorun değil Mert, işte istediğin notlar. Çocuklara da benden selam söylersin. Umarım sizin için faydalı olur."

Mert, Pınar'ın veda edercesine konuşmasından notları alıp gitmesi gerektiğini anlamıştı ama içindekileri daha fazla tutmak istemedi. Cesaretini toplayarak sağ taraflarında bulunan kamelyaya doğru yürüdü. Onun ne yapmaya çalıştığını anlamayan Pınarsa şaşkınca peşinden gitmişti.

"Seninle konuşmak istediğim bir konu var." Dedi Mert.

Pınar heyecanlanmıştı, Mert gerçeği fark etmiş olabilir miydi?

"Dinliyorum."  Dedi heyecanını belli etmemek için hızlıca.

"Senin uzun süredir sevdiğin biri var değil mi?"

Pınar, yakalandığını düşündü, ne olursa olsun gerçeği inkar etmeyecekti.

"9. sınıftan bu yana."

Mert, ne kadar tahmin etsede Pınar'dan duyduğu itirafla sarsılmıştı.

"Ama onun seni sevmediğini biliyorsun?"

Bu acımasız bir cümleydi. Pınar gözlerinin dolduğunu hissetti.

"Biliyorum."

Mert, Pınar'ın yüzünü görünce içinden kendine küfretti. Onu kırmak istemiyordu ama artık Hakan'dan vaz geçmesi gerektiğini anlamasını istiyordu.

"Üzülme lütfen sen çok değerlisin. Kimse için üzülmeye değmez. Hem o senin arkadaşın olmaktan çok mutlu sadece kalbinde başka biri var. Sence de artık ondan vaz geçmen gerekmiyor mu?"

Pınar bu konuşmadan çok rahatsız olmuştu. İsterdi ki Mert böyle üstü kapalı konuşmak yerine açık açık konuşsun. Bizden olmaz ama arkadaş kalalım dese sorun yoktu ama bu şekilde konuşması kalbini kırmıştı. 

"Vaz geçeceğim Mert, şu saatten sonra onu beynimin en derin  çukuruna atıp üstüne sade bir türk kahvesi içmezsem ben de Pınar değilim."

Mert Pınar'ın bu kadar kolay kabullenemesine şaşırmıştı. Hatta kullandığı kelimeler onu daha da şaşırtmıştı.

"Türk kahvesi mi?"

Pınar ona acı bir şekilde güldü, sırf dalga geçmek amacıyla sordu.

"Evet, türk kahvesi. İstersen sen de bana eşlik edebilirsin."

Fakat Mert onu ciddiye akmıştı. Amacını anlamasa da Pınar'ın teklifini kabul etti. Pınar evine girip bir on dakika sonra kahvelerle döndüğünde Mert ona gülümsemişti.

"Ama bu çok acı" dedi Mert bir yudum aldığı kahvesine bakarak.

"Sevdiğim tek erkekten vaz geçmemi kutluyoruz Mert, tabi ki acı olacak."

Duyduğu kelimeler Mert'in canını yakmıştı. Bir an için Pınar'ın sevgisini reddeden kişi Hakan değil de kendisiymiş gibi suçlu hissetmişti.

"Yaşadıkların için çok üzgünüm Pınar. Böyle olmasını istemezdim. Sakın aklından çıkarma sen üçümüz için de çok değerli bir arkadaşsın."

Pınar kirpiklerine kadar ulaşan damlalarını geri göndererek konuştu.

"Belki bu kadar ağır reddedilmeseydim arkadaşınız kalabilirdim ama artık bu çok zor Mert. Kedinize iyi bakın. Umarım her şey gönlünüzce olur."

Pınar kalkıp hızlı adımlarla evine giderken Mert arkasında neyi yanlış yaptığını anlamaya çalışıyordu. Bu kız Hakan'ın Neva'ya aşık olduğunu görmüyor muydu? Zaten bildiği bir  gerçeği dile getirmişti Mert. Tek amacı daha fazla üzülmesini engellemekti. Elinde notlarla hanımeli kokulu bahçeyi terk ederken gerçek Mert'e çığlık çığlığa bağırıyordu ama önyargısı bu çığlıkları duymasını engelliyordu.

Aptal Karahindiba Ve DiğerleriHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin